Geçmiş iki yazımda Bakanlık tarafından ismen görevlendirmeyle oluşturulmuş Orkestaralar Yönetmeliğinde ve Yasada Değişiklik Komisyonunun oluşumu ve beş devlet orkestrasının görüşlerinini işlemiştim. Şimdi sırada CSO var. Acaba CSO, talebi yapan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne nasıl bir görüş bildirdi? Merak edilen de buydu. Çünkü bu konuda açık bir bilgi edinilememiş ve öteki bazı orkestra kaynaklarından spekülatif iddialar da ortaya atılmıştı.
CSO yönetim kurulu ve sanatçıları adına, öncelikle yönetmelikte değişiklik yapılması için yazılı ve sözlü hiçbir talebin bulunmadığı vurgulanırken, Yasa ile ilgili eksiğin de, 703 sayılı KHK ile ilga edilen şef ve şef yardımcısı atanmasındaki usullere ilişkin 5, 6 ve 8. maddeler olduğu olduğu, bunların tekrar eski haliyle yürürlüğe konulması olduğu belirtildi.
CSO ile birlikte isim isim belirtilerek İstanbul, İzmir, Bursa Bölge, Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestralarının, bulundukları kentlerde her hafta farklı bir repertuarı halka sunarken, yurtiçi ve yurtdışında başarıları ve Türkiye'yi temsil görevini ilgili yasa ve yönetmeliklerle elde ettikleri belirtildi. CSO'nun yaptığı dış turneler tek tek yazılarak örneklendirildi. Orkestraların sanatsal etkinliklerini, yapılan sınavlarla oluşan teknik kurulların orkestranın bulunduğu bölgenin özelliklerini dikkate alarak saptadığı programlar üzerinden yaptığı hatırlatılan CSO görüşünde, dışardan bir komisyona ve oluşturacağı görüşe gereksinim duyulmadığı, eğer bir güncelleme gerekiyorsa, bunun da daha kalabalık, dalında uzmanlaşmış, işleyişe hakim orkestra sanatçılarından oluşan çoğulcu bir komisyonla, kısa süreye sıkıştırılmadan, yeterli çalışma süresi tanınarak ele alınması gereği belirtildi.
Peki CSO'nun orkestraların işleyişiyle ilgili öncelikli temel sorunlar konusunda düşüncesi neydi?
Bir numarada, orkestaraların boş bulunan sanatçı kadrolarına sınav açılarak norm kadroların tamamlanması istemi bulunuyor. Ayrıca 6 devlet orkestrasında çalışan sanatçıların özlük haklarında, ek gösterge, kıdem, emeklilik gibi haklarında iyileştirme yapılması, zorunlu orkestra giderleri için bir Mali Harcama Kalemi oluşturulması isteniyor ve bunların yönetmelik çalışmasından önce yapılması gereği vurgulanıyor.
Görülüyor ki, kendilerine görüş bildirilmesi için, bir kısmı resmi tatillere denk gelen 5 günlük süre içinde, CSO'nun kendi içinde yaptığı çalışma sonucu belirlediği görüşler, diğer 5 orkestranın görüşünden farklı değldir hâtta bazı noktalarda daha ileri ve açık vurgular yapılmıştır. Öteki orkestraların görüşlerinde yer alıp, CSO'da değinilmeyen tek konunun
Bu 5 günlük süre içinde orkestralardaki kaynaşmada bazı duyumların, kendi içlerindeki bazı kişi veya gruplarca farklı yorumlara tabi tutularak aktarılmasının, bazı eski hesapların canlandırılmaya çalışılmasının da payı vardır.
***
Orkestralar konusunda, yıllardır yaptığım gözlemler sonucu vardığım bir sonuç, bazı sorunların “uygulama”dan, yani Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün yasa ve yönetmeliği yeterince dikkate almadan yaptığı bazı müdahaleler, ortaya koyduğu yazılı belgeye bağlı olmayan istekler, yaratmaya çalıştığı baskı ortamından kaynaklanmaktadır.
Orkestralarda, komisyon konusunda esas infial, komisyonun oluşturulma biçimindeki yeterli temsilin dikkate alınmaması ve adalet duygusundan yoksun olması nedeniyle başlamıştır. Ortaya konulan yapı, akıllara bazı şüpheleri getirmiştir. Komisyonda görevlendirilenler de, bu yüzden gereksiz töhmet altında bırakılmıştır. Komisyonun ortaya çıkan durum ve yoğun tepkiyi dikkate alarak görevden çekilmesinin bence esas nedeni de budur. Bakandır, bakan yardımcısıdır, yetkisi vardır, istediği kişilerden istediği komisyonu oluşturur türünden görüşlerin uygulamada yarattığı sorun ortadadır.
VE BİR ÖZELEŞTİRİ
Şimdi çuvaldızı bir de kendimize batıralım. Bunca yılın gazetecisi ve sanat yazarı olmama karşın, ülkede son yıllarda özellikle tırmandırılan “algı operasyonu” ortamının, teşbihte hata olmaz, “trol” diye tanımlanan maaşlı veya durumdan vazife çıkaran fanatiklerin, müzik çevresinde de olabileceğini hesaba katmadım.
Her ne kadar, defaatle “Doğru olmayabilir, yakıştırmadır, söylentidir” diye vurgulasam da, orkestracılar arasında dolaşan ve dolaştırılan söylentilerden bazılarına son yazımda bir ara başlıkla yer verdim. Ne kadar söylenti ve yakıştırma da olsa, bunların yolaçabileceği olası tatsızlıkları hesaba katmadım. Bazı yakıştırmaların özellikle, kişisel hesabı bulunanlar tarafından bilimsel adı “rumor” olan fısıltı gazetesine servis edilmiş olabileceğini, istediğin kadar “Doğru olmayabilir, yakıştırmadır, söylentidir” diye vurgula, insanların bunları gerçekmiş gibi algılama ihtimali olabileceğini düşünemedim. Üzgünüm.
Sosyal medyadaki kimi yorumları, whatsapp gruplarındaki kimi nitelendirmeleri görünce, bu özeleştiriyi yapmanın yerinde olacağına karar verdim. Eğer isim verilmeden aktarılmış bu söylentiler nedeniyle tatsız sonuçlarla karşılaşmış olanlar varsa, hepsinden özür dilemek boynumun borcudur.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
8 Kasım 2019, Ankara