Nâbi Bendiroğlu adlı bir okurum, gönderdiği e-postada “halk müziği” dışında hemen bütün müzik türlerine değinen yazılar yazdığımı, bu boşluğu doldurmak üzere benden “halk müziği”yle ilgili özet bir yazı hazırlamam dileğinde bulunmuştu.
Okurumun isteğini yerine getirirken önce konuyu çerçeveleyen birkaç tanım aktarmak istiyorum:
Halkların kendine özgü toplumsal yapı özelliklerinden kaynaklanan geleneksel müzik türüne “halk müziği” denir. Kırsal kökenli olan bu müzik türü, toplumların yaşam deneyimlerini ve beğeni biçimini dile getirirken yaratıcılığını kendi genel ortak anlayışı içinde belirler. Anonim özelliğiyle halk müziği, bireyleri değil, toplumu temsil eder; ayrıca, toplumun bölgesel ya da yöresel ağız ve tavır özelliklerine, yörenin kendine özgü üslûbuna bağlı kalır.
Halk müzikleri, kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa iletilerek yüzyıllar boyunca yaşar. Çoğunlukla “sözlü müzik” kapsamında olan halk müziklerinin, şu genel özellikleri vardır:
1. Gelenekselleşme (halk tarafından kabul görerek benimsenmesi, yerleşmesi).
2. Süreklilik (yüzyıllar boyunca yaşaması.)
3. Değişim (kuşaktan kuşağa aktarılması ve toplumdaki yenilikler nedeniyle hem sözlerin hem melodilerin değişime uğraması).
Burada “değişim” konusu üzerinde biraz durmak isterim:
Bir geleneğin yüzyıllar boyunca yaşaması, değişen toplumsal koşulların etkisiyle halk müziğinin de değişime uğramasını getirir. Bu doğal ve anlaşılır bir olgudur. Çünkü değişim, toplumun değer ölçülerini de değiştirir. Ancak değişim, halk müziği geleneğindeki ana özelliklerin bozulup yozlaşması anlamına gelemez. Öte yandan, toplumun kitlesel göçler yaşaması gibi olgular, etik ve estetik değer ölçülerini olumsuz yönde etkiler. Bu tür etkiler, bizde olduğu gibi, giderek değerlerin yozlaşmasına neden olabilir.
Şu da var ki, uzunhavalarımız ve kırıkhavalarımız (türkülerimiz), kuşaktan kuşağa ve kulaktan kulağa aktarılırken değişime uğrayabilir.
Burada, halk müziğimizin başta gelen iki özelliğini de belirtmek isterim: “Ağız” ve “tavır”.
Söz konusu iki özellik, “yöresel”dir, ama müzikal özelliğe çeşni katar. Ancak, ağız ve tavır özellikleri, süreç içinde törpülenebilir. Bu olgu da “değişim”e yol açma kapsamındadır.
Sözü uzatmaya gerek yok. Uzun bir süreç içindeki değişim, olağan ve doğal sayılmalıdır. Yeter ki değişim, zorlama olmasın, geleneği bozan yönde olmasın.