Yinelenen konular yerine, irdelenmeyi, incelenmeyi bekleyen konuları yeğlerim. Doğallıkla, böylesi işlenmemiş izlekler üzerine yapılan çalışmalar, yazılan kitaplar da yoğunlaşmayı, ilgiyi hak ediyor. Son dönemde ilgimi çeken bir alan var: Yazın – iktisat ilişkisi. Çok kapsamlı, ayrıntılı bir alanı imliyor bu ilişki. Ve elimdeki emek ürünü bilimsel bir yapıt çok öğretici: “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014. Bir başka yönden bakıldığında, iktisat yanı bulunmayan hemen hiçbir yazın, giderek sanat yapıtından söz edilemeyeceği de gerçektir. Kesinlikle bir yazın kişiliği, bir bağlantı, bir izlek, anlam; sınıfsal, tutumbilimsel yanıyla belirginleşir. Özellikle klasik yapıtlar bu niteme uyar: Sefiller, Anna Karenina, Diriliş, Germinal, Karamazov Kardeşler, Ana, Oliver Twist, Büyük Umutlar, Goriot Baba, Açlık, Uyandırılmış Toprak, Uçurum İnsanları, Gazap Üzümleri… Binlerce yapıt adı sayılabilir böyle; dolayısıyla saymak gereksiz.
Ne ki bazı yapıtlar özellikle iktisat izleği taşırlar. Robinson Crusoe bu bağlamda ilk usa gelen yapıt. Robinson Crusoe dünya yazınında ilk örnek olmamasına karşın, roman türünün özelliklerini barındırmak yönünden en “yetkin” yapıttır. İnsanın yaşamla bağını kuran başat gereksinimlerin neler olduğunun, nasıl üretildiğinin çözümlemesine de yer veren Daniel Defoe, hemen her dile çevrilen yapıtında, ne yapıp edip, Robinson Crusoe’nun yanına Cuma’yı ekler; Cuma Robinson’a çalışacaktır, “uygar”laşacaktır: sınıf, sömürge oluşturmak! Oysa o toprağın yerlisi Cuma’dır.
Çok sayıda iktisat izlekli yapıtın bulunduğu Türk sanatından bir örneği, Cemal Reşit Rey’in “Lüküs Hayat”ını (metin yazarı Ekrem Reşit Rey) inceleyen Oktar Türel, çalışmasında aynı zamanda ayrıntılı bir cumhuriyet iktisat ve kültür siyasası çözümlemesi yapar. Bu çözümlemede de cumhuriyete yönelik “özgün bir gelişme stratejisi ve programı üretememek” eleştirisinin vurgulu durumu ilginçtir. Oysa sözkonusu olan bunalımlı dünya ve yurt iktisat-siyaset koşullarında, ussal yöntemler belirlemek çabasıdır ve yararlı da olmuştur. Ayrıca iktisatta da sanatta da devrimin içini boşaltmaya eğilimli çok kişi vardır. Atatürk ölür ölmez görüş, tavır değiştirenlerin kanıtladığı bu gerçek nedense hep göz ardı edilir.
Türel’in de belirttiği gibi “Lüküs Hayat”la iletilen genel bildiri sınıf atlamak özlemindeki insanların ahlaksal kaygılardan uzaklaşmakta herhangi bir sorun görmemeleridir. (Türel, 2014: 49). Bu arada yozlaşmanın günümüzdeki boyutu ise görülmeyecek gibi değil.
Selim İleri’nin pek bilinmeyen “Kapalı İktisat” adlı bir yapıtı var, roman. Eyüp Özveren, ayrıntılı bir inceleme yazdı. Kapalı da olsa incelemeden de Kapalı İktisat’ın gerçekçilikle, yaşamla alışverişinin zayıf olduğu anlaşılıyor (Özveren, 2014).
İbrahim Korkmaz’ın “Şair ve Patron” adlı kitabını incelediği Usta Tarihçi Halil İnalcık’ın, Pir Sultan Abdal gibi özgürlük, eşitlik davası için darağacına gitmeyi göze alan ozanları da Nâzım Hikmet gibi yine aynı nedenlerle, düşüncesi uğruna yıllarca hapis yatan soylu ozanları da yazmasını isterdim. Evet, “…ancak birey olabilenden derviş çıkmaktadır.” (Korkmaz, 2014).
