“İnsanlarda iyilikten başka bir üstünlük kabul etmiyorum.”
Ludwig van Beethoven
Yeryüzüne gökten “melâike” olarak inen Nusret Kemal Otyam (1921-2015), şu dünyada ister istemez insanların arasına karışmış, ama onca insan ilişkisine karşın, üzerine zerre kadar kir sıçratmamıştır.
Onu, 1977 yılında “Türkiye Yazıları” adıyla çıkarmaya başladığımız edebiyat dergisinde yayımlanan şiirlerinden tanımış, soyadı dolayısıyla Fikret Otyam Ağabey’e kendisiyle bir akrabalığı olup olmadığını sormuştum. “Ağabeyim olur” demişti. Demek ki “ağabeyimin ağabeyi”ydi.
Eczacıydı Nusret Ağabey. Eczanesine giderek tanıştım onunla. Karşımda uzun boylu, dalgalı kır saçlı, gözlüklü, temiz giyimli, hem ciddi hem sevimli bir ağabey vardı.
Şair inceliği ve duyarlılığı, onda bir yaşam üslûbu oluşturmuştu. Türkiye Yazıları’na gönderdiği şiirlerindeki dizeler umut aşılıyor, okuru umutlandırıyordu. Kullandığı imgeler, uçan bir güvercinden kopmuş bir tüy gibi yavaşça yapışıyordu şiirine. Onun insan ilişkilerinde de yine bu tüy gibi yumuşak inişi duyumsardım. Bana sorarsanız Nusret Ağabey’i “iyilik sahibi” olmaya götüren asıl kaynak, mesleğidir: Eczacılık! İnsanlara yardım etmek, hasta insanların derdine derman olmak gibi bir iyilik etme tutkusunu kullanırdı o ve yaptığı işin değerini son katresine kadar bilirdi.
12 Eylül faşist darbesini izleyen yıllarda Ankara’daki edebiyatçılar olarak bir yayın kooperatifi kurmuştuk. Önümüzdeki model, İstanbul’daki YAZKO adlı yazarlar kooperatifinin başarısıydı. Kooperatifin başkanlığına hiç duraksamadan Nusret Kemal Otyam’ı getirdik. “Dayanışma” adını verdiğimiz bu yayın kooperatifi, Aziz Nesin, İlhan Selçuk, Fikret Otyam gibi tanınmış yazarların lokomotif kitaplarıyla yayına başlayarak filizlendi, ardından üye arkadaşların kitapları yayımlandı. Birkaç yıllık süreç içinde sanıyorum 100’e yakın kitap çıkarıldı.
Yakın çevrenin dışında, toplumumuzda Nusret Ağabey’i tanıyanların sayısı oldukça sınırlıdır. Burası hiç önemli değil. İyilik felsefesini tarih içinde temsil eden nice Nusret Kemal’ler çıkmış, onların da pek azı tanınmıştır. Önemli olan, bu evrensel atardamarın kıyamete kadar yaşamasıdır. Nusret Ağabey işte bu umudu aşılamıştır çevresine: Anladık ki, iyilik etmeyi şiar edinmiş ve kötülükten, kötü şeylerden kaçınmış insanlar, bu evrensel damarın değerini insanlık var oldukça koruyacaktır. Günümüzde hepimizin, bütün insanlığın, sökecek bu şafağa daha çok gereksinimi var. Bunu düşündükçe Nusret Ağabey’i özleyeceğiz…