Çin : Yeni Müzikal Güç-3
Geçici mi, kalıcı bir musiki mucizesi mi?
Bu hızlı hareketlenmeyle dünyadaki orkestralar, opera ve bale kumpanyaları ve tabii mimarlar fırsatların Pekin ve Şangay ile sınırlı kalmadığını anladılar. Gün geçmiyor ki, bir farklı şehirde, bir kültürel yapı mantar gibi bitmesin. Tianjin, Wuhan, Nankin’de yerel yönetimler iki, hatta üç yüz milyon Avroya ulaşan yatırımlara imza attılar. Bu yatırımların çoğu, Çin nüfusunun % 80’inin (1.4 miyar) yaşadığı kıyılara yakın, doğu bölgelerinde yoğunlaşıyor. Bununla beraber, yirmi yıl önce geri kalmışlığıyla dikkat çeken iç kısımlardaki ekonomik ve siyasi patlamayla, yeni merkezler ortaya çıkıyor; Changsha, Chongqing, Chengdu, Kunming gibi.
Kanton Büyük Tiyatrosu
Altmış milyonluk bir nüfusun yerleşik olduğu Kanton, Shenzhen, Hong Kong ve Macao arasındaki İnci Nehri Deltasındaki şehirlerde güzel konser salonları mevcut. Bunların içinde Çin’in üçüncü önemli kültür merkezi olan Kanton (bugünkü adıyla Guangzhou) ihtişamlı salonuyla dikkat çekiyor. Ünlü mimar Zaha Hadid’in 2010 yılında açılan Kanton Büyük Tiyatrosu, yaratıcısının başeseri olarak tanımlanıyor. Ülkenin en önemli beş orkestrasından biri olarak nitelendirilen Kanton Senfoni Orkestrası’nın başında da Yu Long var. 70’li yılların başlarında Batıya açılımıyla ünlenmiş Hong Kong Filarmoni Orkestrası ise şimdilerde önemini biraz yitirmiş gibi.
Batı tarzında müzik yapan orkestraların Çin’deki sayısı altmış civarında. Bu da nüfus dikkate alınırsa, Avrupa veya Amerika’ya göre, zayıf bir oran. Lâkin yirmi yıl içinde yaşanan bu patlamanın ağır da bir maliyeti var. Merkezlerin yapımının çoğunluğunu kamu finanse ediyor; hatta daha az oranlarda da olsa opera, dans, müzik toplulukları ve geleneksel tiyatrolar da malî destekli. Ancak yönetim (başta en büyük kültür etkinliği organizatörü Poly grubu olmak üzere) özel şirketlere bırakılmış. Bunun neticesinde de, mahalli toplulukların yanında, yerli ve yabancı sanatçıların konser ve temsilleri, geleneksel sanatlar, popüler müzik ve varyete etkinliklerinin programları oldukça seçici.
Bir milyon piyanistin ülkesi
Şangay Konservatuarının eski müdürü, besteci Xu Shuya’ya göre, ülkede kaç piyanistin olduğu belli değil ama sadece Şangay’ın merkezinde 200 000 piyanist var. Özel müzik okullarının da sayısını belirlemek güç; bu okullarda çalgı olarak piyanonun aslan payına sahip olduğu biliniyor. Belli başlı eyalet, otonom ve özel bölgelerde çok sayıda konservatuarın olduğu tahmin ediliyor; en azından otuzu biliniyor.
Eğitim ücretsiz değil; bu nedenle de ABD’dekine benzer bir bağış sistemi gelişmiş. Pekin ve Şangay Konservatuarları on-on iki yaşından itibaren yatılı öğrenci kabul ediyor; bu yaştan sonra yerel bir konservatuarda olan öğrenciler “iyi amatör, ama asla kariyer yapma gücüne sahip olamayacak müzisyenler” olarak kabul ediliyorlar. Yine de bu iki konservatuvar dışından olsa bile, 6500 öğrenci profesyonel olmaya aday. Yarışmalar, Çin eğitiminin doğal bir parçası; Pekin’de tamamıyla Rus sistemine dayandırılmış. Şangay’da ise Batı metotları ağırlık kazanmış. Yoğun mükemmeliyetçilik kavramı teknik olarak çok güçlü ama kendilerine fazlasıyla dönük müzisyenlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Yurtdışına gidenlerin geri dönmekte çok da istekli olmaması üzerine, ülkenin iktisadi durumunun da iyileşmesi paralelinde, en iyi orkestralar müzisyenlere aylık ortalama 3000 € ücret önermeğe başlamışlar ki, bu da Avrupa’daki bölgesel orkestralarda çalan müzisyenlere göre, daha yüksek bir satın alma gücü sağlamak anlamına gelmekte. Müzik türlerine tanınan öncelikler de değişmekte. Bunlardan biri, oda müziği eğitiminin gelişmesine ağırlık verilmesi. Bir diğeri ise daha da şaşırtıcı görülebilir: çağdaş müziğe giderek daha önem verilmeğe başlanması.
Batıyla Doğu’nun yüzyıl öncesine kadar giden bir buluşması olduğu bilinir. Nitekim Debussy, Ravel, Bartok, Puccini bazı eserlerine Çin müziğinden unsurlar yediren bestecilerdi. Buna karşılık, bunun aksi yöndeki gelişmeler hakkında fazla bilgi bulunmamakta. Şangay Konservatuvarı kurucusu Xiao Yumei (1884-1940) ve Fransız besteciler Paul Dukas ile Vincent d’Indy’nin öğrencisi Xan Xinghai (1905-1945) bilinen örnekler. Günümüzde de Tan Dun (1957) var. Tan Dun yıllar sonra geleneksel çalgıları ve müzikal temaları Batı tekniği ve orkestralarıyla buluşturarak, dünyaca ün kazanan bir eser besteleyen Çinli besteci olmuştu. Bu nedenle NCPA, Olivier Messiaen’in son öğrencisi Qigang Chen’e (1951) genç bestecilerin desteklenmesi için güçlü bir program hazırlaması görevini vermişti. Pekin ve Şangay Konservatuarlarının kompozisyon bölümlerinde sayısı elliye ulaşan öğrenciden oluşan sınıflar açılarak, dünya çapında bestecilerin de desteğiyle, ustalık sınıfları ve festival organizasyonuyla, gençlere Thomas Adès, Bruno Mantovani, George Benjamin, François Paris gibi, Batı’nın tecrübeli temsilcileriyle çalışma olanağı yaratılmış.
Bu muazzam ülkedeki gelişmeler bunlar. Bugünkü koşulların nasıl sonuç vereceği bilinmemekle beraber, güneşin yarın da Doğu’dan doğacağı kesin.
AYŞE ÖKTEM
7 Temmuz 2020, Ankara
Not: Bu yazı dizisi, Vincent Agrech'in Diapason dergisinin Şubat 2020 sayısında yayımlanan yazısından özetlenerek ve bazı eklemelerle derlenmiştir.