La Bruyère “Caractères” adlı kitabında sert eleştiri oklarını “işadamı” diye seslendiği egemen sermaye sahiplerine, varsıllara yöneltir. Ne ki iyinin-kötünün kaynakları bağlamında Smithyen kurama varacak, görünmez ele kadar uzanan tartışmayla iç içe geçecektir. Kötüden iyi çıkmamaktadır ( Sarfati, 2014: 145).
İktisat ve sınıflar yönünden dünya yazınının en çarpıcı ve etkili yapıtlarından biri Jack London’un “Uçurum İnsanları”dır. Hemen her kitabında yoksul kitlelerin iç dünyasını işleyen Jack London en başarılı kitaplarından “Uçurum İnsanları”nda 20. yüzyılın hemen başındaki İngiltere’nin katlanılmaz durumda, yaşam savaşımı veren; aç, açıkta, neredeyse çıplak halk kesimlerinin acısını; yer yer tarihsel bilgilerle de destekleyerek romanlaştırır. Yapıtın yazar başkişisi, onlardan biri, bir yoksul denizci gibi görünerek doğu Londra’ya açların arasına girer. Uzun zaman onlarla söyleşir, bir küçük parça kuru ekmek ve su için birlikte düşkünlerevlerini dolaşır. “Uçurum İnsanları” öylesine anlatımlarla doludur ki inanamaz, yumruk yemiş gibi olursunuz. Jack London kalemini, kişiliğini acıları dillendirmeye adamıştır; ölümünün de intihar olup olmadığı kuşkuludur. Derya Güler Aydın, Uçurum İnsanları üzerine ayrıntılı incelemesini “Kent” başlıklı şiiriyle sonlandırmış: Kentin doğusundan uyanıyorsa güneş, / Erken kalksın diyedir işçiler / Canlarını takıp dişlerine / Yetişmeli Batının güneşine / Sonrası yine gece, sonrası yine yokluk / İşte böyledir durum / Ortasındaysan kentin, / Doğudadır uçurum. (Aydın, 2014: 161).
Adem Levent’in incelediği George Orwell’ın “Hayvan Çiftliği” ile “1984” adlı yapıtlarının “hedef” dünyasının tarih içinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’yle sınırlı kalmadığı, özellikle anamalcı düzeni de kapsar duruma geldiği açıktır. “Big Brother” her yerde! Totalitarizm, diktatörlük…her yerde! Marsçılığın yeniden önem kazandığı günümüzde Levent de aynı gerçeği vurgular (Levent, 2014: 176).
“Anna, Vronski’ye aşık olduğunda ilk olarak kocasının kulaklarının ne kadar tuhaf olduğunu fark ediyor.” (Takay, 2014: 179). Bahar Araz Takay’ın da araştırmasında belirttiği gibi Tolstoy’un “Anna Karenina” adlı büyük romanı salt yazınsal bir yapıt değildir; “…19. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’daki toplum yapısını ve bu yapı içerisindeki iktisadi ve sosyal olayları, insan ilişkilerini ve evlilik kurumunun dayandığı ekonomik çıkarları ve evlilikle bağlantılı toplumsal statünün önemini gözler önüne seren önemli bir eserdir” (Takay, 2014: 177). Takay, bir önemli ayrıntıya daha dikkat çekiyor: Anna Karenina’da demiryolu’nun simgesel etkisi (ki Tolstoy’un da bir tren istasyonunda yaşamını yitirmesi ilginçtir.)
20. yüzyılın en etkili Marksçı iktisatçılarından Ernest Mandel’in, polisiye romanın tarihsel çözümlemesini yaptığı bir değerli kitabından (bencileyin) haberli olmayanlar “Hoş Cinayet” adlı bu yapıtı üzerine incelemeden çok bilgilenebilirler (Şenalp, 2014: 195). Yazarlar, Mandel’in çözümlemesi üzerinden Marksçı düşünür ve kuramcıların sanata-yazına bakışlarını da ayrıntılarıyla anlatıyorlar.
“Edebiyattaki İktisat”ta, Metin Arslan’ın (Arslan, 2014: 246) incelemesi deyim yerindeyse, bir “iktisat felsefesi” çalışması.
