Oda müziğinde en çok rastlanan ikililer, keman-piyano birliktelikleridir. Onu, viyolonsel-piyano ikilileri izler. Oda müziği dağarında da bestecilerin en çok yazdığı sonatlar ve parçalar bu ikililer içindir.
Besteci, şef ve kemancı Hasan N. Tura, bu yaygınlığı geçtiğimiz yıl Özlem Başabak'la oluşturduğu keman-arp ikilisiyle kırma girişiminde bulundu. İkilinin ilk konserinden itibaren, bu iş tuttu. Nitekim, 24 Mayıs 2016 akşamı, Erimtan Müzesi Salı Konserleri'nde 2015-16 Sezonu'nun kapanış konserinde salon tümüyle doluydu.
Hasan Tura, sezonu gayet moralli kapatıyor. Çeşitli konçertolarının ilk seslendirmeleri yapıldı, bazıları birden fazla orkestranın repertuarına girdi. Geçtiğim 10 Mayıs'ta da Andante'nin 6. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nde “Yılın Bestecisi” seçilerek ödülünü aldı.
Özlem Başabak'la, bu konser için büyük ölçüde yeni bir program hazırlamışlardı. Bach'tan Türk bestecilerine uzanan bu programdaki eserlerin biri hariç tümü başka enstrümanlar için yazılmış ama ezgisellikleriyle çok sayıda uyarlamaya konu olmuş bestelerdi. Özgün olarak yazılmış tek parça Camille Saint -Saens'ın Keman ve Arp İçin Fantezi'siydi.
Bach'ın Siciliano'sundan itibaren Hasan Tura her parçayla ilgili kısa, anlaşılır açıklamalar yaptı. Güler yüzü, yumuşak üslubu ve tatlı esprileriyle dinleyicinin gönlünü kazanırken, salonu parçalar konusunda yeterince aydınlatmış oldu.
Bartok, Rimsky-Korsakov, Debussy, Sibelius, Ravel ve Piazzola'nın eserlerinden sonra sıra türk bestecilerindeydi. Mimar Sinan'da keman öğrenciliği sırasında kompozisyon dersleri aldığı ve yeri geldikçe mutlaka hayırla andığı Hasan Uçarsu'nun “Elif dedim, be dedim” başlıklı türküden yola çıkarak yaptığı bestenin, Tura-Başabak ikilisi için keman-arp düzenlemesini anlatırken, sonuna doğru bir sürpriz yaşanacağını söyledi Tura... Bu sürpriz kemancının türkünün sözlerini de mırıldanmasıydı.
Vefalı Tura, sıradaki parçayı gayet duygulu biçimde açıkladı. Babası Yalçın Tura'nın hocası ve nikah tanığı, kendisini tanımamış olsa da büyükbabası gibi hissettiği, keman konçertosunun ilk seslendirmesini yaptığı Cemal Reşid Rey'in anısına yazdığı parçaydı bu.
İkili programı, son olarak SCAMV'nın Onur Ödülü Altın Madalyası ile taltif edilen, Hasan'ın babası ve ilk hocası Yalçın Tura'nın, Yılmaz Güney'in filmi (1971) için yazdığı “Umutsuzlar” müziğiyle noktaladı. Tüm parçalarda seyirciden aldıkları güçlü alkış, son üç parçada giderek güçlendi. “Bis”, gene Yalçın Tura'nın eski Aşk-ı Memnu dizisi için yazdığı Kürdilihicazkâr Saz Semaisi'ydi. Bu parçalarda hem ikilinin çalgılarındaki virtüoz icracılıkları, hem de Bach'la başlamış bir programın sonunda Yalçın Tura'nın hep batı çalgıları için bestelediği özgün eserlerin nasıl bağdaştığı, nasıl bir köprü oluşturduğu algılanmış oluyordu.
Ankara'da ilk kez 2015-16 Sezonunda önceden tamamı açıklanıp biletleri satışa sunulmuş bir oda müziği programının uygulandığı Erimtan Müzesi Salı Konserleri'nde 2016-17 Sezonu Programı da önümüzdeki günlerde açıklanacak. Erimtan'da Salı Konserleri yeni sezonu 11 Ekim 2016'da başlayacak.
Not: Bu konseri, Erimtan Konserleri'nin sanat yönetmeni olarak zorunlu olarak ama aynı zamanda büyük zevkle izlerken, aklım CSO'da kaldı. CSO Gençlik Haftası'nda genç solistlere ayırdığı konserlerin ilkini, alışkanlıkların aksine Salı gününe koyunca böyle oldu. Cansın Kara ve Emre Erşahin gibi küçüklüklerinden beri izlediğim iki genç virtüoz ve Mehmet Can Özer'in yeni eserinin prömiyerini dinleyemedim.