İki gece üstüste aynı orkestradan iki ayrı şef yönetiminde aynı programla iki konser niçin dinlenir?
Herhalde biri piyano, diğeri keman öğrenimi sonrası şeflik master programına başvurmuş iki şef adayını mukayese etmemiz istendi, diye düşündüm. Doğaldır, hiç akla gelmedik nedenler de olabilir.
Sözünü ettiğim, Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası (BGSO) adı altında Bilkent, Hacettepe, Ankara Üniversitesi, Gazi, Başkent ve Ankara dışından bazı konservatuvarlardan da gelen öğrencilerle oluşturulan büyük orkestranın şef adayları Türkmenistanlı Rustam Rahmedov ile İranlı Omit Mousavi'nin iki gece üstüste yönettiği konserlerdi. Bunlar aynı zamanda, geçtiğimiz Haziran'da Koreli piyanist Yoonie Han'ın sanat yönetmenliğinde düzenlenen Bilkent Piyano Festivali'nde ödül kazanan iki küçük piyanistin sahneye çıkacağı konserlerdi.
Program kitapçığında verilen “esame listesi”ni incelediğimde, 85 kişilik orkestranın 41'inin orkestracılık dilinde “takviye” olarak değişik eğitim kurumu ve orkestralardan toplandığı ortaya çıkıyordu. Sahne üstündeki rakam farklı olabilirdi çünkü listede yazılı olup da gelemeyenin yerine bir başkası çağrılmıştı. Dikkate çeken bir durum da, gerekenden fazla sayıda müzisyenin sahne üzerinde olmasıydı. 7. Senfoninin özgün notasında bestecinin belirttiği sayılar, bazı enstümanlar için ikiye katlanmıştı!
PROGRAMIN DURUMU
Program hayli uzun, yaylılarda çocuk ve genç kollar için hayli yorucu olacak biçimde hazırlanmıştı. İkisi oldukça zor, üç senfonik eser birden yer alıyordu. Neydi bunlar?
Jean Sibelius- Finlandiya
Ludwig V. Beethoven- 7. Senfoni
A. Marquez- Danzon No:2
İlk gecenin konçerto solisti 15 yaşındaki Eda Öncül Bethoven'in 2. Konçertosunun ilk bölümünü seslendirdi. İkinci gece ise 9 yaşındaki Arya Su Gülenç'ten J. Haydn'ın 11. Piyano Konçertosunun ikinci ve üçüncü bölümlerini dinledik.
Önce seçilen programı eleştirmekte yarar var. Sibelius Finlandia tamam. Piyanistler, seçtikleri konçertoların tamamını seslendirebilirlerdi, o kapasiteye sahiptiler. Sonra da, çalgıcıların gelişimi bakımından, zor bir eser de olsa 7. Senfoni de tamam. Peki ardından niye Danzon? Bu kadar adamı bir araya toplamışken ne sığdırabilirsek seslendirelim mantığı mı?
ŞEF ADAYLARI NE YAPTI?
Rustam Rahmedov
12 Aralık 2018 Çarşamba akşamı, orkestra Aşkabat doğumlu (tarihi biyografisinde açıklanmıyor) Rustam Rahmedov yönetiminde sahneye çıktı. Rustam Rahmedov üç buçuk yıl önce Bilkent MSSF eşlik öğretim kadrosuna katıldı. Çok yetenekli ve kapasitesi geniş bir müzik insanı. Baroktan caza, klasikten çağdaş müziklere her türü, klavyeli çalgılarda ustalıkla çalabilen, gece gittiğiniz bir caz kulübünde piyano başında rastlayabileceğiniz, piyasadaki her türlü profesyonel müzik yapma olanağını değerlendiren, girişken bir genç adam. Yaptığı her işte, sınıfta bir küçücük kemancıya eşlik ederken bile, piyano başına geçtiğinde “aşırı artistik” bir görünüme büründüğünü biliyoruz. Bu aşırı artistik görünüm içinden mi geliyor, yoksa bilerek böyle mi davranıyor, henüz çözebilmiş değilim.
