Kültür evrensel de olsa, doğu bir başka sestir, algıdır. Ah, bir de eleştirelliği içselleştirebilse…
Nasıl ki çağdaş Türk şiiri denince dünya Nâzım Hikmet’i, Türk romanı denince Yaşar Kemal’i anımsar ve bilirse Pakistan denince de belleğe gelen Muhammed İkbal'dir; hemen ardından bilinen usta ise Urdu şiir geleneğinin çağdaş temsilcisi kabul edilen Ozan-Gazeteci Faiz Ahmed Faiz’dir.
Faiz Ahmad Faiz 13 Şubat 1911'de, Sialkot'da (günümüzde Pakistan’da) doğdu. Lahor'da felsefe, Arap ve İngiliz yazını eğitimi gördü. İkinci Dünya Savaşında İngiliz-Hind ordusunda subay olarak görev yaptı; British Empire Medal (İngiliz İmparatorluk Madalyası) ile ödüllendirildi. Pakistan, Hindistan'dan ayrı bir devlet olunca, ordudaki görevinden istifa ederek “Pakistan Times” (Pakistan'da Zaman) adlı sosyalist gazetede yayın yönetmeni olarak çalıştı. 1951'de Rawalpindi Suikastiyle ilişkilendirilmeye çalışılarak tutuklandı, yaklaşık dört yıl hapis yattı.
Faiz Ahmad Faiz, “Anjuman Tarraqi Pasand Mussanafin-e-Hind” (İlerici Yazarlar Hareketi) üyesiydi. 1962'de Lenin Barış Ödülü'nü kazandı. 1979'da Ziya-Ül-Hak askeri darbesinin ardından Beyrut'a kaçmak zorunda kaldı. Burada gönüllü sürgün olarak yaşadı. Asya-Afrika Yazar Birliği'nin yayın organı Lotus'ta çalıştı.1982'de Pakistan’a döndü. 20 Kasım 1984'te Lahor'da yaşamını yitirdi.
Hint coğrafyası en acılı, çileli topraklardandır. Birleşik Krallık çizmesi altında az çiğnenmemiştir. Çiğnenen yalnızca toprak değildir…
Mahatma Gandi’nin önderliğindeki barışçı özgürlük savaşımı başarıya ulaşınca, çekilmek zorunda kalan Birleşik Krallık emperyalizmi, arkasında, gelecekte kullanabileceği sorun bıraktı; yeni acılar alanı yarattı… Yurtlarının acısını ise en derin yaşayanlar sanatçılardır, ozanlardır. Hapisler, sürgünler, ayrılıklar onlar içindir.
Faiz Ahmad Faiz tiranlara karşı sesini yükselten, baş eğmeyen, dimdik duran bir ozan. Ne çıkar birkaç mumumuzu söndürebildiyseniz, Ay’ı söndürün de görelim, der egemenlere, sömürücülere… “Sözünüz geçse de hücreye, hükmedemezsiniz bahçeye” diye yazar. Nâzım Hikmet’in yüce duruşuna ne çok benziyor.
Faiz Ahmad Faiz’i “Konuş” başlıklı şiiriyle analım. Gerçekleri konuşmak, yazmak çok değerli; susmamalı, susmamalı…
Konuş
Konuş! Özgürdür dudakların.
Konuş! Bu dil senin.
Konuş! Senin bu beden.
Konuş! Hâlâ senindir yaşamın.
Bak ve anla, demircinin alevinde nasıl
Çelik kızıl kor.
Gör, nasıl açıldığını kilitli kapıların
Ve zincirlerin kırılışını.
Konuş! Yeterli sana kalan zaman.
Beden ve dil göçmeden önce.
Konuş! Hâlâ yaşayan gerçek için,
Konuş! Söyle yüreğindekini!
İngilizceden çeviren: Günay Güner
Speak
Speak! Your words are free.
Speak! Your tongue is still your own.
Your body is yours, strong and straight.
Speak! Your life is still your own.
Look! In the forge's flames,
how your steel glows red.
See how the locked doors have opened
and every chain breaks.
Speak! The time left to you is enough.
Before body and tongue give out.
Speak! For truth still survives
Speak! Say what is in your heart!
İngilizce çeviri: Ivan M. Granger