Dedem Korkut’u okuyorum kaç gündür, bilmem kaçıncı kez...
Oğuz'uz, Kayı'yız ya; severiz.
“HAN OĞLU BOĞAÇ HAN DESTANI” takıldı kaldı kafama.
Onun yendiği Boğa'nın heykelini yapmak geldi içimden...
Boğaç’ın hayatını okuyunca Kânûni’nin oğlu Mustafa’ya ettiklerinin asırlar önce Boğaç’ın da başına geldiğini görürsünüz.
Orada da 40 yalaka Boğaç’ın babası Dirse Hân’ı fiştikleyip oğlunu öldürtmeye çalışırlar...
Her neyse okunmalı, okutulmalıTürk’ün bu güzel Destânı...
Biz gelelim Boğan Hân’a...
Der ki Dedem Korkut:
“Bayındır Hân'ın bir boğası var idi, bir de erkek devesi var idi.
O boğa sert tasa boynuz vursa un gibi öğütürdü.
Bir yazın bir güzün boğa ile erkek deveyi savaştırırlardı.
Bayındır Han kudretli Oğuz beyleri île temaşa ederdi; seyreder eğlenirdi.
Meğer Sultânım, gene yazın boğayı saraydan çıkardılar.
Üç kişi sağ yanından, üç kişi sol yanından demir zincir île boğayı tutmuşlardı.
Gelip meydanın ortasında koyu verdiler.
Meğer Sultânım, Dirse Han'ın oğlancığı üç de kabile çocuğu meydanda aşık oynuyorlardı. Boğayı koyuverdiler; oğlancıklara koş dediler.
O üç oğlan kaçtı.
Dirse Han'ın oğlancığı kaçmadı.
Ok meydanın ortasında baktı durdu.
Boğa da oğlana sürdü geldi.
Diledi ki oğlanı helâk kılsın.
Oğlan yumruğu ile boğanın alnına kıyasıya tutup vurdu.
Boğa geri geri gitti.
Boğa oğlana sürdü tekrar geldi.
Oğlan yine boğanın alnına yumruğu ile sert vurdu.
Oğlan bu sefer boğanın alnına yumruğunu dayadı,
sürdü meydanın başına çıkardı.
Boğa ile oğlan bir hamle çekiştiler.
İki kürek kemiğinin üstüne boğanın köpük bağlandı.
Ne oğlan yener, ne boğa yener.
Oğlan fikreyledi, der:
Bir dama direk vururlar, o dama destek olur,
ben bunun alnına niye destek oluyorum duruyorum dedi.
Oğlan boğanın alnından yumruğunu giderdi, yolundan sövüldü.
Boğa ayak üstünde duramadı, düştü tepesinin üstüne yikıldı
Oğlan bıçağına el attı; boğanın başını kesti.
Oğuz beyleri gelip oğlanın başına toplandılar, aferin dediler.
Dedem Korkut gelsin, bu oğlana ad koysun,
beraberine alıp babasına varsın, babasından oğlana beylik
istesin, taht alı versin dediler.
Çağırdılar. Dedem Korkut gelir oldu.
Oğlanı alıp babasına vardı.
Dede Korkut oğlanın babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Hey Dirse Han beylik ver bu oğlana
Taht ver erdemlidir
Boynu uzun büyük cins at ver bu oğlana
Biner olsun hünerlidir
Ağıllardan on bin koyun ver bu oğlana
Etlik olsun hünerlidir
Develerden kızıl deve ver bu oğlana
Yük taşıyıcı olsun hünerlidir
Altın başlı otağ ver bu oğlana
Gölge olsun erdemlidir
Omuzu kuşlu cübbe elbise ver bu oğlana.
Giyer olsun hünerlidir.
Bayındır Hân'ın ak meydanında bu oğlan cenk etmiştir,
bir boğa öldürmüş senin oğlun,
adı BOĞAÇ olsun, adını ben verdim yaşını Allah versin dedi.
Dirse Han oğlana beylik verdi, taht verdi.
Oğlan tahta çıktı, babasının kırk yiğidini anmaz oldu.
O kırk yiğit haset eylediler, birbirine söylediler :
Gelin oğlanı babasına çekiştirelim, olur ki öldürür,
gene bizim izzetimiz hürmetimiz onun babasının yanında hoş olur,
ziyade olur dediler.
Vardı bu kırk yiğidin yirmisi bir yana. yirmisi de bir yana oldu.
Gerisi tam Türk Siyâseti işi; okuyunuz a dostlar...
BOĞAÇ”
SEDAT ÖRSEL
DEMİR-TAŞ HEYKEL
17 Haziran, 2015
(28Cm X 54Cm X 22 Cm)
Az önce bitti...
(Belki daha oynarım üstünde...)