Sevgili Okurlar,
Bu kez şiirimle seslenmek istedim.
Sanat ile yaşam o değin iç içe, birbirine bağlı ki.
Aynı yaşam birliği, zorunlu ilişki Anadolu ile Ortadoğu arasında da geçerli.
Kuşkusuz bu ilişki kaçınılmaz olarak sanata, yazına yansıyor.
Sanılmasın ki Türkiye’de sanata saldırı, Filistin’e atılan bombalardan bağımsızdır.
Barışa, ortak, evrensel insanlık ülküsüne inancımızı, bilgimizi yitirmedik, yitirmeyeceğiz.
İşimiz umut yaymak, umutsuzluk değil.
Elli uygarlığın, iki yüz ekinin yurdundanız, toprağındanız.
Daha dünkü zorbalar bizi çözemez, tutsak edemez!
1915’te, 1922’de nasıl tokat yedilerse, günümüzde de sonları aynı olacak.
Saygılarımla.
Günay Güner
Filistin ve Çocuklar
Nasıl doğar
Acıya çocuklar
Nasıl yaşanır
Namlu ucunda gözbebekleri
Bomba altında düşleri
Filistin, Filistin, Filistin…
diye haykırıyor kız çocuğu
Doluyor da ansızın
Gülyaşları düşüyor şiire
Açıyorum
Tüm kapılarını gönlümün
On yaşında, yüz yıllık bilge
Sığınsın sığınsın evime
Tanrı uzak bize, ölüm yakın
Sabra’da, Şatilla’da, Gazza’da
kaldı sesim leylak kokan
Saçları annemin
Neredesin neredesin
Sarılsam, bassam bağrıma
bin yıllık özlemini
Diner mi, gökyüzü, yeryüzü düşman
Denizleri kandan,
Koca karınlı gemileri
Bakın, bakın
Ölü ellerimle bakın bana
Ölüm ne ki
Özgürlüğün yanında.