Partilerin sanat ve kültür alanında programlarında bazı genel öngörüler bulunur. Ama çoğu politikacı bunların farkında bile değil. Yerel yönetimlerde bir göreve seçildiklerinde halk deyimiyle “kafalarına göre” takılıyorlar. Aynı partiye mensup başka kişi başkan olduğunda bir de bakıyoruz ki, önceki dönemden kimi etkinlikler kaldırılıyor, devamlılık gözetilmiyor, kişisel zevkler dikkate alınıyor. “İlkesel” değil, “kişisel” ya da “ideolojik” yaklaşılıyor konulara..
Sanki, bir partinin kayıtlı üyesi ve o seçmenlerin oyuyla gelmiş belediye başkanı değil de, YÖK tarafından belirlenmiş üç aday arasından padişah tarafından seçilmiş rektör mübarekler! Hele “sanat düşmanlığı” ideolojilerinin temel ögelerinden biriyse, durumun daha vahim olduğunu söylemeye gerek yok.
İlkesel olarak CHP'nin “sanat düşmanı” olduğunu söyleyemeyiz. Ama belediyelerindeki bazı uygulamalara ve “kulağının üzerine yatma” durumlarına bakarsak kimi CHP'li belediyelerin en azından “pasif bekleyiş”, olayları “gri alanlarda bırakma” gibi davranışlarla, dolaylı düşmanlık yaptıklarını, zamanı boşa harcadıklarını bile söyleyebiliriz.
Örneğin odasında böcek bulup sökmediğini, gürül gürül konuşmaya devam ettiği okuduğumuz İzmir Karşıyaka Belediye Başkanı'nın, Türkiye'de Kadıköy-Süreyya etkinlikleri gibi örnek bir sanat programlaması kurumsallaşmasına doğru giden Karşıyaka Sanat'da (bu adı ben uydurdum) son uygulamasına bakın. 2014-15 sezonu için yüzlerce sanatçıyla yazışmış, özenli bir program hazırlamış olan Sanat Danışmanı ve Genel Koordinatör Serdar Ongurlar'a yardımcısı aracılığıyla şifahi olarak “güle güle” dedirtiyor. Davet edip, uygarca konuşmaktan bile yoksunluk bu...
Ne olacak Karşıyaka Sanat Etkinlikleri belli değil!
Ondan önce de, Serdar Ongurlar'la birlikte kuruculuğunu ve şefliğini yaptığı Gürer Aykal'ı Antalya Piyano Festivali'ndeki tutumuna misilleme olarak gönderdi.
Beklenen nedir? Önce planlama yaparsın, görevdeki insanlarla görüşürsün, kamuoyuna da mensubu olduğun partinin ilkeleri arasında yer aldığını farzettiğimiz, ikna edici , şeffaf bir açıklama yaparsın!
Örneğin Gürer Aykal'ın sözleşmesini feshederken, şöyle deseydi:
“İzmir ve Karşıyakamızda pek çok işsiz konservatuvar mezunu varken sayın Gürer Aykal, Karşıyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası'na konser haftaları çok sayıda İstanbul ve Ankara'dan müzisyen devat etmektedir. Yeni sezonda yeni anlaşacağımız şefle İzmir'deki işsiz müzisyenlere ağırlık vermesini, eksik kalırsa takviyeleri gene İzmir orkestralarından yapmasını, gene eksik kalırsa bu kez İstanbul ve Ankara'ya başvurulmasını isteyeceğiz. Sayın Aykal'a bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ederiz.”
Kimse çıkıp böyle bir açıklama karşısında çeşitli spekülasyonlar yapmazdı, çünkü herşey açık-seçik anlatılmış olurdu.
Serdar Ongurlar'a neden güle güle dedirttin? Yıllarca İzmir Operası'nın dramaturgluğunu yapmış, İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı'ndaki çalışmaları bilinen, Türk repertuarına onlarca beste kazandıran Eczacıbaşı Beste Yarışmaları'nın genel sekreterliğini yapmış bu arkadaş gayrı kanunî iş mi yapmış, yoksa yetersiz mi? Nedir açıklaması? Yok...
