23 Aralık 2017 Cumartesi akşamı, Bilkent Konser Salonu’nda değişik ve özgün olduğu için daha çok ilgi gören bir konser programı izledik. “Tango.. tango” diye ilan edilen bu programın temelinde, Arjantinli besteci ve bandoneon sanatçısı Astor Piazzola’nın (1921-1992), kökleri çağdaş müzik üzerine kurulu Arjantin tangoları tutkusu vardı. Piazzola, çağdaş müziğin deneysel özelliklerine hiç yakınlık göstermemiş, onun yerini çağdaş teknikler ile caz sanatından yararlanılarak tangoya uzanan bir sentez almıştı. Bestecinin Tango nuevo olarak nitelenen dans müziği sentezi bu olsa gerek. Onun 300’den fazla tangosunun nereden ve nasıl kaynaklandığını da anlamış olduk.
Konserin ilk yarısında Piazzola’nın Tangazo adlı orkestra eseriyle Aconcagua adlı Akordeon Konçertosu’nu dinledik. Tangazo, bestecinin yukarıda belirttiğim özelliklerini vurgulamak için bestelenmişti sanki. Ama bu konserde asıl belirtilmesi gereken, şef Ferenc Gabor’un söz konusu eserlerin vasıflarını çok iyi belirten bir yorum ortaya koymasıydı. Bu yorum kavrayışını özenle yansıtan Bilkent Senfoni’nin bütünüyle yetenekli ve deneyimli olan sanatçı kadrolarını bir kez daha kutluyorum.
Ama asıl belirtmem gereken bir nokta var: Başarının perde arkasında besbelli ki Bilkent Senfoni’nin yıllık programları hazırlanırken ona can katan yaratıcı bir kavrayış, buluşçu bir gizil güç bulunuyor. “Geri plan” diyebileceğimiz bu gizil güç, hazırladığı programı yaşama geçirecek orkestra şefini de, solisti de bulup getiriyor. Geriye kalan, şefin kavrayışını sezinleyen çalgı sanatçılarının üstünlük ve uyumundan kaynaklanan buluşmadır. Bilkent Senfoni’de bu vasıflar elle tutulacak kadar belirginleşiyor.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan
Müzik sanatında derinliğe ulaşmanın temel öğeleri böyle hazır olunca, konçertonun solisti Ksenija Sidorova, çalgısı akordeonu nasıl konuşturdu bir düşünün… Bütün dünyanın hayranlıkla dinlediği bu Letonyalı güzel solisti nefes tutarak dinledik. Sidorova, müziğin derinliğini dünyanın köşe bucağından duyurmayı üstlenmiş sanatçılardan biri olduğunu gösterdi.
Konserin ikinci yarısında yer alan Arjantinli besteci Alberto Ginastera’nın (1916-1983) Dört Estancia Dansı da bu nadide programın “tamamlayıcı” eserlerindendi.
Sonuca gelelim: Özene bezene hazırlanmış bir “Yılbaşı Konseri”, bundan iyi olamazdı. Sağ olasın gizil güç!
AHMET SAY
24 Aralık 2017