Yıllardır abonesi olduğum bir Fransız klasik müzik dergisinin Yaz Festivalleri başlığıyla yayınladığı 82 sayfalık kitapçık elime geçtiğinde, 1980 yılların başında ilk kez yayınladığı 2-3 sayfalık broşürü aklıma geldi. Fransa’da o yıllarda uluslararası düzeyde ün kazanmış birkaç festival dışında, yaz aylarında sayfalar dolduracak kadar klasik müzik etkinliği olmazdı. Aslında müzik etkinlikleri bakımından Fransa, Almanya ve Avusturya’nın arkasında kalmıştır, ya da her zaman öyle denir. Lakin söz konusu kitapçığı incelediğimde, Haziran’dan başlayarak, kısmen Eylül ayını da içine alan bir zaman dilimi içinde, Fransa’nın en ücra köşelerinde dahi klasik müzik etkinlikleri, büyük/küçük çaplı Festivaller veya Müzik Günlerinin olduğunu görmek ilginç ve şaşırtıcı oldu.
Fransa’daki klasik müzik festivallerinin en eskisi Strasbourg Müzik Festivali ilk kez 1932 yılında gerçekleşmiş. Ama ne yazık ki geçtiğimiz yıl Festival organizasyon komitesi iptal kararı almış. Bir başka yıllanmış Festival olan Aix-en-Provence Festivali (1948) bütün haşmetiyle devam ediyor. Aynı 1869 yılında ilk kez organize edilen ama bugünkü şeklini 1971'de alan, klasik müzik ve opera festivali olan Chorégies d’Orange Festivali gibi. Fransa’nın güneyinde Orange kasabasındaki 8600 seyirci kapasiteli antik tiyatroda Temmuz-Ağustos aylarında gerçekleşen Festivalin Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivaliyle benzerlikleri çok.
Chorégies d’Orange 2007 Foto: Jean-Louis Zimmermann
1963 yılında yeni müzik etkinlikleri için bir mekân arayan ünlü piyanist Sviatoslav Richter’in Fransa’nın merkezinde bir manastır külliyatı içinde keşfettiği dev bir tahıl ambarını (La Grange de Meslay) konser yeri olarak seçmesiyle başlayan ve çok ünlü sanatçılara ev sahipliği yapan Touraine Bölgesi Müzik Günleri Fransa’nın önemli etkinliklerinden. Çoğunlukla oda müziği konserleri ve resitallerden oluşan etkinlikler için dev tahıl ambarı ünlü müzisyenlere de çok çekici, şüphesiz.
La Grange de Meslay’de resital
1966 yılında müziksever bir çift ve birkaç arkadaşın girişimiyle Auvergne bölgesinde La Chaise Dieu kantonunda, çoğunlukla St.Robert kilisesinde (Abbatiale Saint-Robert) gerçekleşen ve uzun yıllar ünlü piyanist Gyorgy Cziffra’nın düzenli olarak katıldığı (bu nedenle de onun adıyla özdeşleşen) La Chaise Dieu Festivali önemini koruyor. La Roque-d’Anthéron piyano festivali ise, kurulduğu 1980 yılından bugüne, dünyanın en ünlü piyanistlerine ev sahipliği yapmakta. Fransa’nın güneyinde, aynı adı taşıyan küçük şehirde, Florans Şatosu parkına kurulan dev sahnede gerçekleşiyor. 2015 yılı yazında 89 konsere 76.500 kişi gelmiş.
La Roque d’Anthéron Piyano festivali Foto: Christophe Gremiot
Yukarıda sıraladığım Festivaller önemli olanlardan sadece bir kaçı. Kitapçığı şöyle bir karıştırıp da, programlara bakınca şaşkınlığım arttı. Saint-Céré Fransa’nın Midi- Pyrénées bölgesinde, 3698 nüfuslu bir yerleşim merkezi. Bu yılki Festival çok sayıda konser dışında, Falstaff operası ve La Périchole operetini programına almış. Falstaff Castel-Bretenoux şatosunda sahnelenmiş. Kanımca önemli bir girişimdir bu. Bunun gibi çok sayıda örnek var.
