Hayatımda yalnızca iki hanıma “Abla” demişimdir: Sevim Belli ve Gülten Akın’a… Şu da var ki Gülten Akın, benden sadece iki yaş büyüktü. Olsun! O yalnız benim ablam değil, bizim kuşağımızın da ablası değil, “Şiirimizin ablası”ydı!
“Yaşar Ağabey” dediğimiz o candan insanla, kaymakamlık yaptığı süre boyunca ezilenden yana olan Yaşar Cankoçak’la evliydi Gülten Abla. Beş çocukları olmuştu. Onlardan birinin adını hep saklardı. Çünkü bu oğlu, devrimci bir eylemi nedeniyle idamdan yargılanmış, idamdan kıl payı kurtularak uzun yıllar hapis yatmıştı.
Yaşar Ağabey ve Gülten Akın’la onca dostluğumuz oldu, Türkiye’nin o en karanlık darbe günlerinde bile onların ağzından en ufak bir yakınma sözü duymadım. Yakınmayı bırakın, en küçük bir destek sözüne bile açık değillerdi: Kendi acılarıyla baş etmek, onlara yetiyordu. O kara günlerde, dünya ahvali üzerine konuşmaya bile tenezzül etmezlerdi. Yaşar Ağabey’in dediği gibi, “Baltayı kapıp vur şunun kafasına!” diyemedikten sonra, neyi konuşacaktı?
“Şimdilik İnsan Hakları Derneği’nde çalışmak yeter bize” derdi Yaşar Cankoçak…
*
Gülten Abla’yla özel bir hukukum vardı benim: 1977-83 yılları arasında yayımladığımız Türkiye Yazıları dergisinin başta gelen destekçisiydi o. “Kırmızı Karanfil” başlıklı şiir kitabı da “Türkiye Yazıları Yayınları” arasından çıkmıştı.
Kuşağının en yetenekli, en üretken, en yaratıcı, düşün açısından en tutarlı birkaç şairi arasındaydı Gülten Akın. “Kadın şair” olduğunu da düşünürseniz, bu toplumda neleri göze alıp neleri aştığını anlarsınız.
Bir “Anadolu çocuğu” olarak sözcüklerle oynamaktan kaçınır, sözcüklerden yarattığı ince anlatıma yönelmekle yetinirdi. Henüz 22 yaşındayken Varlık Dergisi’nin düzenlediği şiir yarışmasını kazanmıştı. Şükran Kurdakul’un nitelemesiyle “70’li yıllarda ülke gerçeklerinin yarattığı, -içinde tarihsel acılar saklı- bir duygululuk ortamında, yeni bir Anadolu havasına açılmayı denedi.”
Türkiye Yazıları’nın kurucularından Vecihi Timuroğlu ise Gülten Akın’ın şiirini kestirme biçimde, ama yerinde bir nitelemeyle anlatmıştır.
“Türkü düzeninden uzak türküler yazdı.”