CSO’da 22 Aralık 2016 gecesi, siyasi çizgi olarak birbirinin zıddı kabul edilebilecek iki Rus besteci, Sergey Rahmaninov (1873-1943) ile Dimitri Şostakoviç’in(1906-1975) eserlerini dinledik. Orkestrayı, İstanbullu müzikseverlerin yıllardır tanıdığı Ukrayna asıllı ABD vatandaşı şef Theodore Kuchar (d. 1963) yönetiyordu, başkemancı sandalyesinde Menevşe Civelek vardı.
İlk eser, Rahmaninov’uh henüz 18 yaşında kompozisyon öğrencisiyken bestelediği Fa diyez minör 1. Piyano Konçertosu’ydu. Solist Özgür Mert Esen için bu eserin önemli bir özelliği vardı. St. Petersburg Konservatuvarı’nda Ekaterina Murina’nın öğrencisi olarak doktorasını yaparken Rahmaninov üzerinde özellikle yoğun biçimde durulmuştu ve Esen’in 2007 tarihli tezi, “Rahmaninov 1. Piyano Konçertosu’nun Tarihsel ve Yapısal Analizi” başlığını taşıyordu.
Bestecinin dört piyano konçertosu içinde en az çalınanı olan bu gençlik eserini Esen, doğaldır ki başarıyla seslendirdi. Şef Kuchar, konçertoda, özellikle canlı ve çabuk birinci bölümde solisti iki kez orkestranın gerisinde kalmaması için zorladı. Esen, bestecinin gelecekteki piyano konçertolarının lirik, esrik özelliklerinin habercisi olan ikinci bölüm andantede yumuşak tuşesini ve duygu yansıtmadaki başarısını gösterdi.
Esen dinleyicinin alkışına karşılık kendini hiç naza çekmedi ve hemen oturup Ulvi Cemal Erkin’in “Zeybek”ini çalarak bis talebine karşılık verdi. Esen, disiplinli çalışı, piyanoya ve esere yoğunlaşması, muhtelif mimik ve hareketlerle dinleyiciye oynamamasıyla dikkati çekti. Rus ekolünün disiplinini iyi içselleştirmiş.
Müzik yaşamına Dokuz Eylül Devlet Konservatuvarı’nda Seçil Akdil’in öğrencisi olarak başlayıp, master çalışmasını Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde rahmetli Zöhrap Adıgüzelzade ile yapan, St. Petersburg’daki dört yıllık doktora çalışması sonrasında doçent ünvanı da alan Özgür Mert Esen, halen kuruluşunda da görev aldığı Katar Müzik Akademisi Piyano bölümünde doçent olarak görev yapıyor. Tahminen* 40 yaşındaki piyanist, geçtiğimiz hafta da KODA ile İzmir’de Schnitke’nin piyano ve yaylılar için konçertosunu seslendirdi.
“İADE-İ İTİBAR” SENFONİSİ
Konserin ikinci yarısında Şostakoviç’in geniş kadrolu Re minör 5. Senfoni’si vardı. 20. Yüzyıl müziğinin en önemli isimlerinden biri olan Dimitri Şostakoviç , Rusya’da Sovyet döneminde “sadık bir komünist” görüntüsü çizmesine karşın, eserleriyle uzunca bir süre rejime yaranamadı, yapıtları sıkı bir biçimde eleştirildi. Beşinci Senfoni ise, bu gidişte âdeta bir “dönüm noktası” oluşturdu. Başka deyişle “iade-i itibar” eseri oldu,. Senfoni büyük müzikal başarısının yanı sıra Şostakoviç’e siyasal anlamda da önemli itibar kazandırdı.
Henüz 18 yaşındayken bestelediği 1. Senfoni'siyle dünyaya adını duyuran Şostakoviç’in
2. Senfonisi, Lenin üzerine sözleri bulunmasına ve siyasal içerikli olmasına rağmen beğenilmemişti. Pek çok eseri Komünist Parti ve yayın organı Pravda tarafından ağır biçimde eleştirilen Şostakoviç, Lady Machbet operasına da ağır eleştiriler gelince 1934’te “yanlış bir anlayışa saplandığını, yanıldığını anladığını ve Soyyet gerçekçiliğine uygun yaratılar ortaya koymaya kararlı olduğunu” duyurdu.
