Tuncer Uçarol’un anısına.
“Dergiler yazının mutfağıdır” denir, doğrudur. Dergilerden geçmeden kitaplaşmak, yerinde bir kaygıyla zaman zaman eleştiri konusu edilir. Geçmişte çok kalıcı, nitelikli dergilerimiz oldu: Varlık, Ülkü, Türk Dili, Papirüs, Türkiye Yazıları, Pazar Postası, Mavi, a, Yenilik, Dönem, Yazko Edebiyat, Yeni Dergi… Günümüzde de Türkiye’de birçok yazın dergisi yayımlanıyor. Söz etmemek büyük eksiklik olur. Onlardan bir demet sunuyoruz.
Çağdaş Türk Dili, Dil Derneği’nin yayın organı. 12 Eylül 1980 darbecilerinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kalıtını çiğneyerek TDK’yi kapatmalarının ardından, Türk Dili dergisinin süreği olarak 25 yıldır yayım yaşamında. Her yıl olduğu gibi 2014’te de temmuz-ağustos ayları özel sayı olarak yayımlanıyor. Temmuz 2014 sayısında “Çocuk ve Gençlik Yazınımızda Türkçenin Durumu” başlığını işleyen yazılar yer alıyor. Özel sayı konusu kapsamında Ahmet Kocaman, Adil Bozkurt, Ertuğrul Efeoğlu, Sedat Karagül, Ayla Çınaroğlu ile Mavisel Yener’in ayrıntılı bilgiler içeren yazıları araştırmacılar için kaynak niteliğinde. Ayrıca Işık Kansu’nun Ozan Sağdıç ile Günay Güner’in ise Daver Darende ile söyleşileri okura ulaşırken, Ayhan Göksan, Ahmet Z. Özdemir, Mina Tansel, Hülya Küçükaras, A.Celal Binzet, Yücel Çağlar, Rahmi Kumaş, Ali Demir ile Savaş Sönmez de yetkin yazılarıyla güzel bir sayı daha oluşturuyorlar.
Patika, Ankara odaklı uzun soluklu dergilerimizden. Üç aylık olarak çıkıyor. Patika’nın Temmuz-Ağustos-Eylül 2014, 86. sayısında Münevver Oğan ile Ertuğrul Özüaydın’ın eşgüdümünde “Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Aşk ve Cinsellik” dosyası işlenmiş. Dosyayı Münevver Oğan-Melahat Sönmez, Sevda Müjgan Yüksel, Berna Olgaç, Yılmaz Doğu, Sonnur Özdemir, Berfin Ural, Sedat Karagül ile Filiz Çelik Doğru’nun başvuru kaynağı niteliği kazandıran yazıları oluşturuyor. Şiirleriyle birçok ozanın yer aldığı Patika’da, incelemelerin, öykülerin, müzik yazılarının yanı sıra yazın-tinbilim ilişkisi, düşün, dil alanlarına ilişkin de yazılar dergiyi daha da varsıllaştırmış. Ertuğrul Özüaydın, günceleriyle tanıklığını, tarihe not düşme eylemini sürdürüyor.
Öğretmen Dünyası, Türkiye’nin en eski eğitim dergilerinden olmasının yanı sıra başta şiir olmak üzere önemli oranda yazın ürünlerine de sayfalarında yer veren bir dergi. Nâzım Mutlu’nun yönettiği Derginin büyük özenle yayımlandığı daha ilk anda görülüyor. Derginin bir özelliği de Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bugüne değin hiçbir yerde yayımlanmamış şiirlerinin, kalıtı gereğince her sayıda sürekli yayımlanması. Kolay rastlanmayan (ve az kişinin bildiğini sandığımız) bu olay Öğretmen Dünyası’na apayrı bir özellik katıyor. Derginin yılda bir kez birlikte yayımlanan Temmuz-Ağustos 2014 sayısında “Çocuk ve Gençlik Yazınında Öğretmen” konusu dosya boyutunda işlenmiş. Sözkonusu dosyada yazan yazarlar yetkin adlardan oluşuyor: Yrd. Doç. Dr. Necdet Neydim, Yrd. Doç. Dr. Nevin Akkaya, Sedat Karagül, Sevda Müjgan Yüksel. Usta Yazar Talip Apaydın’ın denemeleriyle sürekli yazdığı Öğretmen Dünyası’nda birçok düşünce yazısını, saygın Eğitimci Mutahar Aksarı’nın yetkin çevirilerini okumak olanaklı.