Castel-Bretenoux, Festival Saint-Céré
Tüm etkinliklerin tarihi mekânlarda, kilise, manastır, şato, kale, antik tiyatrolarda yer alması olayı çekici kılıyor, müzikseverler dışında, iç ve dış turizme de hizmet ediyor, mutlaka. O bölgenin tanınmasına, kalkınmasına katkıda bulunuyor. Daha da önemlisi, sanatçı ve müzisyenlere sahneye çıkma, eser icra etme, müziğinden kopmama imkânı tanıyor.
Fransa’ya sınır ülkelerde de benzer yoğunlukta etkinlikler mutlaka vardır. Almanya’daki klasik müzik festivallerinin ayrı bir yazıya konu olabilecek kadar zengin olduğunu tahmin ediyorum. Bayreuth Festivali tek başına yeterince güzel bir örnek. İtalya’nın Pesaro ve Verona Festivalleri; İsvçre’nin Verbier, Luzern Festivalleri; Avusturya’nın Salzburg Festivali de kendi başlarına yeterli derecede zenginlik ve önemde etkinlikler. Ama buralardan çok uzaklarda, Finlandiya, Savonlinna’da Avrupa’nın en eski opera festivallerinden biri var ki, Avrupa’nın dört bir yanından müziksever ve turistler çekiyor. 1475 yılından kalan Olavinlinna Şatosunun avlusuna kurulan seyirci sıraları, şatonun duvarına dayanan bir sahne ve işte muhteşem bir opera ortamı. İlk kez 1912 yılında düzenlenen Opera Festivali savaş nedeniyle uzunca bir süre gerçekleşememiş, 1967 yılına kadar. Ondan sonra da her yıl 6-7 değişik eserin sahnelenmesinin yanı sıra, konserler de programa dâhil ediliyor. 2016 programı şimdiden belli elbette. O ortamda opera izlemenin keyfi de ayrı.
Boris Godunov- Savonlinna Opera Festivali 2015
Ülkemizde de klasik müzik festivallerinin çoğaldığını görmek umut verici, sevindirici. Çoğu yaz aylarına denk geliyor, doğal olarak. Bir kısmı müzikseverler tarafından biliniyor, yakından izleniyor. Uluslararası İstanbul Opera Festivali; Uluslararası İstanbul Klasik Müzik Festivali; Uluslararası İzmir Müzik Festivali; D-Marin Turgut Reis Uluslararası Klasik Müzik Festivali; Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali bunlardan.
Aspendos
Bahar aylarında gerçekleşen ve 32. Yaşını kutlayan Uluslararası Ankara Müzik Festivali de köklü, beklenen bir Festival. Ama bir de daha az bilinenler var ki, onlar da köşelerinde etkinliklerini ısrarla sürdürüyorlar. Marsyas Uluslararası Kültür, Sanat ve Müzik Festivali; Ayvalık Müzik Festivali; Klasik Keyifler Kapadokya Müzik Festivali; Fethiye Klasik Müzik Festivali; Gümüşlük Klasik Müzik Festivali; Eklisia Oda Müziği Festivali, gibi. Görüldüğü gibi, sayısal olarak yabana atılamayacak sayı ve önemde festivalimiz var. Daha da vardır mutlaka. Ancak yazılı ve görsel medyanın klasik müziği çoğu kez görmezliğe gelen tutumu nedeniyle, Festivallerin etkinliklerini izlemek, katılmayanlar için mümkün olamıyor. Her bir Festivalin arkasında inançla, ısrarla duran bir veya iki kişi (sanatçı ya da değil) sayesinde yaşatılan bu güzel etkinliklerin, yukarıda sözünü ettiğim derginin Yaz Festivalleri ekinin yabancı ülkelerdeki festivaller bölümünde yer aldığını görmek güzel olacaktır.
La Grange de Meslay önünde Richter’in resmi panoda.
Klasik Keyifler Kapadokya