Herhalde CHP'li kimi belediye başkanları da, fazlaca TV seyretmekten malûm “Sen kim oluyorsun?” yaklaşımına tutulup önüne geleni gerekçesiz, yerine ne koyacağını söylemeden asıp kesiyor! Bu mu halka hesap vermek? Önüne gelen her okulu “görülen lüzum üzerine” gerekçesiyle din okuluna çevirmeye çalışan zihniyetin bir başka türlüsü değil mi bu?
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin müzik yönetmenliğine şef İbrahim Yazıcı'yı getirdi. Yetkiyi verdi, Yazıcı programı yapıyor. O sanat merkezi önümüzdeki sezon şıkır şıkır çalışacak, peki ya Karşıyaka'da ne olacak? Sezonun açılışına iki ay kala belli değil!
Merakla beklediğimiz bir konu da, İstanbul'da Bakırköy Belediyesi'nin önceki CHP'li başkanının yaptırdığı opera binası, Leyla Gencer Kültür Merkezi'nin ne olacağı?.. Başkan değişti, neredeyse altı ay oldu, binanın âkibeti, nasıl işletileceği belli değil! Haftanın belli günleri İstanbul Devlet Operası'na tahsis edilecek mi? Bize ulaşan bir bilgi yok.
Yerel seçimden hemen önce yazdığım bir yazıda bakın ne söylemiştim:
“Bunların çeşitli örneklerini CHP'li kimi belediyelerde de gördük. Örneğin Datça Belediyesi'ne yeni bir başkan geldiğinde, her yaz düzenlenmeye başlanmış Datça Müzik Akademisi etkinliğine verdiği bina ve benzeri desteği kesiverdi! Sonuçta genç müzisyenlerin eğitim aldığı ve sonunda halkla konserlerle paylaşılan bir etkinlik yok edildi. Ankara Çankaya'da bile, yapılan olumlu işlere karşın, her çarşamba düzenlenen oda müziği dizisinin başına benzer akibet geldi!
Birileri dozerle yıkmaya kalkışmazsa (!) en olumlu kalıcı örnekleri ise İzmir Büyükşehir, Karşıyaka, İstanbul Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş, Bursa ve Eskişehir'de gördük. İzmir'de A.A.Saygun Konser Salonu şıkır şıkır çalışıyor, opera binasının da temeli atıldı, Karşıyaka'daki binada da düzenli oda müziği ve orkestral etkinlikler yapılıyor. Kadıköy'de çocukluğumuzun Süreyya Sineması, restore edilip ilk amacına uygun biçimde opera olarak açıldı. AKP'nin türlü katakulli ile devre dışı bıraktığı Atatürk Kültür Merkezi'nin yerine İstanbul Devlet Operası'na ev sahipliği yapmaya, oda müziği konserleri düzenlemeye başladı. Beşiktaş'ın Fulya Salonu İstanbulDSO'ya kurtarıcı oldu. Bakırköy'de belediye bir opera binası yaptırdı, umarım bu sayede önümüzdeki sezon İstanbul Operası daha da rahatlar. Bursa'daki Merinos Atatürk Kültür Merkezi'nin büyük salonu da olanaksızlıklarına karşın büyük özveriyle güzel konserler veren BursaBölgeDSO'yu biraz olsun rahatlattı.”
Şimdi aradan altı ay geçmiş durumda ve CHP'li belediyelerin bir bölümü ya “kulağının üzerine yatmış”, ya da “halka hiçbir açıklama yapmadan tuhaf tasarruflar” peşinde.
Dikkat ederseniz belediye başkanlarının hiçbirinin adını yazmadım. Çünkü bu bir “ilke” yazısı. Merak ediyorum, CHP Genel Merkezi ne yapıyor? Son yerel seçim bildirgesinde şöyle yazıyor, anımsatırım:
“Kentler sosyal demokrat belediyeciliğin katılımcılık ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde yönetilecek . Kentler sanat ve kültürle yeniden buluşturulacak.”
AR-GE Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Genel Başkan Yardımcısı, eski dost Prof. Dr. Sencer Ayata ilgileniyor mu bu konularla? Parti İçi Eğitim Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Erdoğdu, bazı belediye başkanlarını da eğitime almayı düşünüyor mu?
Haydi, çuvaldızı biraz kendinize de batırın!