İlginizi çekmiştir, üç derginin özel konuları birbirini tamamlamış, araştırmacılara kaynak olmuş.
Türk Dili Dergisi, Çağdaş Türk Dili ile kardeş dergi olarak Türk ekininde çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün Dil Devrimiyle sağlanan eşsiz kazanımların, Türkçenin korunması, geliştirilmesi, dilde özleşmenin, öz Türkçenin savunulması amacıyla yapılan çalışmaların yaşamsal nitelikte olduğu açıktır. Türk Dili Dergisi’nin yazarları Türkçeye büyük emek vermiş aydınlar.
Türk Dili Dergisi’nin Mayıs Haziran 2014 sayısında Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın hiçbir yerde yayımlanmamış “Mızrak” başlıklı şiiri yayımlanmış. Aynı zamanda Derginin yönetmeni de olan Yazar Ahmet Miskioğlu Dağlarca’nın da dostlarındandı. “Nice Yıllar, Aylar, Güner…” başlıklı güncesi tarihe tanıklık. Ali Dündar “Dil ve Eğitim” başlıklı yazısında çeşitli ülkelerin eğitim / öğretim alanındaki sözcük / kavram sayılarını sıralamış. Almanya’da, Rusya’da yaklaşık 45.000 olan bu gösterge Türkiye’de 7.000 sözcük.
Prof. Dr. Mehmet Yalçın’ın Berin Taşan ile ilgili yazısı, onunla özellikle “Eğip Bükmeden / Eğilip Bükülmeden” adlı yapıtı üzerine söyleşisi değerli bilgiler veriyor. Mehmet Başaran, Varlık dergisini yayımlamakla, genç yazarları özendirmekle, yetiştirmekle yazınımıza büyük emek vermiş olan Yaşar Nabi Nayır’ı anlatmış. Nuray Gök Aksamaz sanatın bireye katkılarını açıklamış. Türkmenistanlı Bilim Adamı Prof. Dr. Muratgeldi Söyegov’un ilginç bilgiler içeren yazısının başlığı “Çok Dil Öğrenen Tarihi ve Folklorik Türkmen Kahramanlar: Köroğlu Sultan 72 Dil Biliyormuş!”. Turan Tan, dağlar ve şiir ilişkisini yazmış. Yılmaz Ersöz, Umberto Eco’nun bile üzerine yazma gereksinimi duyduğu e kitap konusunu irdelemiş, açıklamış. Melahat Babalık’ın “Ölümünün 50. Yılında Nâzım Hikmet-Moskova Gezisi: Novodovichy Gömütlüğü” başlıklı yazısı etkileyici.
Sincan istasyonu (derginin adında da istasyonun i’si küçük), her sayısı beklenen bir yazın dergisi. Temmuz-Ağustos 2014, 72. sayısında Usta Yazar, İkinci Yeninin düşün mimarı Muzaffer İlhan Erdost, görkemli yazısıyla Gülten Akın’ı anlatmış. Kuşkusuz yakın tarihten, faşizmle savaşımın tanıklıklarından yola çıkarak… Ahmet İnam, şiir izlekli “İbiş ile Zaptiye” başlıklı şiirinde yetkinliğini yergi, taşlama yönünde yansıtmış. Selami Karabulut’un “Kirpi” başlıklı şiiri de dergideki diğer şiirler de çarpıcı imgelerle dolu. Kaçırılmamalı. Bekir Doğanay’ın “Dokunuşlar”da Güven Pamukçu’ya onun yıllardır yayımladığı Akköy dergisine değinmesi çok güzel olmuş. Pamukçu hep söylerim, önce evinin önünü süpürüp, düzenleyenlerden. Diğer deyimle gerçek aydın! Sağ olsun, var olsun. Kesinlikle belirtilmeden geçilmemeli: Engin Turgut’un “Işık Yenersu İçin Gördüğüm Martı Düşleri”. Bir kuşağın sesiyle yetiştiği Işık Yenersu’ya güzelleme.