Hüseyin Özel bir ilginç postmodern yapıtı, Terry Eagleton’un “Azizler ve Âlimler”ini iktisat özeğinde incelemiş. Azizler ve Âlimler, tarihsel boyutta bir araya gelmeleri olanaksız dört saygın ve tanınmış düşün, yazın insanının, 1916’da, bir evde bir araya gelmesi kurgusuna dayanır. Yapıtta Marksçı-devrimci ülkünün gerçeğe dönüştürülememesinin yarattığı düş kırıklığının postmodern bağlamdaki etkisi de dillendirilir (Özel, 2014: 259). Azizler ve Âlimler’in Türkiye’de bunca ilgi görmesini de açıklar mı bilinmez.
Özel’in yoğun çalışmasında 1970’lerden başlayarak, neoklasik iktisat ile postmodernizmin koşutluk gösterdiği de belirtiliyor. İlginç olan nokta Keynesçi iktisadın da bu sürece katılmasıdır ki Keynesçi iktisadın görece toplumsal yanı bilinir.
“Roland'ın Türküsü (La Chanson de Roland) 8. yüzyılda İspanya'daki Sarazenler ve Fransa'da Charlemagne arasındaki mücadeleyi, merkezine Charlemagne'ın şövalyesi Roland'ın savaş alanındaki kahramanlığını alarak anlatan ve 11. yüzyılda yazılan bir Ortaçağ destanıdır. Bir Halk Düşmanı 19. yüzyıl sonunda Norveç'in güney kıyısında bir kentte, kuruluşuna ön ayak olduğu ve hekim olarak çalıştığı kaplıcanın sularının zehirlerıdiğini öğrenen Doktor Stockmann'ın Belediye Başkanı, Kaplıca Yönetim Kurulu, Halk Postası Gazetesi, Mülk Sahipleri Derneği, Temkinliliğin Dostları Derneği, armatörler ve sermayedarlara karşı açtığı savaşı konu alan, Henrik İbsen'in 1882 yılında kaleme aldığı, bir tiyatro oyunudur.
Bu çalışmanın amacı iki edebiyat yapıtına, bir Ortaçağ efsanesi olan La Chanson De Roland ve bir modern çağ oyunu olan Henrik İbsen'in Bir Halk Düşmanı'na, Schumpeter'in rasyonellik ve kahramanlık arasında kurduğu ilişki penceresinden bakmaktır” (Özgür, Kaya, 2014: 283). Schumpeter’in girişimci tanımından yola çıkılıyor: Yaratıcı yıkım, kapitalizmi kurtaran girişimci kahraman… İbsen’in “halk düşmanı” aslında Niçe’ye daha yakındır. Sürü insanı mı üstün insan mı?..
Çınla Akdere, “Kurmaca Dünyayı Gerçek, Gerçek Dünyayı Kurmaca Kişilerle Anlatmak: John Dos Passos’un Büyük Para’sında Thorstein Veblen” başlıklı yazısında, John Roderigo Dos Passos’un “A.B.D.” adlı üçlemesini oluşturan “42. Paralel”, “1919” ve “Büyük Pazar” adlı romanlarını inceliyor. Akdere’nin aynı zamanda kurmaca-gerçek ilişkisinin de sorgulandığı (ki kurmacanın gerçek olmadığının ya da tersi, ölçütü ne olabilir, var mıdır) ayrıntılı yazısında, Passos’un yaşamından, “Büyük Para”dan yola çıkarak, yazarın “ulus” ve “ulusçuluk” yaklaşımını çözümler. Yazar, temel çatışma alanını ulusçu çıkar çatışmaları olarak belirler; ulusçuluğu, Amerikalıların nefret edişlerini İtalyan anarşist Sacco ve Vanzetti’nin idamının sorumlusu sayar. “Yabancılara karşı ırkçı öfke.” Günümüzde de ne kadar tanıdık, bilindik değil mi? Büyük Pazar aynı zamanda 1900-1930 yılları arasındaki Amerikan toplumunun ekonomik sorunlarını da işler (Akdere, 2014: 318).
Akdere, “montaj” konusunu üzerinden de görsel sanat kuramlarından, Benedetto Croce’un, Seymour Chatman’ın, Eisenstein’in, Sartre’ın, İktisatçı Veblen’in…görüşlerinden yararlanıyor. Giderek Veblen’in, Passos’un yapıtına etkisini irdeliyor. Akdere’nin çalışması olağanüstü dolu; yoğun bilgi içeriyor.
