Klasik Keyifler (KK) konser dizisinin akıllarda yer eden güzel açılışından sonra ikinci etkinliğinde piyanist Gökhan Aybulus’un resitali vardı. Gökhan Aybulus artık – ve neyse ki- hepimizin iyi tanıdığı bir değerli piyanist. Rus ekolünden diyorum. Zira dinleyici olarak o ekolün derinliğini hissetmek mümkün tuşesinden. İleride sözünü edeceğim iki genç piyanistimiz, Cem Babacan ve Başar Can Kıvrak gibi. Gökhan Aybulus, yoğun bir tempo yaşadığı hafta sonunda iki ustalık sınıfı yönettikten sonra, baştan sona Sergei Rahmaninov’tan piyano parçaları ve bir sonat seslendirdi: Fantezi Parçalar (Morceaux de fantaisie, op. 3) Elégie (ağıt tarzında şiir), Prélude, Mélodie, Polichinelle (Commedia del’Arte karakteri) ve Serenat’tan oluşuyor. Hemen tüm Rahmaninov besteleri gibi, bu küçük, oya gibi işlenmiş parçalar ustalığın yanında lirizm de (Melodi) istiyor, muziplik de ( Polichinelle), melankoli de (Prelüt). Ardından Opus 33 eser sayılı Resimsel Etütler’den (Etudes-Tableaux) 3 tane ve son olarak da 2 no.lu Op. 36 Sonat’ı çaldı. Bir müzikolog Rahmaninov’u “ Rus Liszt” olarak nitelendirmişti. Bestecinin bütün eserleri, aynı Lİszt’te olduğu gibi, müthiş bir ustalık, çok sağlam bir teknik ve lirizm isteyen yapıtlar. 2 numaralı Sonat da, çoğu yapıtları gibi çalması da, dinlemesi de kolay olmayan bir eser; virtüozite isteyen, lirizm isteyen, olgunluk talep eden. Gökhan Aybulus bir saatlik Rahmaninov maratonunda eserlerin hem fırtınalı, hem de daha sakin, lirik bölümlerini, renkli ve kontrastlı pasajlarını ustaca ortaya çıkartmak suretiyle, dinleyicilerini tuşlara bağladı.
Klasik Keyifler konser serisinin üçüncüsü yine Erimtan Arkeoloji Müzesindeydi ve bu kez “triclinium”daydı. Tricliniumun ne olduğunu kısaca açılış konseri vesilesiyle yazdığımız yazıda belirtmiştik. Bu mekânın bir özelliği de, güzelliğinin dışında, sanatçılarla neredeyse interaktif olacağınızı sandığınız bir ortamda konseri dinleyebilmeniz. Bu üçüncü etkinlikte Ankara’da Semplice Quartet vardı. Semplice Quartet 2009 yılında kemancı Murat Anıl Erginol ve Yaren Budak; viyolonselci Burak Ayrancı ve viyolacı Pınar Dinçer’in biraraya gelmesinden oluşmuş, kendini duyurmuş, ispat etmiş bir topluluk; İstanbul’dan geliyorlar. İlk kez Ankaralı müzik sevenlerin karşısına çıktılar. Onları daha önce dinleyememiş olmamızın nedeni oda müziği etkinliklerinin ancak son yıllarda hız kazanmasından ileri geliyor olması, herhalde. Bu bakımdan Klasik Keyifler Müzik Derneği’ne onları davet etmiş olmaları nedeniyle teşekkür etmemiz gerek. Topluluğun programı romantiklerin en büyüklerinden Schumann’ın Op. 41 eser sayısı verdiği üç dörtlüsünden la minör 1 no.lu Dörtlü ile Schumann ailesinin yakın dostu J. Brahms’ın Op. 51 eser sayılı iki dörtlüsünden 2 no.lu la minör Dörtlüyü çaldılar. Schumann ve Brahms’ın oda müziğine çok da aşina olmayan dinleyici için her iki eser de zıtlıklar içeren, şaşırtan, aynı zamanda ilgi çekici pasajları olan eserler. Semplice Quartet her iki eseri de net, ayrıntı ve renkleri hassasiyetle öne çıkartarak, uyum içinde çaldılar. Israrlı alkışlar üzerine Oğuzhan Balcı’nın düzenlemesiyle Karahisar Kalesi’ni çalarak, müzisyenlik ve dugusallıkta da ne denli usta olduklarını gösterdiler.
Erimtan Arkeoloji Müzesi’nde gerçekleşen Klasik Keyifler konser ve resitallerinin paralelinde Bilkent Konser Salonunda da Bilkent Müzik Günleri III adıyla çoğunluğu oda müziğine ayrılan bir dizi konserin yapıldığı haberini daha önce paylaşmıştık. Açılıştan sonraki ikinci konserin başlığı Virtüoz Duo’lar: Duo Leo ve Babacan-Kıvrak Piano Duo konseriydi.
Eğitimlerini Salzburg’da sürdüren kemancı Muhammedjan Sharipov ve arpçı Güneş Hızlılar’dan oluşan Duo Leo programını farklı dönem ve ülke bestecilerinin küçük eserlerinin keman ve arp uyarlamalarından oluşturmuştu. Bach sol minör, BWV 1020 Sonat; Çaykovsky Hüzünlü Vals (Op.51, No. 6) ; Saint-Saens Fantezi; Debussy’nin Bergamasque Süitinden Ay Işığı başlıklı bölüm ve Piazzolla’nın Bordel 1900 adlı yapıtların keman-arp uyarlamalarını çaldılar. Sharipov Özbek asıllı, 2013 yılında Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nden mezun olmuş; çok önemli kemancılarla çalışmış, yarışmalara katılmış, konserler vermiş. Çok genç yaşına rağmen kararlı, kesin, sağlam bir arşeye sahip. Güneş Hızlılar da çok genç. O da Sharipov gibi Salzburg Mozarteum Üniversitesinde eğitimine devam ediyor. Onun da aktifinde çok sayıda konser, yarışma var; önemli ödüller kazanmış. Enstrümanına şimdiden çok hâkim, su perisi görünümüyle tatlı sedalar yaratan bir genç sanatçı; ikili güzel bir uyum içinde, hoş tınılar yansıttılar yarı yarıya boş salonda.
Cem Babacan ve Başar Can Kıvrak da, Gökhan Aybulus gibi, Moskova Çaykovski Devlet Konservatuarının nihai damgasını vurduğu gençlerden. O nedenle de olsa gerek, onları Rus ekolünün derin repertuvarında sıklıkla dinlemek mümkün. Konserin ikinci yarısında iki genç piyanisti Sergei Rahmaninov’un Senfonik Danslarının piyano versiyonunda dinledik. Rahmaninov’un orkestra için bestelediğison önemli eserlerden olan Senfonik Danslar, yine bestecisi tarafından Op. 45b olarak iki piyano için düzenlenmiş. Orkestra için olan versiyon daha ihtişamlı, ama piyano için olan sürümü daha lirik (özellikle ilk bölüm, Non Allegro), melodik, kanımca. Ritm bakımından son derece canlı, ateşli olan, renkler cümbüşünden oluşan yapıtı Babacan ve Kıvrak ikilisi büyük bir tutku ve tüm benliklerini katarak çaldılar. Her ikisi de yapıtın bu versiyonuna bütün orkestral renklerini vererek, gerçekten de güç isteyen pasajlarını yabanıl bir güçle çaldılar, her bir notaya asılı kaldık.
AYŞE ÖKTEM
5 Mart 2018