Önemli yazın dergilerimizden Berfin Bahar’ın Temmuz 2014 sayısı da dolu dolu. Kapağında da yer verilen “TÜSAK’a Hayır, Sanata Evet!”, “Sanatçıların Birlik Kurultayı”, “Kurultay Sonuç Bildirisi” konularına yoğunlaşmakla tarihe değerli kayıtlar düşmüş, duyarlılığın artmasına katkı sağlamış. Gerçekten de ülke “yönetim”inin sanata saldırıları önceden belirlenmiş bir plana bağlı gibi sürdürülüyor. Tam TÜSAK rezaletinde durulma oldu sanılırken, bir bakmışsınız Akün ile Şinasi sahneleri yeniden satışa çıkarılmış. Bu saldırıyı göğüsleyelim derken baskıcı yönetimin, bundan sonra oynanacak tiyatro oyunlarının, oynanmadan önce metinlerini isteyeceği, izni buna göre verecek ya da vermeyeceği haberi. (12 Martta da böyle uygulandığını 12 Eylülde ise darbecilerin oyun oynandıktan sonra yasaklayabildiklerini Rutkay Aziz Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) özelinde anlatır. 12 Eylülcüler için “Derslerini çalışmışlardı” der. Demek ki günümüzün “çok sivil” yönetimi 12 Mart darbe yöntemlerini uyguluyor! “Vesayet. vesayet” diye yeri göğü inletenler bunlar değil miydi). Berfin Bahar dergisi kurumsallaşmış yapısıyla sanata saldırılara karşı duruşu açık, belirgin, etkili bir yayınımız. Sözkonusu saldırıları Dergide İnci Özdil, Tansu Bele, Tülay Ferah, Ali Rıza Özkan işlemişler. Seyyit Nezir’in “Dil Cinayetlerinin Ödülü Bile Var” başlıklı yazısı tartışma yazısı olduğu değin, yazarın dil sorumluluğuna ilişkin öğretici bir çalışma. Gezi yazısına pek rastlanmayan yazınımızda Dinçer Kaya’nın Mevlana Müzesi üzerine, Tahsin Şimşek’in Leyla Erbil’in yapıtları üzerine yazıları da öne çıkan yazılar.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın son yıllarında şiirlerini yalnızca Berfin Bahar’da yayımladığını da anımsatalım.
Beşparmak, Ozan Talat Avcı’nın yönettiği, Aydın odaklı bir güzel dergi. Ege’nin ve Türkiye’nin yazın sözcüsü yayınlarından. Söke Beşparmak Kültür, Sanat ve Kütüphaneciliği Geliştirme Derneği yayını olarak yıllardır çıkıyor. Mayıs-Haziran 2014, 181. sayısında, ayrı bir bakıştan şiir konusu işlenmiş. Kapakta da yer alan başlık “Şiir: Az Tamam, Çok Eksik”. Şiir özelinde tamamlanamazlık olgusu, şiir erdem ilişkisi, şiirde tutumluluğun gerekliliği üzerinde yoğunlaşılmış. Perihan Baykal, Tan Doğan, Hüseyin Peker konu üzerine ilginç, çevren açıcı yazılar yazmış. Ali Ozanemre’nin “Onu Ben Öldürdüm” başlıklı öyküsü gerçek öykü okumak isteyenlere bir şölen. Halit Payza’nın G. G. Marquez üzerine yazısı da ilginç. Sıtkı Salih Gör’ün “Irmağın Büklüm Yerindeki Sel” başlıklı şiirini özellikle öneririm.
Not: Bu yazı dergilerin elimizdeki en yeni sayılarına dayanılarak yazılmıştır.