Bugün okurlarıma, Türkiye’nin ilk tanınmış çevrecisini tanıtmaya çalışacağım.
Bu bayın adı, Manisa Tarzanı’dır.
Çocukluğumda, diyelim ki 1940’lı yıllarda, gazetelerde Manisa Tarzanı hakkında sıkça haberler, hattâ röportajlar çıkardı. Bu haber ve röportajlara onun fotoğrafı da eklenirdi. Fotoğraftaki mayo giymiş adam hakkında yazılanları merakla okurdum. (O zamanlar “şort” denen kısa pantolon pek duyulmamıştı; çocuk halimle ben, Manisa Tarzanı’nın renkli donunu “mayo” sanıyordum.)
Babam, Manisa Tarzanı hakkında, “kaçık, ama iyi bir adam” derdi. Zaten onun hakkında kötü konuşanı hiç duymadım. Yaz kış sadece bir mayoyla gezen bu adamın Kurtuluş Savaşı’na katıldığını ve savaştan sonra İstiklâl Madalyası’yla ödüllendirildiğini, varını yoğunu Manisa’yı ağaçlandırmaya verdiğini, Manisalılar tarafından çok sevildiğini, çevreci dostum Feyzullah’tan öğrendim. (Değerli dostum Feyzullah, Manisalı değilse de Aydınlı bir aydındır ve öyle işine geldiği gibi atıp tutanlardan değildir!)
Peki bu “Tarzan” yakıştırması da nereden çıkmış?
Efendim, Feyzullah’ın anlattıklarına bakılırsa 1934 yılında Manisa’ya ilk kez bir “Tarzan filmi” gelmiş; bu filmdeki Tarzan, bitkileri ve hayvanları canı gibi severmiş. Bunun üzerine ahali, bizim mayolu (yani şortlu) çıplak adama “Manisa Tarzanı” demeye başlamış.
Tarzan’ımızın aslen adı neymiş biliyor musunuz? Ahmet Bedevî! Hem yerine oturuyor, hem de oturmuyor! Hem anlamlı hem anlamsız!
1899 yılında Bağdat’ta doğmuş Tarzan’ımız ve 1963’ün 31 Mayıs günü Manisa’da ölmüş! (Yanlışsa günahı Feyzullah’ın boynuna!)
Manisa’nın Spil Dağı eteklerinde kendi elleriyle yaptığı bir kulübede yaşarmış. Doğa sevgisiyle yoğrulmuş, hiç görülmemiş, bambaşka bir insanmış! Dürüstmüş, paraya pula, mala mülke, mevki ve makâma hiçbir zaman yüz vermemiş!
Birkaç kişiyi bir arada görür görmez, “Ağaçlar da canlıdır! Dallarını koparırsanız canı çok acır!” diye özellikle küçükleri bilgilendirirmiş! Suladığı fidanlara hafif bir sesle “Evlâtlarım” diye seslenirmiş… En başta Atatürk olmak üzere, Mevlânâ, Münir Nureddin ve Safiye Ayla hayranıymış!
Manisa Tarzanı’nın hayatı, 1994 yılında kendi orijinal adıyla bir filme konu olmuş. Filmin yönetmeni Orhan Oğuz’muş… Feyzullah’a kalırsa bu film, Türkiye’nin “ilk ve son çevreci filmi” imiş!
Ulusal bayramlarda, göğsüne yapıştırdığı bir palmiye yaprağı üzerine kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası’nı takarmış Tarzan’ımız. (İşte size sözü uzatmadan, Feyzullah’ın da beğeneceği bir FİNAL CÜMLESİ!)