Rahmedov, BGSO'yu da basılı nota yerine, şef kürsüsünde bir tablet kullanarak aynı görünüm içinde yönetti. Konseri balkondan izlediğim için yüz mimiklerini yeterince göremedim ama koro balkonundan şefin tam karşısından izleyenler farkına varmışlardır.
Şimdi gençlikte bir “yüksek volüm” merakı var, her yerde müzikleri sesi sonuna kadar açarak dinliyorlar, arabada, evde, kulaklıkla, diskoda...
Rahmedov üç senfonik eseri de hayli “forte” yönetti, gereğinden çok yüksek volüm elde etti. Bakırları ve timpaniyi fazlaca bağırttırdı. Özellikle 7. Senfoni'nin birinci bölümü başta olmak üzere tempo ve ritm konusunda bir istikrar yoktu. Orkestra, atakların notadan önce verilmesini bekler. Rahmedov bunu yer yer becerirken, bazı yerlerde de bagedini orkestrayla birlikte vurdu.
Aldığı büyük alkış, istediği “algı”yı yarattığı gösteriyordu. Ama şeflik mesleğini sadece algıyla yürütmek zor. Rahmetov, arkadaşı Mousavi gibi şeflik konusunda henüz işin başında. İkisi de, eğer müzisyenliği şef olarak sürdürme kararı alırlarsa, algının ötesinde yapmaları, öğrenmeleri i gereken daha çok şey var. Elbette onlar da olacaktır.
Omit Mousavi
13 Aralık 2018 Perşembe akşamı, bu kez aynı orkestrayı şef adayı Omit Mousavi'nin (d.1988) yönetiminde dinledik. Aynı orkestra dediysek, bazı katılımcılar gelememiş, yerleri ya boş kalmış, ya da BSO'nun profesyonelleri tarafından doldurulmuştu.
İran'da Doğu Azerbaycan eyaletinin başkenti Tebriz doğumlu Omit Mousavi, 2006'dan bu yana Bilkent'te, keman bölümünü bitirdikten sonra şeflikte yüksek lisansa başladı. Akıcı Türkce konuşur. Tıpkı Rahmedov gibi katıldığı çeşitli kurslarda keman ve şeflik alanında usta isimlerden yararlandı.
Görünüm olarak, Rahmedov'un tam tersi, sahnede 20. yüzyıl Alman şeflerini andıran klasik bir duruş içinde, yönetimini kollarıyla ve mimikleriyle göstermeye çalışan, tablet değil, kağıt partisyondan yararlanarak orkestrayı yöneten bir şef adayı. Yer yer, o da Rahmedov gibi tempo ve ritm anlamında orkestraya tam egemen olamadı. Vuruşların zamanlaması konusunda da hayli deneyim kazanması lazım.
Omit Musavi de, karın etkisiyle bir gece öncesine göre biraz daha az olan dinleyiciden coşkulu alkış aldı, balkonda oturan hocaları Işın Metin'i de israrla ayağa kaldırtarak alkışlattı.
İlk konserin Danzon piyanisti Hacettepe ve ardından Moskova Çaykovski mezunu Kenan Tatlıcı idi. İkinci konserde piyano başına Rustam geçti.
Orkestra ve Şeflik Yüksek Lisans programının eğitim kadrosu, Barış Demirezer, Doç. Işın Metin ve yarı zamanlı “adjunct/ yardımcı” Prof. Gürer Aykal'dan oluşuyor. Barış Demirezer ortaokul öğrencilerinden yeni kurulan Bilkent Çocuk Senfoni Orkestrası'nın, Işın Metin iki yüksek lisans öğrencisinin şeflik derslerini yapıyor, Gürer Aykal da aynı iki öğrenciyle Ankara'ya konser için geldiği dönemlerde ilgileniyor.
VE ÇOCUK PİYANİSTLER...
