Çin : Yeni Müzikal Güç-2
İki Kültürel Çekim Merkezi
Bugün klâsik müzik dinlemeyi seçen bir kişinin yolunun Pekin’in simgesel binalarından olan Sahne Sanatları Ulusal Merkezi’nde (NCPA) sonlanması kaçınılmazdır. 2007 yılında tamamlanan; çizimi yine bir Fransız mimara (Paul Andreu) ait; cam ve titanyum elipsoit kubbeli, yapay bir göl içine yerleştirilen, “yumurta” lakaplı, çarpıcı bir bina NCPA. 149 500 m2’lik alanıyla, dünyanın en büyük gösteri merkezi olarak biliniyor. 2416 koltuklu bir opera salonu; akustik açıdan operadan daha başarılı olan 2017 koltuklu konser salonu; geleneksel Çin tiyatrosuna tahsis edilmiş 1014 kişilik tiyatroya sahip. Merkezin açılışını izleyen yıllarda Avrupa veya Asya ülkelerinden gelen kumpanyalara kiralanan salonlarda sahnelenen yapıtlar çok da ilgi çekmemekteydi.
Sahne Sanatları Ulusal Merkezi gündüz görünümü
Bugün ise, 1952 yılında kurulan Çin Ulusal Operası her yıl, çoğunlukla 19. yüzyıl repertuarına ait, gösterişli beş yeni opera yapımıyla izleyicilerin karşısına çıkmakta; arada dünya sahnelerinden ünlü sanatçıları da davet etmekte. Ayrıca MET, Covent Garden veya Staatsoper Berlin ile gerçekleştirilen ortak temsillerde Kasper Holten, David McVicar veya Win Wenders gibi ünlü yapımcılarla da işbirliği yapıldığı bilinmekte. Dinleyici düzeyi ağır tempoda da olsa gelişirken, daha bilgili ve bilinçli hassas kulaklar sezon konserleri ve turneye gelen çok sayıdaki orkestra ve solistler arasından seçim yapmakta zorlanmaktalar.
NCPA şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri; her gün ziyaretçilere doğu ve batı müzik türlerinden konserler sunuluyor. Biletler ya bedava, ya da çok düşük fiyata satılıyor. Programlar yıllık veya altı aylık olarak düzenlenerek, ilân ediliyor; böylelikle sadık bir dinleyici kitlesi kazanılmaya çalışılıyor. Programlar, genel hatlarıyla, iki yılda bir Çin bestecilerin batıdan gelen orkestralar için bestelediği eserlerin sunulması; ilkbaharda Batı operalarından temsiller; mayıs ayında oda müziği; eylül ayında bale; sonbaharda ise geleneksel Çin operalarının sahnelenmesinden ibaret.
Pekin’de müzik odaklı yaşam NCPA binasıyla sınırlı değil; çok az ilerisinde Yasak Şehir Oditoryumu, mor renginde duvarlar içine gömülmüş mermer salonuyla, müzikseverlerin mabedi niteliğini taşıyor. Yenilikçi ve cüretli bir konser programcısı olarak ünlenen müzik direktörü Zhu Jing, klâsik batı müziğini çok iyi tanıyan ve iddialı konser programlarına (dönem çalgılarıyla verilen konserler; oda müziği; çağdaş batı müziği, gibi) yoğunlaşan bir dinleyici kitlesini çekmeyi başarmış bir hanım. Zhu Jing’in anlattıklarından, dinleyiciler arasında barok müziğe tutkunluk derecesinde merak olduğu; hele kontrtenor sesin hayranlık yarattığı anlaşılıyor. 2005 yılından bu yana her yıl Ekim ayında gerçekleştirilen Pekin Müzik Festivali NCPA’nın açılışından sonra programlarını daha çok 20. yüzyıla yönlendirmiş; 2000 yılında kurulan Çin Filarmoni Orkestrası’nın daimî şefi yönetiminde Britten operaları ve Mahler senfonileri ilk seslendirmelerini yapmışlar. Pekin Müzik Festivali Çin Filarmoni Orkestrası dışında, 1956 yılında kurulmuş olan Çin Ulusal Senfoni Orkestrası ve 1977 tarihinde kurulan Pekin Senfoni Orkestrasıyla da işbirliği içinde.
