Nisan ayı Ankara'da “torba yasa'ya döndü! Binbir türlü etkinlik, konser, resital, sempozyum bu aya doldurulmuş durumda. Hangi birine yetişeceksiniz? Benim önceliğim hep “gençler” olduğu için ADK-DER tarafından Aziz Gürerk anısına düzenlenen Viyolonsel Yarışması'nı izleyip sonuçları sizlere SANATTAN YANSIMALAR ana sayfasından duyurdum.
Şimdi de bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum: Ülkemizde çalgı eğitiminin düzeyi giderek yükseliyor. Bundaki en önemli etken, yurtiçi ve dışından iyi öğretmenlerin sisteme dahil olması, çocukların değişik ustalık sınıflarına katılımının engellenmemesi, öğretmenlerin artık pedagojik formasyon sahibi olmaya başlamaları.
Nitekim, yarışmada ilk üç dereceyi paylaşan gençlerimizin nitelikli öğretmenler elinde yetiştiklerini biliyorum. Cansın Kara ile Elif Buğu Ünlüsoy'u Bilkent koridorlarında koşuşturdukları küçüklüklerinden beri tanıyor ve izliyorum. Onlara sağlam bir temel kazandıran Bilkent'ten emekli öğretmenleri Kara Aliyev, şimdilerde hayli rahatsız ve evden pek çıkamıyor. Yoksa biliyorum ki çocukları dinlemeye mutlaka gelirdi. Kendi torunu Cemal Aliyev'i de iyi yetiştirip İngiltere'ye uçuran Kara Bey'e şifa diliyorum.
Yarışmanın birincisi Cansın Kara (d.1995), şu ana kadar katıldığı ulusal ve uluslararası yarışmalarda kendini kanıtlamış, Bilkent'in ardından Londra'da Yehudi Menuhin Müzik Okulu'nu Thomass Caroll'la tamamlayıp, eğitimini Münih Müzik Yüksek Okulu'nda Wenn-Sinn Yang'la sürdüren yaman bir çellist. Farkını seçtiği eserlerle de gösterdi. Belli ki İngiltere'deki hocasından aldığı tavsiyeyi uygulamış. Alman çellist Julius Klengel'in (1859-1933) “Scherzo”sunu yarı finalde, İskoçya doğumlu, İngiltere eğitimli, Almanya ve İsviçre'de yaşamış Eugen D'Albert'in ( 1864-1932) Do Majör Op. 20 Viyolonsel Konçertosu'nu da finalde seslendirdi. Bahse girerim, jüri üyelerinin bile çoğu bu konçertoyu ilk kez dinledi, belki de Türkiye prömiyeri bu yarışmada yapıldı! Cansın emin adımlarla gelişimini sürdürüyor.
İkinciliği elde eden Elif Buğu Ünlüsoy (d.1994), Kara Bey emekli olduktan sonra bir süre Sinan Dizmen'le çalışmıştı. Sonra lisans için sınavını kazandığı Köln Müzik Yüksek Okulu'na giderek Prof. Hans-Christian Schweiker ile çalışmaya başladı. Okul içindeki Omorfio Trio'nun üyesi oldu, sivil toplum kuruluşları için verilen resitallerde dikkati çekti. Almanya'ya gittiğinden beri Elif'i dinlememiştim. Tekniğini geliştirirken, varolan müzikalitesini hayli arttırdığını gözledim. Bach'ın 2. süitindeki Sarabande bölümünü müthiş bir duyarlılıkla seslendirdi. Haydn Re Majör 2. Konçerto'da da aynı tutarlılığı gösterdi. Küçükken sergilediği çekingenliği de üzerinden atmaya başladığını gözledim. Elif'in geleceğinin de parlak olduğu düşünmemek için neden yok.
Yarışmanın üçüncüsü Zeynep Yamaner'i (d.1996) dinlerken, “Bu kızı nereden anımsıyorum” diye düşündüm ve 2012 Eylülünde Fethiye'de iyi çellist, iyi öğretmen rahmetli Pelin Coşkun'un (1970-2014) çello dörtlüsünde yer alanlardan biri olabileceğini düşündüm. Yoksa ünlü yabancı çellistler geldiğinde toplayıp Ankara'ya CSO'ya getirdiği öğrencilerinden biri miydi? Doğru tahmin etmişim. Zeynep Yamaner, kendine güvenli, enerjik bir çellist. Saint-Saens konçertoda ataklığını gösterdi. İnanıyorum, Mersin Üniversitesi DK'nda Münif Akalın'la sürdürdüğü çalışmalarında müzikalitesini daha da geliştirecektir.
Burada bir “nalıncı keserliği” yapıp kendime de yontayım. Yarışma sonunda jüri toplanıp değerlendirmesini yaparken, kendi sıralamamı yapıp birkaç kişiye de söyledim ve tutturdum. Tek eksik şuydu: Tahminimine bir de “jüri özel ödülü” ekleyip onu da 11 yaşındaki İdil Bursa'ya vermiştim. Belki jüri, kendinden büyüklerden oluşan 15 yarışmacı arasından finale bırakılmasını bir özendirme olarak görmüştür. Bilkent'te Artur Rahmatulla'nın öğrencisi olan İdil Bursa (d.2004), çalgısıyla ilişkisi, tempoları ve tonuyla yaşının hayli ilerisinde..
Dikkati çekenler arasında, Görkem Çiçek (Eskişehir), E. Ferhat Güneri (Hacettepe), Pirsu Kesici (Mersin), Burak Özkan'ın (İzmir Yaşar) bulunduğunu belirtmeliyim.
Yarışmanın genelinde, bir kısmı finale kalamadığı için seslendirmese de, seçtikleri konçertoların özellikle Saint-Saens olması dikkati çekti. Tercihler arasında tam 8 Saint-Saens, 2 Lalo, 2 Haydn, 1 Davidoff, 1 Vieuxtemps vardı.
Yarışma Aziz Gürerk'in anısına düzenlenmişti ama ben buna Pelin Coşkun'la Benyamin Sönmez'i de ekledim, onları andım çocukları dinlerken... Hele Pelin'i anmamak ne mümkün, Mersin'den katılan bütün yarışmacıların pilano eşlikçisi, henüz konservatuvarın lise iki öğrencisi olmasına karşın duyarlı bir tuşeye sahip oğlu Deniz'di.