11 Ağustos 2016 günü İzmir’in Seferihisar İlçesi’nde, yurdumuzun kültür sorunlarını irdeleyen dikkat çekici bir toplantı yapıldı. CHP’nin düzenlediği Türkiye Sanat Çalıştayı başlıklı bu toplantıya katılan yaklaşık 30 sanatçı ve aydınımız, edebiyat, tiyatro, resim, müzik, sinema, heykel ve fotoğraf gibi sanat dallarının tanınmış isimlerinden oluşuyordu.
Öğleden önce saat 10’da başlayan ve aynı gün saat 18’de sona eren Çalıştay, Karşıyaka’dan “Erkin Kuartet” adlı topluluğun konseriyle başladı Yaklaşık on beş dakika süren bu tür bir açılış, işin ciddiye alındığının işaretiydi.
Toplantının açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı ve “AKP iktidarının sanatı tehlike olarak gördüğü” için “sanatçıları yıldırmakta, onlarcasının görevlerine son vermekte” olduğunu belirterek “Bir yönetimin demokratlığının ve özgürlükçülüğünün ölçütü, sanatçılara ve sanat kurumlarına bakışıdır; AKP, bu açıdan tümüyle başarısızdır” dedi. Çalıştayı gün boyu yöneten Kılıçdaroğlu, konuşmacılara sırasıyla söz verdi.
Çalıştay programını hazırlayan ise CHP bünyesinde kurulmuş olan Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu’nun başkanı Prof. Dr. Onur Bilge Kula’ydı. Hemen belirtmeliyim ki Prof. Kula, yazdığı kitap ve makaleleriyle günümüz Türkiye’sinde geleceğe dönük sanat ve edebiyatın önde gelen bir kuramcısıdır; nitekim yaptığı konuşmada, “Kültür ve sanata uygulanan baskıları ve sansürü içeren rapor”u katılımcıların dikkatine sunarak Çalıştay’ın ilk önemli adımını attı.
İlk söz alan arkadaşımız ise Doğan Hızlan oldu. Katılımcılar adına bir tür “açılış konuşması” niteliğinde olan Hızlan’ın konuşmasını, Erendiz Atasü’nün ileri bir kavrayışla hazırlanmış düzeyli konuşması izledi. Gün boyunca söz alan öteki katılımcı arkadaşların konuşmaları da toplantıya kuşkusuz ki katkı getirdi, ama ben en çok, sözünü açık açık söyleyen Levent Üzümcü, Tarık Günersel, Kaya Özsezgin ve Metin Turan’ın konuşmalarını beğendim. Bense konuşmak yapmak yerine, Bay Kılıçdaroğlu’na iki soru yönelttim: Birincisi, Devlet Tiyatroları’nın, Devlet Opera ve Balesi birimlerinin, Devlet Senfoni Orkestraları’nın kapatılmasını öngören TÜSAK adlı sanat düşmanı yasa taslağı karşısında CHP’nin tutumu”ydu; ikincisi ise “4+4+4” olarak uygulanan eğitim programında müzik derslerinin neredeyse kaldırılması olayı Sorularımı şöyle yanıtladı Kılıçdaroğlu: “TÜSAK Yasası’na karşıyız. Böyle bir yasa taslağının Meclis’e getirilmesi zor görünüyor. 4+4+4 Yasası ise tam bir felâkettir. Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, reddedildi…”
DİKKAT, DİKKAT! Yukarıdaki yazım Sanattan Yansımalar’a gönderildikten bir gün sonra, gazetelerde konuyla ilgili bir haber çıktı: Önceki gece, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen bir yasa tasarısında, devletin kültür ve sanat kurumlarını özelleştirebileceği belirtiliyordu. Bu kanun kapsamında Özelleştirme İdaresi 100 sanat kurumunun varlıklarını devralabilecek veya bunları satabilecek! Söz konusu kurumlar arasında, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi de var. Böyle olunca TÜSAK Yasası’na gerek kalmıyor. Başta Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere, ilgililerin bilgisine sunarım.