ŞOSTAKOVİÇ’İN YAPTIĞI CİNLİK!
5. Senfoni, 21 Kasım 1937’de Mravinsky yönetimindeki Leningrad Filarmoni tarafından seslendirildi ve büyük başarı kazandı. Şef Mravinsky, dinmeyen alkışlara karşı partisyonu başının üzerine kaldırarak, “Alkışlar bize değil, besteciyedir” mesajını vermişti.
Bestecilerin de, günün ortamına ve dinleyicinin beğenisine göre bazı “cinlikler”e başvurduğunu, Şostakoviç’in Kirov Tiyatrosu şefi Khaikin’e yaptığı “5. Senfonimi majörde ve fortissimo bitirdim” açıklamasından anlamak mümkündür. Zira, “minörde ve pianissimo biten” 4. senfoniyi kimse hatırlamıyordu bile! Besteci bunun üzerine “hatırlanabilir” bir bitişi planlamayı yeğlemişti!
Şostakoviç, daha sonra Beşinci Senfoni’yle ilgili olarak şunları yazacaktı:
“1937’de yazılan Beşinci Senfonim bütün eserlerimin merkezinde yer alır. Bu senfoni uzun bir hazırlık dönemi sonrası yazılmıştır. Arzum, Sovyet dinleyicisinin müziğimde daha net ve sade olana doğru bir değişim olduğunu algılamasıydı. Bu eserin orkestrasyon açısından da ileriye doğru atılmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Şahsen ben en çok üçüncü bölümden, adagio’dan memnunum. Adagio'da başından sonuna, tedrici, sürekli bir hareket sağlamayı başardığımı düşünüyorum. Eserin ana düşüncesi bütün acılarıyla insandır ve senfoninin finali ilk bölümlerin trajik, gerilimli ögelerini sevinçli, iyimser bir düzeyde çözüme kavuşturur.”
Klasik formda, ezgileri anlaşılır, tümünde hem lirizmin, hem dramatik gerilimin hissedilebildiği yapıtın ilk seslendirilmesi sırasında, üçüncü bölümde pek çok dinleyicinin gözyaşlarını tutamadığı, bestecinin yakın arkadaşı İsaak Glikman tarafından not edilmiştir.
5. Senfoni’nin tarihinde başka ilginç notlar da bulunuyor.
Örneğin 1959’da New York Filarmoni’nin Moskova Konservatuvarı salonunda Leonid Bernstein yönetiminde verdiği konserin doruk noktasını 5. Senfoni oluşturmuştu. Bernstein yorumu nedeniyle sahneye çağrılan Şostakoviç’le birlikte çılgınca alkışlanmıştı.
9 Ağustos 1975 günü ise, ünlü Rus çellocu ve şef Mstislav Rostropoviç yönetimindeki Boston Senfoni Orkestrası’nın konseri sırasında, programda bulunmamasına rağmen, Şostakoviç’in 5. Senfonisi seslendirildi. Çünkü Rostropoviç konserin arasında Moskova’dan telefonla Şostakoviç’in ölüm haberini almıştı.
HEYECANLI, BOL MİMİKLİ BİR ŞEF
Dört bölümden oluşan bu eşsiz yapıtı, şef Thedore Kuchar’ın pek yürekten, büyük heyecanla ve bol mimikli biçimde yönettiğini söyleyelim. Bazı atakları verirken baget ya da sol elinin iki parmağıyla yetinmeyip ağzıyla ses de çıkarması, büyük cümle başlarında sesli büyük nefesler alması, bu heyecanının işareti olsa gerek.
Birkaç ufak tefek aksaklığa karşın, senfoninin iyi icra edildiğini söyleyebiliriz. Başkemancı Menevşe Civelek iki solosunda temiz tınılar yansıttı, orkestranın tüm grupları da şefin heyecanına ayak uydurarak seslendirmeye gerekli katkıyı koydu.
Şostakoviç’in yaptığı “cinlik” her seslendirmede işe yarıyor. Majör tonda parlak bitişle CSO büyük alkış aldı.
Şefik Kahramankaptan
22 Aralık 2016
* Özgür Mert Esen de, nedense, özgeçmişinde doğum tarihini gizleyen müzisyenlerden. Yaşı bu nedenle “tahmini” olarak verdim. Birkaç yaş aşağı doğru oynayabilir!