Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın haftalık konser programına aldığı, önümüzdeki günlerde ölümünün 228nci yılında anacağımız Wolfgang Amadeus Mozart’ın missa-kantat türündeki, Ankara’da ilk kez çalındığını öğrendiğimiz, do minör Büyük Missa, 18 Ocak 2019 akşamı iddialı bir kadroyla icra edildi.
İlk kilise müziğini on yaşında, 1766 yılında besteleyen (Kyrie K.33) Mozart, Viyana’ya taşındığı 1781 yılına kadar, kilise için sonatlar da eklenecek olursa, bu türde, elliden fazla eser bestelemiş; 1781’den itibaren ölümüne kadar (1791) ise, kilise müziği türünde, ikisi tamamlanmamış olarak bıraktığı sadece üç yapıtı olmuştur. Tamamlanmayanlar eserlerinden biri do minör K. 427 /417a (1782-1783) Büyük Missa’dır. Bestecinin kız kardeşinin güncesine göre 26 Ekim 1783 de ilk kez tamamlanmamış haliyle seslendirilen Büyük Missa, Mozart’tan sonra 1901 yılında Dresden’de, Alman besteci, piyanist ve eğitimci Alois Schmitt’in versiyonuyla seslendirilmişti. Bu sürümün bir özelliği, Schmitt’in Mozart’ın bazı eserlerini yapıta dâhil ederek, bölümlerden biri olan Credo’nun eksik kalan bazı alt bölümlerini tamamlamış; yine, Kyrie’nin müziğinden yararlanarak, bestelenmemiş Agus Dei bölümünü yaratmış olmasından kaynaklanmaktaydı. Eser, yaylı çalgılar, iki obua, iki fagot, iki korno, iki trompet, iki trombon, timpani, org ve iki soprano, bir bariton, bir bas ve koro için düşünülmüş.
Soldan sağa : Thomas, Dennis, Hussain, Kerimova,Hulett, Grint
Mozart’ın kilise müzikleri arasında en iddialı, ince ince işlenmişlerinden biri olan Büyük Missa’yı İngiliz şef Leo Hussain yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası; Elnara Kerimova’nın çalıştırdığı TRT Ankara Radyosu Çok Sesli Korosu, Ankara Devlet Opera ve Balesi korosundan koristlerin takviyesiyle ve İngiltere’den gelen solistler seslendirdiler.
Koro, birlikteliğiyle; nüanslı ve dengeli söyleyişiyle; Mozart ruhunu özümsediği belli olan şef Leo Hussain’in kontrolü altında, güzel bir performans sergiledi. Koronun piano, pianissimo nüansları ( Qui tollis ); ihtişamlı bölümlerde ( Cum sancto Spiritu) abartıya kaçmaması güzeldi. Orkestra da, farklı bir yorum tarzı isteyen Mozart’ın ince, derin müziğini güzel icra etti. Şefin yapıtın elem dolu giriş bölümüne (Kyrie) biraz daha ağır bir tempoyla girmesiyle, daha yoğun bir hava yaratmak mümkün olurdu belki ama ilerleyen bölümlerde beklediğimiz ulvî havayı, yakaladığı tempo ile iyi verdi.
Solistlerden soprano Elin Manahan Thomas, tarz ve teknik olarak değilse bile, ses bakımından bir hayal kırıklığıydı. Ses berraklıktan, şeffaflıktan, esnek olmaktan uzaktı. Kendisine eşlik eden, yer yer diyalog halinde olan, kusursuz flüt, obua, fagot ile concertant söylediği Et incarnatus est bölümünde vokal teknik bakımından iyi idiyse de, ince ayrım yok denecek kadar azdı. Buna karşılık, Kyrie bölümündeki soprano soloda çok zor, Christe dediği pes notada başarılıydı.
Soldan sağa : Thomas, Dennis,Hulett, Grint
İkinci soprano Eleanor Dennis ise bizce tam bir Mozart yorumcusuydu: duru, tatlı, hayli esnek ve tizlerde sivrilmeyen, güçlü bir ses. İki sopranonun birlikte söylediği, vokal tekniğin çok da gösterişe kaçmadan tüm inceliklerin sergilenebileceği Domine Deus bölümünde öne çıkmaktaydı. Tenor Benjamin Hulett de diğer şancılar gibi İngiltere’den. İyi bir Mozart tenoru, parlak, yumuşak bir ses. Bas Edward Grint’i ise en son bölümde, Benedictus’un dörtlü bölümünde, hemen hiç duyamadık. Sert olmayan bu bas sesi daha iyi duyabilmek isterdik. Lakin muhtemelen şefin isteğiyle, bu bölümde dört şarkıcı koro ile orkestranın arasına geçince, sesler büyük ölçüde kayboldu. Önceki bölümlerde her bir şarkıcı ya da şarkıcılar, zamanı geldiğinde, şefin yanında yerlerini alıyor, sonra çekiliyorlardı. Dörtlü olarak ön planda kalmaları daha iyi olurdu.
Sezar’a hakkını teslim etmeli, güzel bir icraydı. Solist ve korolu eserlerle dolu olan klasik batı müziği repertuarından, Büyük Missa gibi, başka dinsel ya da din dışı eserleri dinleyebilmeyi bekliyoruz.
AYŞE ÖKTEM
21 Ocak 2019