Yılbaşı konserlerinin programları genellikle eğlenceli, hareketli müziklerden hazırlanır. Kısa, etkili parçalar seçilir. Viyana modelinde valsler, polkalar yer alır. Kimi orkestralar bu programları şan solistleriyle de zenginleştirir.
Nicedir dinlemediğim Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, bu sezonun dördüncü konserini eklektik bir programla yılbaşı için düzenledi. 24 Aralık akşamı, üniversite yerleşkesindeki Atatürk Kültür Merkezi'ndeki salon tıklım tıklım doluydu, pek çok dinleyici konseri ayakta izledi.
İlk yarıda piyanist Oytun Eren (d.1977), şef Murat Sümer (d.1968) yönetimindeki orkestra eşliğinde Çaykovski'nin Si bemol minör 1. Piyano Konçertosu'nu seslendirdi. Resitallerinde pek çok kez dinlediğim Oytun Eren'i daha çok piyano için besteleri, sağlam icracılığı ve teorik altyapısının güçlülüğüyle tanıyordum. Çaykovski gibi teknik gelişkinlik isteyen bir konçertoyu seslendirirken ilk kez dinledim.
Kimileri, konservatuvarlarda kadrolu öğretmenlik yapan, sıklıkla sahneye çıkmayan, yönetsel görev de üstlenmiş müzisyenlerin, bu koşullardan olumsuz etkilenmesinin söz konusu olmadığını düşünüp sadece solistlik kariyerinde ilerleyenlerle bir tutsa da, bunların ayrı ayrı handikap oluşturduğu bir gerçek. Buna karşın Oytun Eren, konçertoyu nota kullanmadan bellekten, pis ses yapmadan seslendirerek büyük alkış aldı. Bis için yeniden tabureye oturduğunda, “Bu tür konçertolardan sonra genellikle klasik bestecilerden, Beethoven, Chopin gibi isimlerden bir parça seslendirilir. Ben ise size şarkı söyleyeceğim” dedi. Sanat tarihçisi arkadaşı Prof. Erol Altınsapan'ın sözlerini yazıp, kendisinden bestelemesini rica ettiği “Kor ateşten kahır” başlıklı, oldukça “hüzünlü” şarkıyı piyanosuyla söyleyerek, dinleyiciye sesinin güzelliğini de göstermiş oldu.
İkinci yarı ise tam “yılbaşı” havasıydı. Zaten nota sehpalarının ayakları süslenmiş, sofitodan kar taneleri, renkli yıldızlar sarkıtılmıştı. Hâttâ kontrabasçılar Esra Gül ve Pelin Atay, çalgılarının salyangozlarının üzerine birer ponponlu Noel baba şapkası bile yerleştirmişlerdi.
Çaykovski, Borodin, Marquez ve Offenbach'ın dans parçalarından oluşan programın sonunda şef Murat Sümer, dinleyiciyi de tempo tutturarak işin içine kattı. Yerlerinde duramayan çocukları görünce, inip onları peşine katarak sahnede bir tur da attırdı. Sümer'i sahnedeki rahat hareketleriyle izlerken, değerli dostum, aktörlüğü, rejileri ve yazdığı oyunlarla tiyatro tarihimizde önemli yeri olan babası Dinçer Sümer'in (d.1938) de kulaklarını çınlatıp, “teatral yeteneği herhalde babadan geçmiş” diye düşündüm.
Esas yılbaşı sürprizini ise vurmalı çalgıcı Gökalp Uluğbay, elinde “guiro” orkestra üyelerinin arasında dolaşmaya başlayarak yaptı. Ardından şefin çocuklara yönelmesini fırsat bilerek bu kez salsa çanıyla şef kürsüsüne çıkıp, orkestrayı da, dinleyiciyi de eğlendirdi.
Orkestraya şöyle bir göz attığımda AÜSO'nun sözleşmeli daimi üyelerinin yanı sıra konservatuvarın hocalarını, kimi doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencilerini, EBBSO'dan gelmiş takviyeleri bir arada gördüm.
Timpanide Can Ünlüsoy'u görmek de benim için sürpriz oldu. Bilkent'te Aydın Mecid'le sağlam bir temel edindikten sonra Stutgart'a yüksek lisans için gitmişti. Meğer master diplomasını da almış, Anadolu Üniversitesi'nde hem doktoraya, hem de ders vermeye başlamıştı.
Konserde rektör Prof. Dr. Naci Gündoğan, dört yardımcısı, Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Zeki Atkoşar, konservatuvarın konserde çalmayan hocaları, çeşitli fakültelerden hoca ve öğrenciler hep birlikte eğlenerek karşıladılar yeni yılı...