İlhan Baran gibi “cins” bir insan az gelmiştir şu dünyaya.
Böyle bir nitelemeyle neyi anlatmak istiyorum, önce onu açıklayayım:
Bütünüyle kendine özgü yaşam biçimi ve ilerici düşünce yapısıyla aslında çok tutarlı olmakla birlikte, hiç kimseye benzemeyen ve bu yönleriyle toplumda derhal ayırt edilebilen az rastlanır insanlara denir “cins adam”. Onlara eskiden “nev’i şahsına münhasır” derlerdi.
Neyse ki gençlik yıllarımda ben, İstanbul’daki Kozyatağı Bektaşî Tekkesi geleneğinde yetişen Ziya Baba gibi bir Bektaşî Babası’nı tanımıştım. O da sadece “nev’i şahsına münhasır” insanlardan biriydi ve doğrusunu isterseniz, 1981 yılında İlhan Baran’ı tanıyıp onunla dostluk kurduktan sonra hiç yadırgamadım bu çok değerli cins insanı…
İlhan Baran’la iki ayrı yönden yakınlığım vardı. Birincisi, “aydın” olarak onun kafadarlarından biri özelliğindeydim; ikincisi ise, öğrencilerinden birinin “velî”si olarak ilişkimizdeki mesafeyi dikkatle koruyan biriydim. Bu ikisini ayırt etmek, hem beni hem de onu rahatlatıyordu.
*
Burada bir “müzik yazarı” kimliğimle İlhan Baran’ın yaratıcı çalışmaları üzerinde birkaç satırla durmak istiyorum:
Türk entelektüalizminin seçkin bir temsilcisi olan İlhan Baran, antik Anadolu uygarlıklarından günümüze uzanan kültürel çizgiyi önemseyerek ulaştığı sentezi, eserlerinde çağdaş bir kavrayışla değerlendirmiş, bunun yanı sıra, üstün bir kompozisyon öğretmeni olarak yeni kuşak besteciler yetiştirmiştir. Paris’teki öğrencilik yıllarında bestelediği Üç Bagatel, geleneksel müziğimize el atan bir soyutlamadır. Yurda döndükten sonra halk müziğimizin gereçlerine eğilerek bestelediği üflemeliler beşlisi için Demet adlı eserinde, “dörtlü armoni” dizgesinden yararlanmıştır. 1980’li yıllarda tamamladığı orkestra eseri Töresel Çeşitlemeler, üç notadan oluşan bir çekirdek üzerine kuruludur. On bölümden oluşan eser boyunca bu çekirdek, değişik açılımlara girer, zaman zaman atonal ya da amodal bir paleti içerir. Orkestranın çalgı grupları daha çok, renk ve atmosfer öğesi olarak kalır.
İlhan Baran’ın her eserinde, olağanüstü bir titizlikle tasarlandığı belli olan, bir önceki eserine oranla melodik soyutlamayı geliştiren, ritmik hareketi özleştiren dinamik bir kavrayış görülür.
Türkiye’de çağdaş müziğin gelişim çizgisinde önemli bir yükselişi temsil eden İlhan Baran, bu yönleriyle gelecek kuşakların hazırlanmasında sağlam bir dayanak olmuştur.