Dünya Emekçi Kadınlar Günü en güzel nasıl anılır? Nutukla, boş sözlerle değil, kadınların yaşamlarına, haklarına, harcadıkları ciddî emeklerine saygı göstererek... Müzik dünyasında kadın icracı çok fazla ama kadın besteci sayısı halen erkeklerle sayısal anlamda boy ölçüşebilecek gibi değil. İşte Brezilya asıllı piyanist Lililan Tonella Tüzün (d.1976), değişik dönemlerde yaşamış kadın bestecilerin eserlerinden derlediği bir programla 8 Mart gecesi Erimtan Müzesi salonundan onlara fevkalade müzikal bir saygı sunup, selam gönderdi.
Lilian, Sao Paolo'da başladığı müzik eğitimini Moskova Çaykovski Konservatuvarı'nda tamamlamış, orada tanıştığı orkestra şefi Burak Tüzün'le evlendikten sonra Türkiye'ye yerleşerek Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi'nde ders vermeye başlamış, Doçent ünvanlı, solistlik kariyerini de çeşitli konserlerle sürdüren bir piyanist.
İyi icracılığının yanında ne denli Entelektüel olduğunu, müziği çalmakla kalmayıp, müzik tarihinin derinliklerini de ne denli iyi bildiğini gösterdi. Seçtiği her bestecinin kısa öyküsünü, kitaplarda pek rastlanmayan ayrıntılara dikkati çekerek anlattı.. Bir anlattı, bir çaldı.
İlk olarak önemli Alman besteci Felix Mendelsshon'un ablası Fany'den (1805-1847) başladı. Yaşamı boyunca 400 kadar müzik yazan Fany'nin bu eserlerinin hiç basılmadığını anlatarak “Çünkü o bir kadındı” dedi. Kardeşi Felix'in hoşuna gidenleri kendi adıyla yayımladığını belirttikten sonra Fany'nin üç melodisini seslendirdi.
Sırada yaşamı klasik müzik tarihinin ilginç aşk hikâyelerinden birine sahne olan Clara Schumann ( 1819-1896) vardı. Yıldız bir piyanist olmaya aday iken, hocası Robert Schumann'a âşık olup, ailesinin baskısına karşın evlenen, ancak evde tek piyano olması nedeniyle yeterince çalışamayan, 8 doğum yapıp çocuklarının ve torunlarının da sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalan Clara'nın hâzin öyküsünü özetledi. Peki hangi eserini mi seslendirdi? Clara'nın 21 yaşında yazıp kocası Robert Schumann'a armağan ettiği Op.22 Sol minör piyano sonatını...
Ardından Kadınlar Günü'nün Sovyetler cephesini anlattı Lilian. Bolşeviklerin kadına “sözde” değer verdiğini ama çalışma koşullarında hiç değişik olmadığına değinip, Sovyetler döneminin önemli kadın bestecisi Sofia Gubaydulina'nın (d. 1931) “Chacon”unu seslendirdi. Doğaldır ki, barok değil, çağcıl, Şostakoviç'in öğrencisine yakışan patlamaları da içeren bir “Chacon”du bu...
Lilian Tonella'nın programında kendi anavatanından, Brezilya'dan bir kadın besteciye de yer vermesinden doğal bir şey olamazdı. Adını ilk kez duyduğum Tatyana Catanzaro 'nun (d.1976) parçasının adı da ilginçti: Kristalklavierexplosionsschattensplietter.
Bu addan bile parçanın “çağdaş” özellikler taşıdığı anlaşılıyordu. Türkçesinin “ Tuz buz olmuş kristal bir piyanonun parçalarının gölgesi” olduğunu açıklayan Lililan, eseri Tatyana Catanzaro'nun 2006'da ölen dedesi için yazdığını anlattı. Bakın piyano ve çağdaş müzik hakkında neler söyledi:
“ Piyano artık yalnızca tuşlara basılarak çalınan bir çalgı değil. O çok güçlü ve büyük bir rezonans kutusu. Besteciler o kara kutudan çıkabilecek her türlü sesin sistematik esteteiği üzerine çalışıyor. Çağdaş müzik çalmak zor. En zor kısmı farklı notasyon ve sınırsız cokseslilik kuralsızlığı. Ama bence en zor iş siz dinleyicilerin. Çünkü artık bestecilerin ortak bir dili yok. “
Az sonra çalacağı eserin daha iyi algılanabilmesini, bestecinin yazdığı kısa şiiri de okuyarak sağlayan Lililan Tonella, ses uzatma pedalinin altına bir sabitleyici yerleştirip, eseri ayakta, piyanonun içindeki ses çubuklarına sol eliyle uzanarak, sağ elini klavyede kullanarak seslendirdi. Doğrusu her çağdaş eserde bulunmayan bir nitelik vardı eserde, o da “dinlenebilir” olmasıydı.
Programın son kadın bestecisi, Hatıra Ahmedli Cafer'di (1958). O da Lililan gibi Moskova Çaykovski Konservatuvarı mezunu, Kara Karayev'in ardıllarından Azerbaycan asıllı bir Türk besteciydi. Hacettepe Üniversitesi Ankara devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümünde ders veren Hatıra Ahmedli, eskiden kadınların söylediği dörtlüklerden oluşan “Bayatı”lardan esinlenerek 6 kısa parça bestelemişti. Lililan Tonella, bunlardan 2 ve 3 numaralı olanları seslendirmeden önce dinleyicilere dörtlükleri okumayı da ihmal etmedi. Cıvıltı ile hüznün karıştığı bu iki güzel parçanın duygulu icrasından sonra, besteci Hatıra Ahmedli'li sahneye davet etti Lililan... İki kadın sanatçı bol alkış aldı.
Lilian'a alkışlar devam edince gündeme “bis” parçasının da gelmesi kaçınılmazdı.
“Dünyanın ilk kadın orkestra şefi” olan Brezilyalı Chiquinha Gonzaga'nın ( 1847-1935) öyküsü de ilginçti. 13 yaşında evlendirilmiş, üç çocuğu olmuş, 18 yaşındayken denizci eşi “Ya ben, ya piyano” deyince tereddütsüz “Piyano” diyerek yaşamını, besteleri, icracılığı ve orkestra şefliği ile kazanmıştı. Yazdığı müziklerin bugün de ünlü Rio Karnavalı'nda çalındığını öğrendiğimiz Gonzaga'nın “Corta-Jaca” başlıklı parçasıyla, “neşeli” biçimde noktalandı resital.
Lilian Tonella Tüzün, aksanlı kırık Türkçesi, içerikli ve sempatik sunumları, nitelikli icrasıyla göz ve kulak doldurdu. O sunumları dinlemeseydim başlıkta “entellektüel piyanist” nitelendirmesini yapamazdım.
Dinleyici de çok sevdi Lilian'ı... Fuayede çevresinde bir sevgi hâlesi oluştu. Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nin kurucusu Yüksel Erimtan tarafından hararetle kutlanırken, kızı Tuana da onları izliyordu.