Yirmi yıl önce âni bir kalp krizi sonucu yitirdiğimiz CSO'nun trombon grup şefi ve ADK 'nın hocalarından Metin Yalçın'ı anmak üzere bir özel gece düzenlendiğini öğrendiğimde, duyurabilmek için programı sordum, kızı Jülide Yalçın'dan “Sadece Mete ile çalacağımızı biliyoruz, her şeyi öğrencilerinden Remzi Buharalı hazırlıyor, bize de sürpriz olacak” yanıtını almıştım.
9 Şubat akşamı CSO salonunun fuayesine girdiğimde çok değişik isimlerle karşılaşmaya başladım. Acaba geceye dinleyici olarak mı gelmişlerdi, yoksa sahnede görev alacaklar mıydı? Sorunun yanıtı gece başlayınca ortaya çıktı. Mete Yalçın'ın öğrencilerinden, eski Devlet Opera ve Bale Genel Müdürü, “Altın Trombon” topluluğunun kurucusu, Mersin ve Side festivallerinin sanat yönetmeni, 10 parmağında 10 marifet Remzi Buharalı, hazırladığı dramatik sunum ve derlediği sanatçılarla, katılanların iki saat boyunca ilgileri dağılmadan izlemelerini sağladı. İnanıyorum sevgili Metin Yalçın'ın ruhu da kat be kat şâd oldu.
Buharalı, Yalçın'ın Kastamonu'nun pek az bilinen, sapa Araç ilçesinden çıkıp konservatuvarı bitirip, grup şefiliğine yükselmesini, hocalığını, Atatürk'ün yaşam öyküsüne, sanat sevgisine, devrimlerine bağlayarak, ön planda bu öykünün yer aldığı bir sunum hazırlamıştı. Sanatçılar sahneye çıkmaya başladığında, kadronun zenginliği gözler önüne serildi.
Sahnenin bize göre sağına yerleştirilen büyük bir tuvalin başında, yerdeki iş bezinin üzerine malzemesini yerleştirmiş Antalya Güzel Sanatlar mezunu genç ressam Anıl Akkuş bekliyordu. Sunumla birlikte çalışmaya başladı. Giderek Metin Yalçın'ın portresi tuval üzerinde beliriyordu.
Önce, halk müziklerimizden renkli derlemeleriyle cura ve sipsi çalıcısı Ferhat Erdem'le arp sanatçısı Çağatay Akyol, zengin tınılarla salona ulaştılar.
Sonrasında trompetlerde Balkar Tamuçay ve Kutay Maktay, kornoda Barış Bayer, trombonda Cem Güngör, tubada Metin Şensoy, Ekin Eti düzenlemesiyle “Uzun ince bir yoldayım” ile “Çayelinden öteye”yi sundular.
Dramatik sunum içinde sıra Cem Önertürk - Tayfun İlhan flüt-piyano ikilisine gelmişti, Ekrem Zeki Ün'ün “Yunus'un mezarında” parçasını seslendirdiler.
Bu kez, Elif Önal'ın piyanosu eşliğinde Metin Yalçın'ın çocukları Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri Keman sanatçısı Mete Yalçın ile başkemancı yardımcısı Jülide Yalçın Dittgen düet yaptılar. Şinasi Çilden'in iki keman için bestelediği Kastamonu yöresi Çanakkale Türküsü'yle, Vivaldi'nin İki Keman İçin la minör konçertosunun algero bölümünü çaldılar.
Merakle beklenen üçlüye gelmişti sıra. Besteci-akordiyoncu İvan Çolak, klarnetçi Bertan Onaran ve kontrabasçı Özgür Uluçınar “Fascination” ve “La Vien Rose” başlıklı parçaları seslendirdiler.
Sırada “kahon”lar, hani şu çalgıcıların üzerine oturup elleriyle “ritm” tuttukları kutular. Bu işin ustaları Dinçer ve Soner Özer, Hakan Yağuş ile Can Kıyıcı “Ritm Gösterisi”ni sundular.
“Tek kişilik gösteri” ise bandeneoncu Tolga Salman'ındı. Bu gece için özel olarak bestelediği “Tango Noava Kolaj” başlıklı parçasını çaldı.
Tüm bu seslendirmeler, Remzi Buharalı'nın sunumunun içine bağlaçlarla yerleştirilmişti. Atatürk'ün sevdiği müzik türleri, danslar gözetilmişti. Örneğin Atatürk'ün en sevdiği opera olan Tosca'dan Cavadarosi'nin aryasını klarneçi Bertan Onaran'ın dokunaklı girişiyle tenor Aykut Çınar, Sofya'da galasına katılıp etkilendiği Carmen'den Habanera'yı da mezzosoprano Sezin Kirişçi, piyanoda Aylin İpekçioğlu'nun eşliğinde söylediler.
Dramatik sunumda Atatürk'ün sözlerini ise akış içinde bas Bülent Ateşoğlu davudî sesiyle okuyordu.
Gecenin finali, CSO'da bayrağı devralıp yıllarca trombon grup şefliği yaptıktan sonra emekliye ayrılıp, sahne yaşamını özgür şarkıcı-tromboncu olarak sürdüren Tuncay Kayış yaptı. Kısaca bir anısını da paylaşan Kayış, hocasının kendisine “Bu iş yıllarca çekilmez, sen emekli olup şarkı söyle” dediğini aktardı. Piyanoya HÜADK Müdürü Metin Munzur geçti, Kutay Maktay trompeti, Cem Güngör trombonuyla piyano arkasına konuçlandılar. Tuncay Kayış'ın sesi ve trombonundan hârika bir “My way” dinledik. Gecede görev alan tüm müzisyenler çalgılarında ve seslerinde üstün etkinlik göstererek içten alkış topladılar.
Bu arada ressam Akın Akkuş da, tuval üzerindeki çalışmasını zorunlu olarak sonlandırdı. Bir konser süresinde çıktığı kadarıyla bu tuval, Metin Yalçın'ın ailesine armağan edildi. Ailenin Sanatçı Dostlar adına Denizli Acıpayam'da hatıra ormanına diktirdiği 40 fidanın sertifikaları dağıtıldı.
Tuval fuayeye çıkarıldığında, sevenleri Yalçın'ın portresinin yer aldığı tuval etrafında toplanıp gruplar halinde fotoğraf çektirdiler.
İçimden “Keşke obuacı ikizi Çetin Yalçın da burada olsaydı” diye geçirdim. Çetin Yalçın aileyle bağlarını kesmiş, Araç'a yerleşip âdeta inzivaya çekilmişti. Ama güzel olan şimdi değişik kurumlarda sanatçı ve eğitimci olarak çalışan, değişik kuşaklardan 24 “dost”un böyle anlamlı bir anma için biraraya gelip sahneyi paylaşmasıydı... Işıklar içinde uyu Metin Yalçın, bilesin ki seni unutmadık.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan