Bazen bir topluluğun kuruluş çalışmalarının başladığını bilirsiniz, gelişmelerden haberiniz olur ama ya önemli çakışmalar, ya da zorunlu seyahatler nedeniyle bir türlü denk getirip canlı olarak izleyemezsiniz. BEGOA Ensemble için de aynen böyle oldu. Şu üç konseri de ne yazık ki izleyemedim:
18 Ekim 2016 - ÇSM
21 Ekim 2016 - Mozarthaus
1 Şubat 2017 - Bilkent
Neyse ki, 27 Nisan 2017 gecesi 34. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nde adını üyelerinin başharflerinden alan bu beşliyi izleyebilme olanağını buldum: Başar Can Kıvrak (piyano), Erkin Onay (keman),Gökhan Bağcı (viyolonsel), Ozgür Baskın (keman), Ali Başeğmezler (viyola).
Hepsi tek tek gerçek solist özelliklerine sahip, yetkin müzisyenler.
BEGOA'nın programında iki piyanolu beşli yer alıyordu. İlki, Dimitri Şostakoviç'in Op. 57 Sol minör beşlisiydi. Eseri 13 Aralık 2017 gecesi de, Bozok Quartet ve piyanist Gökhan Aybulus'tan Erimtan Müzede Müzik - Salı Konserleri'nde dinlemiştik.
Bestecinin alışılagelmişin dışında beş bölümden oluşan, anlaşılır ezgiselliği ve piyano partilerinin virtüoz pırıltılarıyla bilinen eserini BEGOA mükemmel seslendirdi. Tam bir uyum, iyi bir denge ve tonların birlikteliğiyle, topluluk etkinliğinde Avrupa'nın önde gelen quartet ve quintetlerini aratmadı. Birinci bölümde ikinci kemanla viyolanın karşılıklı konuşması pırıl pırıldı. Salonda yaklaşık 300 kadar dinleyicinin büyük kısmının, bölüm aralarında alkışlaması, onların çalacakları bölüme yoğunlaşması için her arada yeni akord yapmalarına yol açtı.
Konserin ikinci yarısında oda müziği dağarının başyapıtlarından Johannes Brahms'ın Op.34 Fa Minör beşlisi yer alıyordu. Bestecinin yoğun dokulu müzik yazma özelliğini yansıtırken, karşıtlıklarla dinleyicinin heyecan düzeyini ayarladığı yapıtın seslendirmesi de başarılıydı. İkinci bölümde gene ikinci kemanla viyolanın unison çalışları, dördüncü bölümde viyolonselin kısa pasajındaki tınısal güzellik, birinci kemanın her iki yapıtta da kusursuz olarak nitelendirilebilecek icrası genel mükemmeliyet içinde bu konserin dikkati çeken özellikleri arasındaydı. Piyanonun her iki yapıtın da ruhuna uygun icrası, topluluğun başı olan Başar Can Kıvrak'ın her zamanki yetkin çizgisini yansıtıyordu.
Hem Şostakoviç beşli, hem de daha klasik-romantik bir yapıt olan Brahms beşlinin her yönüyle kalite içeren seslendirilmesi için, hayli prova yapıldığı ve büyük emek harcandığı anlaşılıyordu. Başka türlü böyle bir sonuç alınamazdı. Konser boyunca her bölüm arası dahil alkışlamaya doyamayan dinleyici, bir de “bis” istedi BEGOA'dan. Onlar da Şostakoviç Beşli'nin scherzo'suyla ödüllendirdiler dinleyiciyi.
BEGOA'yı kutluyor ve uzun ömürlü olmasını diliyorum. Bu Ankaralı oda müziği topluluğunu, İstanbul, İzmir başta olmak üzere öteki kentlerimiz de dinlemeli. Bunun için de sahnelerini oda müziğine açan kuruluş ve salonlara görev düşüyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
27 Nisan 2017