İçinde bulunduğumuz yıl, Cumhuriyet döneminde müzik yaşamımızın zenginleşmesi ve gençlerin eğitimi konusunda en büyük katkı sahiplerinden biri olan piyanist, besteci, pedagog Mithat Fenmen'in (1916-1982) 100. doğum yılı.
Fenmen, uluslararası alanda en yüksek tanınırlığa ulaşmış iki piyanistimizin, İdil Biret (d.1941) ve Fazıl Say'ın (d.1970) ilk müzik ve piyano öğretmenidir.
İdil Biret, hocası için İstanbul'da bir anma konseri yaptı. 1
Fazıl Say da 25 Ocak 2016 akşamı, Bilkent Konser Salonu'nda, gelirini Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından oluşturulan yurt dışında okuyan özel yetenekli müzik öğrencileri fonuna bıraktığı bir resital verdi.
PROGRAM HERKESE SÜRPRİZDİ
Acaba Fazıl nasıl bir program hazırlamıştı? Fuayeye girdiğimizde basılı bir program bulamadık. Fazıl, hazırladığı ve aileye de “sürpriz” dediği programı sahnede sözlü olarak açıklamayı daha samimi bulmuştu.
Türk balesine önemli katkılarda bulunmuş Beatrice ile Mithat Fenmen'in kızı Nermin Fenmen'le yanyanaydı yerimiz. Oğul Refik Fenmen, yeğen Vefik Fenmen ve ailenin diğer yakınları hep konserdeydi. Nermin Fenmen'le yanyanaydık, Fazıl'ın küçüklüğünden sohbet ettik. Karanfil sokaktaki evde, babasının dersi bitirdikten sonra, “Haydi Nermin Fazıl'a bir lokum ikram et bakalım” dediğini anlattı. Bakalım Fazıl bu ayrıntılardan da söz edecek miydi sahnede?
Önce, kimdir Mithat Fenmen, özetleyiverdi Fazıl... İki kez Konservatuvar, bir kez Opera genel müdürlüğü yaptığını, uzunca bir dönemde yetişmiş pek çok piyanistin ilk hocası olduğunu anlattı ve “Mithat Fenmen 20. yüzyıl Türkiyesinin örnek bir figürüdür” betimlemesini yaptı. 5-12 yaş arasında kendisine ücretsiz ders veren hocasının cenaze töreni için, “12 yaşındaydım, o görkemli cenaze törenini hiç unutmam” dedi.
ÖNCE DOĞAÇLAMA
Dersleri kendine özgü yöntemle veriyordu Fenmen. Önce Karanfil sokaktaki eve gelirken, neler görüp neler yaşadığını müzikle anlatmasını istiyordu Fazıl'dan... Bu doğaçlamaları uzatırsa, o zaman önceki derste verilen ödevi çalışmadığını anlayan Fenmen'den tatlı azarı da işitiyordu!
Lokumu da unutmadı Fazıl.. “Ders sonunda lokumları Nermin ya da Refik getirirdi” diye anlattı.
Ne zaman ki 12 yaşında derslere Konservatuvarda devama başlamış, Fenmen'in ilk verdiği parça Bach'ın Fransız Süiti olmuştu. “Kötü çalmıştım, azarlanmıştım” dedi. Bunu hiç unutmamış, yaşamı boyunca Fransız Süiti'ni hep daha iyi çalmaya çalışmıştı. Ne yazık ki Fenmen, bu ilk dersten sonraki hafta, Ekim 1982'de vefat edecekti.
FENMEN BAĞLAMINDA ÖZEL SEÇİMLER
Fazıl Say programına, Mithat Fenmen'in yetiştiği Fransız Ekolü'nden Eric Satie'nin (1866 - 1925) 6 parçadan oluşan “Gnossiennes” ve 3 parçadan oluşan “Gymnopédies” dizilerinin birincilerini seslendirerek başladı. Tüm programını açıkladığında, Fazıl'ın eserleri tamamen Mithat Fenmen özelinde ve hocasıyla olan ilişkisini dikkate alarak hazırladığı anlaşılıyordu.
Fenmen, Orta-1'deyken Fazıl'a pedalı öğretmek için Satie'nin arkadaşı bir başka Fransız besteci Claude Debussy'nin (1862-1918) iki kitapta topladığı 24 prelüdünden üçünü, Batık Katedral, Minstrels ve Karda Ayak İzleri'ni küçük açıklamalarla seslendirdi.
Bakın ilişkileri nasıl kurdu? Ünlü Alfred Cortot, Mithat Fenmen'in hocasıydı. Cortot, Debussy'nin öğrencisiydi. Böylece Fenmen'in Debussy ve Chopin yorumlarına neredeyse birinci elden ulaşma olanağı doğmuştu.
