Türk ulusunun yakın uzak tarihini oluşturan kuşakların namuslu insanları yurt kaygısından, halk sevgisinden başka şey bilmediler. Yalnızca klasikleri değil, haritaları, Türkiye haritasını çok doğru okudular. “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” bu yurt sevgisi gün döndü, bugün oldu, faşistlik; Kıyım örgütüne ses çıkarmamak, o yana selam vermek solculuk “mütemmim cüz”ü (ki bu olmamışlar tayfası Arapçayı, Farsçayı pek sever) sayıldı. Hani hesaplaşma, yüzleşme deniyor ya, dürüst insan kaleminden yüzleşme nasıldır, Fatih Atila’nın görkemli yapıtlarında açıkça görülür; bilgiyle, düşünle (felsefeyle) çözümlemek nasıldır nesnel beyinlerce anlaşılır.
Atila’nın yeni romanı Beethoven Club son on yılların beklenen romanı. Tüm yapıtlarında bulunan, baştan sona özgünlük, sorgulama, çözümleme. İlk romanı Akdeniz’in Kıyısında için Fethi Naci’nin, 1987’de, “Elveda Korku, Merhaba Umut” başlığıyla, “Nicedir beklediğim romanın habercisi” diye yazması boşa değildi. Yıl 1987… Faşizmin kılıcının her yeri kesip biçtiği yıllar. Atila’nın romanı toplumda korku duvarının aşılmasına, umudun yeşermesine öncülük edenlerden. Naci bunun için bekliyor Akdeniz’in Kıyısında’yı. Yüzyılın 100 Türk Romanı adlı kitabına alıyor.
Akdeniz’in Kıyısında, Alaturka Rapsodi, Ölü Canlar, Dargeçit, Beethoven Club. Bu usta işi romanlar arasında örtük-açık güçlü bağlar var. Bazı yerlerde kişiler üzerinden de kurulmaktadır. Örneğin Avukat Yücel, yalnız yaşayan, tekerlekli sandalyeye bağımlı Halit Seferoğlu böylesi kişiliklerdir. (Belirtmeden geçemeyeceğim, Ölü Canlar’da dinci yapı ve bağlısı genç kıza onca yer verilmesi bulanıklaştırıcı yönde etkiliyor.) Alaturka Rapsodi ‘90’lı yılların sonunda bir ailenin eski yeni kuşaklar, savaşçı efe dede, köy enstitülü baba… üzerinden sancılı yaşamı anlatılır. Dargeçit de etkileyici, sarsıcı bir roman. Hem de nasıl.
Beethoven Club bir öbek yaşlı müzisyenin bir bodrum katında düzenli aralıklarla toplanarak eski günlerindeki gibi orkestra oluşturmalarına odaklanıyor. Öbeğin adı Beethoven Club. Üyelerden başkemancı (conzermaister) ölünce onun son yıllarını birlikte geçirmiş yazarla iletişim kurar ve başkemancıyı ondan dinlemek isterler. Çağrıya olumlu yanıt veren yazar, her buluşmada ayrı bir yaşanmışlığı anlatır… Olağanüstü etkili bir kurgu, anlatım, dil. Kurgu demek ne denli doğru? Belki de en güçlü gerçeklik, kurgu dediğimizdir. Sıradışı bir yaşam sürmüş yazar. Yaşamı roman; burada kalıp söz değil. Yaşlı başkemancı yazarın yetenekli küçük kızını keman üzerine eğitmiştir. Yalnız yaşarken ailenin ulaşmasıyla yaşama sevgiyle, sevinçle tutunur. Küçük keman sanatçısı, sevdalısı kızın dedesi gibidir. Kızın başarı yolundaki her anını izler. Ne ki izlek bununla sınırlı değildir. Sevgili İbrahim Berksoy’un da belirttiği gibi, konudan konuya öylesine doğal geçişler var ki okur şaşırıp kalıyor. İzleklerin tümü yaşamsal, yakıcı.
Beethoven Club’a başlarken bu denli ortaklığımız çıkacağını ummuyordum. Hepimizin tarihine girmiş Ankara, ODTÜ, ODTÜ Beşeri, ODTÜ Felsefe, o zeki ve temiz yürekli gençler, ortak dostlar, Teo Hoca, Ulus Baker, Fethi Naci, 1 Mayıs Kıyımı, o gün kaçırılan vapur ve kaptanı, Reşat Aytaç, Kadıköylü Rum, gezgin Türk genci, rebetiko, Ege’nin toprakları, tarihi, Kızılay, Mülkiyeliler Birliği, H. Uysal, Konur Sokak, eski adıyla Gökdelen, sevdalar… Bir bakıyorsunuz, yara derin, kapanmamış, olası değil. 68’liere ağlıyorsunuz. Roman değil ağıt… Beethoven Club, Binbir Gece Masalları desem değil, Boccaccio’nun Decameron desem değil… Hem hiçbiri hem tümü. Müzik adamlarından birinin, alaysı, Bizi gömer bu yazar, demesi Binbir Gece Masalları’nı çağrıştırmıyor mu?.. Ne ki tersinden.
Rebetiko, Ege’nin ağıtı… Haris Alexiou, Lizeta Kalimeri, Eleni Vitali, Marianna Papamakariu, Loulia Karabataki, Sokratis Malimas… Kana basılan afyon. Barışın mavi sesi.
Fatih Atila’nın birinci tekil kişi anlatıcısının anlattıkları Türk devrim tarihiyle de örtüşüyor. Düşünürün kaleminden roman böyle sarsıcı, sorgulayıcı, nesnel bir yaratıya dönüşüyor. Tüm romanlarının yeniden basımı için Sevgili Atila’yı, KeKeMe Yayınları emekçilerini yürekten kutlarım. Sonsuz gönül borcumu sunuyorum.
Günay Güner
31 Aralık 2023, Ankara