Bizim evin “favori” yazarı Aziz Nesin’di. Fazıl ve ben, bu büyük yazarımızın kitaplarını yer gibi okurduk. Yalın, akıcı ve etkili anlatımıyla Aziz Nesin, bizi kahkahalara boğar, onun hiçbir yeni kitabını kaçırmazdık. Aziz Ağabey Ankara’ya geldiğinde ise şair dostum Tahsin Saraç’a konuk olurdu. Tahsin Saraç, benim bir Aziz Nesin hastası olduğumu bildiği için, haber verirdi ve birlikte bir akşam yemeği yerdik. Bu yemeğe katılmak için kimi zaman onun hayranlarından Alman Türkolog Petra Kappert de Hamburg’dan uçup gelirdi.
Aziz Ağabey yalnızca uluslararası büyük bir yazar değil, aynı zamanda örnek yönüyle “yetim ve öksüz çocuklar”ın koruyucusu bir insandı. 1970’li yıllarda, İstanbul’un 40 kilometre batısındaki Çatalca ilçesinde 15 dönüm bahçesi olan bir arazide kurduğu “Nesin Vakfı”yla kimsesiz yoksul çocukları sahiplenmişti. Ben oraya, ikisi yılbaşı akşamı olmak üzere birkaç kez gittim. O yıllarda vakıfta 20 dolayında çocuk vardı; günümüzde bu sayı, Aziz Nesin’in matematik profesörü oğlu Ali Nesin’in sayesinde 45’e yükselmiş. Vakıf personelinin sayısı ise 25 olmuş; bu sayıya ayrıca 10 değerli ve büyük insan da “gönüllü” olarak katılmış…
*
23 Ekim 2016 Pazar akşamı Ankara’da, Çankaya Belediyesi’nin ev sahibi olduğu Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde “Aziz Nesin 100 Yaşında” başlığı altında yapılan bir panel ve ardından yine bu kapsamda anlamlı bir konser izledik. Nesin Vakfı’na can katan çok yönlü destekçilerden Levent Cantek, bu fırsatla yine Çağdaş Sanatlar’da olağanüstü bir “Aziz Nesin Sergisi” hazırlatmıştı. Serginin küratörü Işın Önol'du.
Ankaralılar! Bu çok anlamlı, müthiş ve ilginç sergiyi kaçırmayın!
O akşamın konuşmacıları ise Işın Önol, Esin Pervane, Levent Cantek ve Ali Nesin’di. Heyecanlı ve dopdolu bir konuşma yapan Esin Pervane’yi, vakıfta büyük işler başardığını duyumsadığımız Levent Cantek izledi. Prof. Ali Nesin ise içtenlikli olduğu için çok etkileyici bir konuşma yaptı.
Pek uzun olmayan konuşmalar tamamlanınca verilen bir aradan sonra hepimizi duygudan duyguya sürükleyen “müzik akşamı”na geçildi. Can Aksel Akın’ın piyano eşliğinde bariton Mert Özdemir’in şarkı programı, böyle bir akşama uymakla kalmıyor, dinleyicileri unutulmaz duygulara sürüklüyordu. Bu kısa ama çok düzeyli resitalden sonra, değerli koro şefimiz Çiğdem Aytepe’nin yönettiği Saygun Filarmoni Korosu’na piyanoda yine Can Aksel Akın eşlik etti.
Seslendirilen eserler ise Can’ın besteleriydi. Kimsenin hakkını yemek istemediğim için, koronun sunduğu eserleri, söz yazarlarıyla birlikte aktarmak istiyorum:
Böyle gelmiş, böyle gitmez (Aziz Nesin).
Deniz üstünde ala bulut (Nazım Hikmet).
Yüz karası değil, kömür karası (Orhan Veli).
Söz (Aziz Nesin).
Sivas Acısı (Aziz Nesin’e adanmış senfoninin son bölümü).
Sözleri Aziz Nesin’in, bestesi Can’ın babası Cenan Akın’ın olan “Benim Zenaatim”.
*
O akşam, şu duygularla ayrıldım Çağdaş Sanatlar Merkezi’nden:
Aziz Nesin bizi yıllarca güldürdü. Pazar akşamı ise biraz düşündürdü ve ağlattı…