Avrupa'nın klasik gitaristleri, İspanyol ve Fransız bestecilerin eserleriyle, barok edebiyatın düzenlemelerini çaldıktan sonra gitarın bir başka beşiği olan Latin Amerika'ya da yönelmişler, başta Brezilya olmak üzere Arjantin, Uruguay, Venezüella, Küba , Kolombiya gibi ülkelerin bestecilerinin gitar için bestelerini de dağarlarına katmışlardır.
Peki ya bu ülkelerin gitaristleri? Onlar da beste ve virtüoz icra yarışında kendi tarz ve müzikal söylemlerini ortaya koyarak, meydanı Avrupalı gitaristlere bırakmayacaklarını, dengeyi her zaman etkileyeceklerini kanıtlamaktadırlar. Hele okyanus aşırı seyahatlerin kolaylaştığı, seslerin ve notaların digital olarak yaygınlaştığı günümüzde kendilerini tanıtmaları hayli kolaşlaşmıştır. İşte onlardan biri Brezilyalı Yamandu Costa (d.1980), Türkiye'de ilk kez 36. Uluslararası Müzik Festivali'nde sahneye çıktı. Baba mesleği olarak 7 yaşından bu yana gitar çalan Yamandu, adı gibi “yaman” bir gitarist olduğunu Bilkent Konser Salonunu dolduran, aralarında bol miktarda gitarist ve gitar öğrencisinin bulunduğu dinleyici kitlesine gösterdi.
Salonda kurulan çalma düzeni, Yamandu Costa'nın bildiğimiz klasik gitaristler olmadığının göstergesiydi. Açılır kapanır bir ayak koyma aparatı yerine mini bir platform, arkasına da orkestra sandalyelerinden biri yerleştirilmişti. Yanındaki sehpada bir çay termosu ve özel pipetli içini göstermeyen çay kupası vardı. Önündeki mikrofon, hem gitarın sesini yükseltecek, hem de kendi “ıslık” sesini ve mırıldanmalarını duyuracak biçimde ayarlanmıştı. Üzerinde siyah tişort, bacağında siyah, bilekleri düğmelenen şalvarımsı pantolon ve ayaklarında espadriller, omuzunda uzun şalıyla sahneye gelen Yamandu, önce kendine ait iki eseri seslendirdi. Eserin ilki ıslıklı, ikincisi mırıltılıydı. Ardından Latin Amerika'nın iki önemli gitar bestecisinin iki eserini çaldı. Önce Kolombiyalı Gentil Montana'nın (d.1942) tanınmış eseri 2 No'lu Suite Colombiana'dan en çok çalınan bölüm olan Porro'yu seslendirdi. Ardından Arjantinli Ángel Gregorio Villoldo Arroyo'nun ( 1861 - 1919) sevilen tangosu, 1903'de yazdığı El Choclo geldi. Her iki eseri de, 7 telli gitarının getirdiği olanakları iyi kullanarak Avrupalı gitaristlerin tane tane çalışına karşı çok enerjik ve kendine özgü bir yorumla seslendirdi. 60 dakikalık konserinin sonunu ise kendine ait yedi parçayla tamamladı, yoğun alkışa bir de bisle karşılık verdi.
İlginç bir çalışı var Yamandu'nun; sandalyenin üzerinde âdeta kıvranıyor, ayakları da özel platformun üstünde genellikle yan konulmuş biçimde yer değiştirip duruyor. Konserin sonunda i selamda kalktı, sahnede bir tur attıktan sonra gelip selamını verdi! Brezilya Büyükelçiliği'nden gelen tercüman aracılığıyla çeşitli mesajlar vermeyi de ihmal etmedi. İlk kez Türkiye'ye geldiğini, insanları çok sıcak bulduğunu, bir kez daha gelip uzunca kalarak buranın kültürünü incelemek istediğini söyledi. Ömründe ilk kez böyle güzel bir salonda çaldığını da özellikle vurguladı.
Kendisi söylemedi ama bizim Arjantin'de yaşayan ve müzik yapan Çağdaş Üstüntaş'ın bir CD kaydına katkıda bulunmuşluğu var. Bilmem kendisi gibi yedi telli gitar çalan, Arjantin'le Brezilya'da hayli tanınan Türk gitarist Serkan Yılmaz'la bir tanışıklığı var mı?
Bizim gitar için yazan ve türkülerimize düzenleme parçalar yapmış bestecilerin eserlerini Yamandu'ya ulaştırmalı, kimbilir yedi tellisiyle nasıl bir yorum getirir. İcra demiyorum, çünkü notayı değil, müziğin bütününü âdeta iki gitarla aynı anda çalarcasına seslendiriyor ve “yorum” nitelendirmesini hak ediyor bu yaman gitarist.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
5 Mart 2019, Ankara
Fotoğraflar: Ş. Kahramankaptan