18 Şubat akşamı, Bilkent Senfoni’nin davetiyle Ankara’ya gelen bir zamanların ünlü Hırvat piyanisti Ivo Pogorelic’ten Robert Schumann’ın op.54 la minör Piyano Konçertosu’nu dinledik. Konserin ikinci yarısında ise yetkinlikle yorumlanan Brahms mi minör 4. Senfoni yer alıyordu.
Orkestrayı İsrailli şef Avi Ostrowsky yönetti. Piyano edebiyatının sevilen eserlerinden biri olan bu konçertonun birinci bölümünü Schumann, aslında “Piyano ve orkestra için Fantasie” başlığı altında bağımsız bir eser olarak bestelemiştir; ikinci ve üçüncü bölümler ise üç yıl sonra eklenmiştir.
1958 Doğumlu olan ve bu hesapça da 58 yaşında olan piyanist Pogorelic, podyumda yürürken çok yaşlı insanlar gibi temkinli adımlar atan bir sanatçı. Konçerto yorumlayan bütün solistler gibi “ezberden” çalabiliyor olmasına karşın, eserin notasını da önüne koymuş, yanına bir de “sayfa çevirici” müzikçi almıştı. İlk yadırgadığım bu oldu: Demek ki belleğine güvenemiyor, “ne olur n’olmaz” diye notaları önünde görmek istiyordu. Doğrusu, notalara baktığı yoktu, ama sayfa çevirici müzikçi, büyük bir dikkatle sayfaları çeviriyor, ilerleyen müziğin sayfalarını hep hazır ediyordu.
Ivo Pogorelic beni düş kırıklığına uğrattı. Kitaplara bakarsanız “efsane piyanist” Pogorelic gitmiş, onun yerine, müzik sanatının belirleyicisi olan ve müzikal anlatımı yücelten “nüans”ları pek umursamayan, tuşesi sert bir piyanist gelmişti.
Eser bittikten sonra ilk yaptığı hareket, oturduğu tabureyi piyanonun altına doğru ayağıyla dürtmek oldu. Böylece, “Oturacak yer yok, benden sakın bis falan istemeyin!” demek istedi.
Ben bütün konser sanatçılarını saygıyla değerlendirmeye özen gösteren bir müzik yazarı olmaya çalıştım. Bay Pogorelic’i de sonuna kadar bu duyguyla izleyerek dinledim. Pedal kullanımındaki ustalığı dikkatimi çekti ve Bay Pogorelic eser boyunca tertemiz bir yorum çıkardı. Ama piyano çalma sanatı, bilindiği gibi daha çok, iki elin parmaklarıyla müzikal duyguları vermeye yönelen bir sanat…
Konserin ikinci yarısında Brahms’ın op. 98 mi minör 4. Senfoni’sini dinledik. Uluslararası planda sürekli başarılar kazanan ve CD kayıtlarıyla bütün müzikseverlerin severek dinlediği şef Ostrowsky, müzikal anlatıma ne denli egemen olduğunu ortaya koymakta hiç zorlanmadı. Aslında Bilkent Senfoni, her müzikal anlatımı dikkatle uygulamasını bilen, disiplinli, duyarlıklı bir topluluk. Bir konser akşamını nasıl kurtaracağını biliyor.
Ahmet Say
19 Şubat 2017