Şangay Doğu Sanatları Merkezi
Şangay’da yukarıda sözünü ettiğimiz Büyük Şangay Tiyatrosu’nun bugün ciddi bir rakibi var: Şangay Doğu Sanatları Merkezi. Granit ve cam karışımı, kelebek orkideyi andıran biçimdeki binayı da Paul Andreu yapmış. Sergi alanları ve üç salona sahip binanın üzüm bağı stilinde tasarlanmış 1979 koltuklu konser salonu, Berlin, Viyana ve Philadelphia Filarmoni Orkestraları müzisyenlerine göre şehrin en iyi konser alanı. Buna karşılık 1054 koltuklu opera salonunun akustik açıdan Büyük Tiyatro kadar tatmin edici olmadığı anlaşılıyor. Ayrıca 330 kişilik bir oda müziği salonu mevcut.
Büyük Şangay Operası (2023 yılında açılacak
Bunların yanı sıra, Şangay’da dev bir şantiye daha kurulmuş durumda: 2023 yılında tamamlanması planlanan Şangay Büyük Opera binasının şantiyesi bu. Üç ayrı kata yerleştirilen toplamda 4200 kişilik üç salondan oluşacak opera binası bu kez bir Norveç’li mimarın, Snøhetta’nın yaratıcılığına teslim edilmiş. Yu Long ile birlikte, Çin lirik ve senfonik yaşamının belli başlı kişilerinden, Büyük Şangay Tiyatrosunun içine “sıkışmış” olan piyanist ve orkestra şefi Xu Zhong için bu yeni yapı büyük bir kazanç. Xu Zhong aynı zamanda ülkenin en eski orkestralarından Şangay Senfoni Orkestrasının müzik direktörü. Şangay’ın klâsik müzik geçmişi Pekin’den daha eskiye dayanıyorsa da, gelişmesi için 1950’li yılları ve Sovyetlerle işbirliğini beklemek gerekmiş. İç savaş ve ırkçı ayrımcılıklara karşın, Şangay burjuvazisi batılılaşmada hızla ilerlemiş, Avrupa şehirlerinde eğitim almış; ilk konservatuar da 1927 yılında kurulmuş.
Şangay Konser Salonu (1930)
1930 yılında kapılarını açan Şangay Konser Salonu bu dönemin mirası. 2008 yılında yenilenmesinden sonra, yeni salonlar karşısında gururla ayakta duruyor.
Yu Long Xu Zhong
1996 yılında kurulan Şangay Filarmoni Orkestrası, iki radyo orkestrasının birleşmesinden oluşmuş; Xu Zhong yönetimindeki Suzhou Senfoni Orkestrası ise yabancı müzisyenlere açılan ilk Orkestra niteliğinde; bünyesinde Güney Kore, Japonya, Orta ve Doğu Avrupa, Latin Amerika’dan gelen müzisyenleri barındırıyor. Suzhou orkestrası, rakiplerinin biraz katı, içe dönük yapısını kırarak, daha özel, oda müziğine daha yatkın bir yaklaşım hedeflemiş durumda. Yirmi yıl içinde nüfusu ikiye (4 milyon), milli geliri üçe katlanan bu tarihî şehir, çok disiplinli salonlarla, bir tiyatro ve konser salonuna sahip, yepyeni Sanat ve Kültür Merkeziyle gurur duyuyor.
AYŞE ÖKTEM
6 Temmuz 2020, Ankara
Yarın: Geçici mi, kalıcı bir musiki mucizesi mi?