Fotoğraf: Ayşe Öktem
Efsanevi soprano Edita Gruberová,
50 yılı aşan kariyerini bıraktıktan bir yıl sonra dünyamızı da terk etti.
Edita Gruberová. Bir efsane. Onu ilk kez seksenli yılların sonunda, bir opera kaydında, Konstanze rolünde keşfetmiştim. Sekiz-dokuz dakika süren ünlü Birinci Perde aryasında sesindeki ajiliteyle nefesimi kesmiş; aryayı defalarca dinlemiştim. Zaman içinde çoğalan CD kayıtları sayesinde istisna bir sesle karşı karşıya olduğumuzun farkına varıyordum. Sonra doksanlı yılların ikinci yarısında canlı dinleme mutluluğuna eriştim. Bir resital programıydı bu; Mozart, Schubert, Dvoŕák, Haydn’dan liedler ve neredeyse sayısız ek parça söylemişti. Sahneden ayrılmak istemiyor gibiydi. Aynı, yedi yıl önce, Viyana Operasında Roberto Devereux (Donizetti) operasının bitişinden sonra, defalarca sahneye çıkıp, hayranlarını selamladığında olduğu gibi.
Fotoğraf: Ayşe Öktem
Verdiği bir röportajda, alkışların 20 dakikadan az olmasının kendisini endişeye sevk ettiğini de itiraf etmişti. I. Elisabeth rolünü kim bilir kaç kez söylemişti; o zaman 68 yaşında olan Gruberová, sahne üstü performansı; nefes kontrolü; tizlerden peslere kusursuz geçişleriyle; dramatik gücüyle, benim için de unutulmazlar arasında yerini bulmuştu.
“Koloraturaların Kraliçesi” diye de adlandırılan Edita Gruberová, 1946 yılında Bratislava’da dünyaya gelmiş. Bratislava’da bir çocuk korosunda başlayan (1959) müzikle yakınlaşma, daha sonra Bratislava Konservatuarı’nda Mária Medvecká’dan aldığı eğitimle devam etmiş. Sonraki yıllarda kendisiyle özdeşleşen rollerden Gece Kraliçesi rolüne de Medvecká’nın yönlendirdiği bilinir. Konservatuardan sonra Bratislava Sahne Sanatları Akademisinde eğitimine devam eder ve ilk kez 1968 yılında, Bratislava’da, Rosina (Sevil Berberi) rolünde sahneye çıkar.
Edita Gruberová 1971 yılında Çekoslovakya’yı terk ederek, Batı’da kariyer yapmayı seçer. Ondan önce, 1970 yılında Viyana Operası’nda Gece Kraliçesi rolünde dinletiye girmiş ve Viyana Operasının kadrosuna kabul edilmiştir. Lakin uzunca bir süre bu ünlü Operada gölgede kalmış; hizmetçi, saray soylularının maiyetinde yardımcı, Siegfried operasında kuş, La Traviata’da Flora ve hatta sessiz karakter olarak, Yarasa’da Ida rolünde sahneye çıkmıştır. Yıllar geçmesine, Salzburg’da Karajan ve G. Strehler’in ünlü Sihirli Flüt yapımının (1974) kadrosunda yer almasına rağmen, kendisini henüz yeterli, tatmin edici bulmaz. Bununla birlikte, eğitimci Ruthild Boesch ile çılgınca çalıştığı bu yıllar, onu olgunlaştırır.