Sırada Frederik Chopin'den ( 1810-1849) üç noktürn (gece müziği) vardı. Fazıl, Do diyez, Fa diyez ve Si minör noktürnleri peşpeşe çaldıktan sonra, L. V. Beethoven'in ( 1770- 1827), yayımcısı tarafından birinci bölümündeki izlenim nedeniyle “Fırtına-Tempest” olarak adlandırılan Op.31 dizisinden 2 numaralı Re Minör sonatını seslendirdi. Bu da, Fenmen'in ortaokul çağında Fazıl'a hazırlatıp çaldırdığı eserlerden biriydi. Fazıl, “ İnsan giderek daha farklı ve iyi çalıyor. Ben bunun CD'sini de yaptım, ama şu anki hâlim CD'den iyi” dedi. Büyük piyanist S. Richter'in bile önceki seslendirmeleri için “Ne kadar aptalca çalıyormuşum” dediğini hatırlatıp, “ Richter, dava edilebilecek lâfları kendine ediyormuş” diyerek son yaşadıklarına da göndermede bulundu.
Fazıl'ı, Fenmen'in evindeki derslere babası, değerli dostum, portalimizin de yazarı olan Ahmet Say götürürdü. Hatay Sokaktaki evden yakındaki Karanfil sokağa yürüyüp giderlerdi. Fazıl, babasını anmayı unutmadı, akciğerindeki rahatsızlıktan ötürü soğuk havalarda dışarı çıkmasının sakıncalı olduğu için gelemediğini belirtti.
YEPYENİ BİR SARI GELİN
Sırada, Fazıl'ın en beğenilen Aşık Veysel kaynaklı bestesi olan Kara Toprak vardı. Dinlerken, yıllar önce Veysel'in köyüne gidişimiz, Fazıl'ın mezarın bulunduğu tepeye çıkarılan piyanoda köy halkına çalışı, mezara çiçek koyuşu geldi.
Ardından, klasik müzik alanında yaptığı keman için düzenlemeyle Cihat Aşkın'ın tanıttığı, Doğu Anadolu ve Kafkasya yöresinin “anonim” türküsü Sarı Gelin'e yaptığı beste vardı. Beste diye niletendirmemin nedeni, Fazıl'ın ezgiyi birebir kullanmak yerine, o ezgiden kaynaklı, doğaçlama havalı, Sarı Gelin öyküsündeki romantik ve dramatik ögeleri vurgulayan özgün bir piyano eseri ortaya çıkarmış olmasıdır. Fazıl da zaten “Beste, doğaçlamanın erkek kardeşidir” diyor.
Eseri tanıtırken, bununla bile bir Fenmen bağlantısı kurmaya çalıştı Fazıl. Fenmen'in eşi Beatrice hanımın, sarışın bir İngiliz olduğunu anımsattı!
KAYIP NOTALAR BULUNACAK MI?
Konser öncesi merakla Nermin Hanıma “Acaba Mithat Beyin bir bestesini de çalacak mı?” sorusunun cevabını Fazıl sahnede ilginç bir biçimde verdi. Hocasının daha 15 yaşındayken, mektupla Paris'ten armoni dersi aldığı dönemde yazdığı Do diyez minör valsi, anımsadığı kadarıyla seslendirecekti. Çünkü elde nota yoktu ve tüm aramalara rağmen bulunamamıştı. Ankara'da olabilecek tüm yerleri yeniden araştıracağını söyleyen Fazıl, eseri daha önce çaldığı için hatırladığını, boşlukları da doğaçlamayla dolduracağını belirterek seslendirdi.
Fazıl'ın bunları nasıl çaldığını ise yazmama herhalde gerek yok. Geliştirdiği kendine özgü mimikleri ve sahne tiyatrosuyla, bazen sağ eliyle çaldığını sol eliyle şef gibi yöneterek, bazen mırıldanarak... Bilkent Salonu'nun parter, ve balkonların tamamının dolu olduğunu ve Fazıl'ı ayakta alkışladıklarını da belirtmeliyim.
Şimdi, dileğim Fenmen'in kayıp notalarının bulunması. Örneğin Konçertino'sunu gene Fazıl'ın 30 yıl önce Konservatuvar'daki anmada okul orkestrasıyla çaldığını ve nota kopyasının Ahmet Say'da olduğunu biliyorum. Fazıl'ın şimdi piyanist olarak üzerinde çalıştığı “Türk Bestecileri” projesi var. Notalar bulunur ve Fazıl da bu proje çerçevesinde bir Mithat Fenmen CD'si hazırlarsa çok önemli bir katkı olacak.
Portalimizin yazarlarından Mina Tansel de, çocukluğunda Mithat Fenmen'den ders almış. Onun bu konudaki yazısını da okuyarak, değişik izlenimleri alabilirsiniz. 2
100. doğum yılında bir yazı da doğaldır ki, hocayla 7 yıl geçiren Ahmet Say'dan bekliyoruz.
1 http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/mina-tansel/idil-biret-mithat-fenmen-i-aniyor/835/
2 http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/mina-tansel/ozel-bir-ogretmen-mithat-fenmen/781/