Ulusçuluğu batının, kendi çıkar çatışmalarından kaynaklanan savaşlarını ölçüt alarak yargılamakta; Türkiye gibi, yayılmacılığa karşı ulusçu Bağımsızlık Savaşı vermiş, bu savaşını utkuyla sonuçlandırarak “uluslaşmış” ülke aydınlarının, bilimcilerinin ivecen davranmamaları; daha temkinli yaklaşım içinde bulunmaları gerekir. Bu yanlış çok sık yapılıyor.
Erkan Erdemir’in yazısı Türk yazınından bir başyapıt üzerine: “Saatleri Ayarlama Enstitüsü.”
Erdemir’in yazısı kurumlaşma, kurumsal iktisat, işletme, yönetim özekli ayrıntılı çözümlemeler barındırıyor. Sözkonusu teknik açıklamalardan “Saatleri Ayarlama Enstitüüsü”ne koştluklar sağlanıyor, romanın aşamaları belirleniyor (Erdemir, 2014: 381).
Ahmet Hamdi Tanpınar, aslında, anlamsız, yararsız, ufku bulunmayan bir amaç yönünde onlarca bölüm kurularak, yüzlerce insan çalıştırılarak, yasal düzenlemelere gidilerek seferber olunmasıyla “alay” etmekte, “dalgasını geçmektedir.” Doğrusu ya kimi “eleştirmenlerce”, bu yapıtla doğu-batı çatışması arasında bağ kurulmasını açıklıkla anlamak güçtür. Kaldı ki Tanpınar modernist, aydınlanmacı eğilimi güçlü bir usta yazardır.
“Edebiyattaki İktisat” adlı kapsamlı yapıt, edebiyat fakültelerinde de iktisat fakültelerinde de ders kitabı olarak okutulmalıdır.
Bu önerim benimsenir mi dersiniz?
GÜNAY GÜNER
Kaynak
Akdere, Çınla, “Kurmaca Dünyayı Gerçek, Gerçek Dünyayı Kurmaca Kişilerle Anlatmak: John Dos Passos’un Büyük Para’sında Thorstein Veblen”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Arslan, Metin, “İktisat ve Edebiyat İlişkisi, Zihinselmekânsız Hikâye Anlatımı ve Düşündürdükleri: Görelizaman Hikâye Anlatımı ve Geçmişgelecek”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Aydın, Derya Güler, “Kapitalizmde İnsanlıktan Çıkmanın Hikâyesi: ‘Uçurum’ İnsanları”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Erdemir, Erkan, “Firma Nasıl Var olur? Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü Üzerinden Kurumların Ortaya Çıkışına Dair Bir İnceleme”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Korkmaz, İbrahim, “Kul-Şair’den Derviş Şair’e: Hem Parasız Hem de Yatılı Cumhuriyet”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Levent, Adem, “Edebiyat ve İktisat İlişkisinin George Orwell’ın Eserleri Üzerinden Kurulması”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Özveren, Eyüp, “Milli İktisat, Kapalı Ekonomi ve Kapalı İktisat: Selim İleri’nin Bir Yapıtını İktisatla Okuma”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Özel, Hüseyin, “Azizler ve Alimler ya da İktisadın Postmodernizmle İmtihan”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Özgür, M. Erdem, Alp Yücel Kaya, “Şövalyelerden Halk Düşmanlarına İrrasyonel Kahramanlar”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Sarfati, Metin, “17. Yüzyıl Fransız Klasiklerinden, Smithyen Ekonomi Politiğe ‘Karakter’ ve Analizi”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Şenalp, Esra Şengör, Mehmet Gürsan Şenalp, “Ernest Mandel’in Hoş Cinayet’inde Polisiye Roman Eleştirisi”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Takay, Bahar Araz, Aleksey Aleksandroviç’in Kulakları: 19. Yüzyıl Rusyası’ndan İnsan Manzaraları”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.
Türel, Oktar, “1930’lu Yıllar Türkiyesi’nde İktidar Mücadelesi, İstanbul Burjuvazisi ve Lüküs Hayat”, “Edebiyattaki İktisat”, (Derleyenler: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere), İletişim Yayınevi, 2014 içinde.