Zerbinetta (Axel Zeininger /Wienerstaatsoper)
Viyana Operası’na katılması Mozart eserleri repertuarını genişletmesini sağlar; Saraydan Kız Kaçırma (Konstanze); Don Giovanni (Donna Anna); Così fan Tutte (Fiordiligi) operaları dışında, Usta’nın gençlik operalarında da sıklıkla söyler. Bununla birlikte, İtalyan belcanto repertuarını da ihmal etmez, Lucia veya Norina’sını (Don Pasquale) hemen her yere taşır. Kusursuz virtüozitesiyle, sesinin tınısının çekiciliği ve tatlılığıyla; oyuncu yeteneğinin üstünlüğüyle her gittiği yerde büyük alkış alır. Opera dünyasında koloratur soprano olarak kendine sağlam bir yer edinir. Bu yerin kazanılmasında Richard Strauss’un Ariadne Naxos’ta operasının 1976 yapımında kendisine Zerbinetta rolünün verilmesinin büyük payı vardır. Ünlü şef Karl Böhm, Viyana Operası’ndaki temsil için, müzik direktörünün karşı çıkmasına rağmen, Gundula Janowitz ve Agnes Baltsa’nın partneri olarak Gruberová’yı seçmiş; yapım çok büyük başarı elde etmişti. 1979 yılında bu başarı tekrarlanacak, Gruberová için Zerbinetta en sevdiği, uğur boncuğu gibi gördüğü, otuz yıla yakın terk etmeyeceği bir rol olacaktı. Ayrıca Zerbinetta’nın aryasını özgün halinde söyleyen tek soprano olarak nam salar.
I.Elisabeth (Roberto Devereux) Wiener Staatsoper/ Michael Pöhn
Elli yılı aşkın meslek yaşamında, daha da büyük bir opera sever kitlesini fethetme konusunda bastıramadığı bir açlığı vardı. Bu, onu, Donizetti’den sonra Bellini’nin Amina (Uyurgezer Kız) ; Elvira (I Puritani); Giulietta ( I Capuleti e I Montecchi) rollerine yöneltir. Giderek Maria Stuarda ve Roberto Devereux’de I. Elisabeth gibi daha ağır rollere yanaşmaktan korkmaz. Fethetme hırsı tükenmediğinden, Anna Bolena, Beatrice di Tenda, Norma (Bellini); Lucrezia Borgia (Donizetti) ; Semiramide (Rossini) rollerini seslendirir. Bu karakterler opera severleri ikiye bölmüştür; hayranları, idollerini övgüye boğarken; kuralcılar, ajilite sahibi dramatik soprano gerektiren bu rollerle Gruberová’nın yapabilecekleri arasında aykırılık olduğunu öne sürmüşlerdir.
Edita Gruberová için bunun hiçbir önemi yoktur. Ünlü soprano 2020 yılına kadar gerek konserde, gerekse opera sahnelerinde söylemeye devam etmiştir. Ses bakımından sahip olduğu olağanüstü yeteneğe (ve de kaliteye) ek olarak, zarif, hoş bir müzikaliteye sahipti. Bu özelliği lied ve melodide de çok iyi bir yorumcu olmasını sağlamıştı. Özellikle Strauss, Dvoŕák ve Schubert’te mırıldar gibi söylediği bazı şarkılarda, müziğe olan tutkusunu, şan sanatına olan sevgisini dinleyicilerine yansıtmaktan geri kalmazdı. Tekniği üzerindeki hâkimiyetiyle; sesinin gücü ve esnekliğiyle; ses tınısındaki parlaklıkla sıra dışı bir sanatçı, müzisyendi.
1980 ve 1990 yıllarında büyük orkestra şefleriyle yaptığı kabarık sayıdaki CD ve DVD kayıtlarıyla sevenlerine çok önemli bir miras bıraktı. Ne yazıktır ki, sahneyi terk ettikten hemen sonra dünyamızı da terk etmesi, titiz bir müzisyenin düzenlediği ustalık sınıflarında yetenekli gençlerin yetiştirilmesine de engel oldu. Unutmamalı ki, büyük bir ustanın elinde şekillendirilen sesler kısa sürede kendilerini belli ediyor, şan ve opera severlere kısa sürede erişebiliyorlar ve elde ettikleri sağlam tekniklerle sahne ömürleri uzun olabiliyor.
AYŞE ÖKTEM
30 Ekim 2021, Ankara