Yazar Gürhan Uçkan’ı aralık ayında yitirmiştik. Işıklar içinde olsun. Sevgili Uçkan her Nobel Ödülü haberini, kendine özgü kalemiyle Stockholm’den okurlarına, bize ulaştırırdı. (Yaşasa Aziz Sancar’ın kazanmasından, kuşkum yok, büyük mutluluk duyardı).
Sevgili Gürhan Uçkan öykülerinde, şiirlerinde, denemelerinde çağımızın acımasızlığını, kıyımını, insanın yabancılaşmasını, yalnızlığını işledi. Çok sevdiği Cumhuriyet gazetesinin İsveç-Stockholm temsilcisiydi. Denemelerinin önemli bölümünü “pazar yazıları” olarak İsveç’ten yazdığı gibi, romanlarının, öykülerinin izleklerini de İsveç duyarlığı, özlem, sevda, insancılık, yabancılık, arayış oluşturdu. Bu bağlamda “Gabriel” adlı öykü kitabı izleğindeki küreselleşme eleştirisiyle, insanlık acısıyla ayrı bir önemdedir. Yazıldığındaki değin diri bir yapıdadır. Kuşkusuz özlem, batılı, doğulu toplumların eleştirisi, insancı öz yazılarında önemli yer tuttu.
Ankara’ya yılda birkaç kez kesinlikle gelirdi. Ankara’sız, daha doğrusu dostlarsız yapamazdı. Kuşkusuz biz de onsuz yapamazdık. Işık Kansu, A.Celal Binzet, Güney Gönenç, Sinan Sönmez, Mustafa Sönmez, Münevver Oğan, Cihat Oğan, Melahat Sönmez, Nermin Küçükceylan, Uğur Küçükceylan, Günay Güner…(adını anmayı unuttuklarım bağışlasınlar), sabahlara değin söyleşirler, türküleşirlerdi. Onun Cebeci’deki evi düşün-sanat evi gibiydi Uçkan’ın geldiği günler. Stockholm’de Türk yazınıyla ilgili yeni izlenceler, etkinlikler tasarlıyordu; bu tasarılarını Mustafa Sönmez onun anısına yerine getirmiş, gerçekleştirmiştir.
Gürhan Uçkan, aynı kurumdan, şu bildiğimiz Nobel Akademisinin Nobel Çeviri Ödülünü kazanmıştı da ne kendi yeterinde duyurmuş, ne de basınımızda gerektiği gibi haber olmuştu. Gazetecisi olmaktan onur duyduğu Cumhuriyet gazetesinin Kitap ekinde de mi dosya-kapak konusu olamazdı. Öyle ya, “Soykırım, soykırım” diye ünleyenler, Bilim ve Teknoloji dergisini kapatan anlayıştakiler varken, Gürhan Uçkanlara sıra mı gelirdi!
Gürhan Uçkan İsveç’te yaşayan Türklerle sıcak ilişkilerini sürdürürken, bir yandan da İsveçli yazarlarla da dostluklar kurdu. Kimi İsveçli yazarların şiir kitaplarını, romanlarını, öykü kitaplarını Türkçeye çevirdi. Kimi Türk yazarlarını da İsveççeye çevirdi. Burada sunmakta yarar var:
1983- Üç Kıtadan Desler (şiir antolojisi)
1998- Yunan Dosyası, Ali Cengizkan, İsveççe
1987- Güneyde Söyleşiler, Marta Traba, roman
1991- Gökyüzünde İsyan, Sven O Bergkvist, roman
1991-Yanlış Adım, Dan Mellin, öyküler
1991- Gece Treninde Aşk, 13 İsveçli yazardan birer öykü
1994- Çölde Aşk, 13 İsveçli yazardan birer öykü
1997- Yılanın Yolu, Torgny Lindgren, roman
1997-Bana Bundan Sonra İlk Dokunanın, Bodil Malmsten
1998- Hüzün Gondolu, Tomas Tranströmer, şiirler
1998- Uzunçorap Pippi, Astrid Lindgren’in çocuk romanı
2004- Finistere’de Suyun Fiyatı, Bodil Malmsten, roman
2004-İzmir Saat Üç, Tomas Tranströmer, şiirler
2005-Çılgın Yıllar, Birgitta Stenberg, roman
2005- Pölsan, Torgny Lindgren, roman
Kitaplarını çevirdiği dostu Tomas Tranströmer 2011 Nobel Yazın Ödülünü kazandı. (Çevirmenliğin kaderinden midir bilinmez, ödülden sonra Tranströmer’in yapıtları Türkçede de yeniden basılırken, çevirmeni Gürhan Uçkan yeterince anımsanmadı. Zaten ne zaman değerbilir olundu ki).
Yitirişimizin hemen ardından dostları onun anısına, isveç Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları arasında bir armağan kitap yayımladılar: “Bir Demet Özlemsin-Gürhan Uçkan’ın Anısına”, (Hazırlayanlar: Münevver Oğan, Mustafa Sönmez, Nermin Küçükceylan, Günay Güner), İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği Yayınları, Aralık 2007. Yine Uçkan’ın anısına buluşmalar düzenlediler.
Gürhan Uçkan tertemiz, dürüst, sevecen kişiliğiyle; yetkin, işlevsel, kendine has, çalışkan kalemiyle sevildi. Okurlarının, dostlarının her zaman belleğinde olacak.
Uzun zamandır Dil Derneği Gürhan Uçkan Ödülü sürüyor. Bu ödülle yazınımıza genç değerler kazandırılıyor. Ne mutlu… http://www.dildernegi.org.tr/TR,154/siir-yarismasi-katilim-kosullari.html
Sevgili Gürhan Ağabeyi büyük özlemle, sevgiyle anıyorum.