İki konserin de konçerto bölümü, Bilkent Piyano Festivali'nde küçükler kategorisinde seçilen iki kız öğrenciydi. İlk gece 6 yaşından beri Bilkent'te olan Müzik Hazırlık Okulu 10. sınıf öğrencisi Eda Öncül'ü (d.2003) Beethoven'in 2 Nolu Si bemol majör konçertosunun “Allegro con brio” bölümünde dinledik. Halen Bilkent'in üç piyano hocasından biri olan ve aileye yeni katılan Barno Haknazarova'yla çalışmalarını sürdürüyor. Yaşından beklenecek etkinliği gösterdi.
İkinci gecenin piyanisti ise Bursa'dan gelen Arya Su Gülenç'ti (d.2009). Normal ilköğretim okulu öğrencisi olan, 6 yaşında ilgilenmeye başladığı piyanoda son iki yıldır Rus pedagog Elena Çekiç'le hızlı ve kaliteli bir ilerleme kaydeden Arya Su'nun kazandığı yarışmaları geçmişte yazılarımda paylaşmış, videolarını izyeleyerek bir fikir sahibi olmuştum. Bu kez Haydn 11. konçertonun iki bölümünde canlı olarak izledim ve Arya Su'nun yaşının çok ilerisinde bir teknik düzeye, ondan da önemlisi müzikaliteye sahip olduğunu gördüm.
Cümlelemeleri, tınısı takdire değerdi. Tıpkı, günümüzde 10. Hamamatsu Yarışması'nı kazanarak önemli bir sıçrama yapan Can Çakmur için vaktiyle yazdığım gibi, Arya Su çok iyi bir kumaşa sahip, ayrıca tıpkı Çan Çakmur gibi normal eğitim sistemi içinde öğrenimini sürdürürken, müzik eğitimini de alıyor. Bilinçli bir ebeveyne sahip, günümüzün kimi “proje çocuk”larından biri haline getirmek istemiyorlar Arya Su'yu...Herşey yolunda giderse, Arya Su önemli başarılarına tanıklık edebileceğimiz bir yetenek. Müziği ne denli severek çalıştığını, konser bitiminde kendisini kutlarken, ışıldayan gözlerinden anladım.
Kutlayanlar arasında uluslararası piyanistimiz Gülsin Onay ile OAB'in şefi Orhun Orhon ile Işın Metin'in de bulunduğunu kaydetmeden geçmeyeyim.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'na, Arya Su'yu 23 Nisan konserleri için, buradan öneriyorum.
ÜZÜLDÜĞÜM VE SEVİNDİĞİM ŞEYLER
Üzüldüğüm, orkestranın birinci klarnetçisi, iki yıldır Bilkent'teki çalışmalarını dikkatle izlediğim ve ne denli müzikal bir çalış yakaladığına tanıklık ettiğim İlayda Yılmaz, çalışma dozunu biraz fazla kaçırdığı için tendonit olmuştu. İyileşebilmesi için en az üç hafta kolunu dinlendirmesi gerekiyordu. Bu konserlerde birinci klarnetçi sandalyesini bu yüzden Hacettepe'den gelen konuk öğrenciye bırakmak zorunda kalmıştı.
Ama daha da önemlisi,19 Aralık'ta şef Barış Demirezer yönetiminde Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası'nın Bilkent Salonunda vereceği konserdeki solo konçerto çalma olanağını da kaçırmış olması. Yerine Bilkent mezunlarından, Ömer Berk Taraklı davet edildi solist olarak.
Sevindiğim, orkestranın yaylıları arasında, 5 Aralık'ta dinlediğim Çocuk Orkestrası'nda ilk deneyimini yaşamış yaylıcıların da bulunmasıydı. Ayrıca, İstanbul'dan küçük viyolacı İklim Özenli'nin(d.2005) de davet edilip viyola grubunda yer almasıydı.
Daha hayli not var konserlerle ilgili ama yazı hayli uzadı. Ricam şef adaylarının samimiyetle yaptığım değerlendirmeler nedeniyle alınganlık göstermemeleri.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
14 Aralık 2018
Fotoğraflar: Ş. Kahramankaptan ve A.Ramazanoğlu