Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının haftalık tek konseri, kanımızca kulaklardan silinmeyecekler arasında yerini buldu. 19 Nisan akşamı Orkestrayı genç şef Can Okan yönetti. Solist Onur Türkeş idi. Onur Türkeş eğitimine R. Altan Kalmukoğlu ile başlamış; Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu’nda, sonra da yurt dışında devam etmiş. Halen Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin flüt sanatçısı. Flütçülere zor anlar yaşatabilecek bir eser olan, Fransız besteci Jacques Ibert’in Flüt Konçertosunu çaldı. Flütçünün baştan sona, durmaksızın “meşgul” olduğu eser, ilginç fikirlerle dolu; yer yer “jazzy”; ikinci bölüm (andante) oldukça lirik, tatlı; son bölüm son derece dinamik, ritmik, enerji dolu. Onur Türkeş eserin gerektirdiği kabına sığmaz tempoyu güzel yakalamıştı; enerjik olanların yanında, hayalperest, lirik pasajları, renkli icrasıyla güzel çaldı. Virtüoz kadenzada da çok başarılıydı. Can Okan yönetimindeki CSO da ön plâna çıkmadan, solistin çalışını belirgin ve çekici şekilde yorumlamasına yardımcı oldu.
Orkestra şefi Can Okan Ankaralılara çok da tanıdık olan bir isim değil. İstanbul’da piyano eğitimiyle başlayan müzik kariyerine daha sonra orkestra şefliğini de ekleyerek, yurtiçi ve dışında çok sayıda önemli şeflerin ustalık sınıflarına katılmış, konserler vermiş, operalar yönetmiş bir genç yetenek.
İbert’in konçertosu akşamın ikinci eseriydi; konser Ravel’in Ölü Bir Prenses için Pavan’ıyla başlamıştı, çok özel bir icra olduğunu söyleyemeyiz. Lâkin konserin ikinci yarısında yer alan Liszt’in iki dev eseri, Prelütler ve Dante Senfonisi’nden Cehennem bölümündeki icralarıyla Can Okan ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kanımızca kayıtlara geçmesi gereken (konserin esasen kayıtlara geçmiş olması gerek, zira Cuma gününün konserleri Radyo 3 tarafından kayda alınıyor ve naklen yayınlanıyor) bir yorum sundular.
Franz Liszt’in Berlioz ile tanışmasından ve program müziğine ilgi duymasından sonra bestelemeye başladığı senfonik şiirler arasında en çok çalınanlardandır Prelüdler. Konser akşamı bu ve bundan sonra çalınan Dante Senfonisi’nden Cehennem, güçlü bir orkestral birlikteliğin yanı sıra, enstrümantal ustalık da isteyen eserler; her bir çalgı gurubunun ayrı bir rengi, bir anlatımı, bir önemi bulunmakta. Her ikisinde de Can Okan yönetimindeki CSO’nun viyolonsel, viyola ve keman grupları teksesli (unison) çalışları ve bu teksesliliğin içinde olağan dışı nüanslarıyla dinleyicileri hayran bıraktılar. Kornolar, obua, arp, trombon ve trompetler, yaylı çalgıların zaman zaman fırtınaya benzer esintileri; zaman zamansa sakin akışları içinde ön plâna çıktılar. Cehennem adlı eserde, daha ilk temanın girişinde trombonlar, tuba ve koyu renkli yaylılar; onlara cevap veren trompet ve kornolar, vurmalı çalgıların da desteğiyle, kromatik bir motifle cehennemi mükemmel tasvir ettiler. Nefesli çalgıların, arpın solo partileri, ince ayrımlar ve büyük kontrastlarla dolu eserin anlatım gücünü gösterdi.
Şef Can Okan’ı ve CSO’yu bu nüans dolu, güçlü ve güzel yorum için övmek bir yana, dinlemiş olmak gerekti.
AYŞE ÖKTEM
24 Nisan 2019, Ankara