Evlerimizde ciltler dolusu bulundurup, bilgi gereksinimi oldukça başvurduğumuz ansiklopedilerin çoğu artık sanal ortamda. Aradığınıza birkaç “tık”la ulaşabiliyorsunuz. Ama kimi ansiklopedilerin gerek cilt kaliteleri, gerekse yakın tarihten örnekler olması nedeniyle koleksiyon değeri var ve raflarda bulunmaya devam ediyorlar.
Bu ansiklopediler içinde Türkçe olarak yayımlanmaya başladığında âdeta olay yaratanı, uluslararası bir İngiliz yayını olan Britannica idi. 1768'de İskoçya'nın Edinburgh kentinde yayına başlayan, 100 sürekli editör ve 4400 katılımcı yazar tarafından hazırlanan bu ansiklopedi, 32 cilde ulaşmış olan uluslararası yayınına 15. basımını yaptıktan iki yıl sonra 2012'de son verdi. Çünkü fizikî ansiklopedinin satışı 1990'da 125 bin iken, bu rakam 4 bine kadar düşmüş, alanı çevrimiçi ansiklopediler işgal etmişti.
Türkiye'de de durum farklı olmadı. Başlangıçta ansiklopedi her aydının ve ailenin peşinden koştuğu yepyeni bir kaynaktı. Fasiküller halinde abonelik sistemiyle yayına başladığında kadroda çok sayıda akademisyen bulunuyordu. 12 Mart Muhtırası'nın sillesini yemiş ve okullarından ayrı düşmüş olanlar da harıl harıl Türkçe Britannica için çalışıyorlardı.
Günümüzde artık sadece Britannica.com var. 1994'te dünyanın ilk internet ansiklopedisi olarak çevrimiçi yayına başladı ve hala “en güvenilir genel kültür kaynağı” olarak nitelendiriliyor. Günde en az beş kez güncellenen bir kaynak.
Geçtiğimiz günlerde Britannica, tıpkı kendisi gibi daha çok internette ve dijital dünyada kendini gösteren bir Türk piyaniste yer verdi: AyşeDeniz Gökçin.
Çocukluğundan bu yana izlediğim AyşeDeniz, akademik anlamda çok iyi eğitim almış bir piyanist. Türkiye'de klasik anlamda konservatuvarda okumadı, bakelorya veren bir özel okulda ortaokul ve liseyi okudu, piyanoyu özel derslerle geliştirdi ve lisans öğrenimini ABD'de Eastman School of Music'te, lisansüstünü ise Londra'da Royal Academy of Music'te yaptı.
ZORU SEÇMENİN ÖNEMİ
Önünde iki seçenek vardı. Ya bir konservatuvarda öğretmenliğe başlayıp, ara sıra klasik konserler verecekti, ya da... İkinci seçenek zordu. AyşeDeniz hem klasik, hem de yüreğimin götürdüğü müzik diyerek yenilikçi, girişimci bir mücadele içine girmeyi seçti. Çocukluğunun hit grup ve parçalarından hiç kopamamıştı, binlerce düzenlemesi bulunan Pink Floyd şarkılarına Franz Liszt tarzında getirdiği yorumla salt klasik müzikle ulaşılamayacak genişlikte uluslararası kitleye ulaşarak sosyal medyada ve dijital listelerde zirve yaptı. Ardından Kurt Cobain’e adadığı “Nirvana Project” albümüyle İngiltere'de iTunes “En İyi Klasik Albümler” de ilk 10’a girmeyi başardı. Bu liste başarısını daha sonra besteci-icracı olarak çıkardığı Earth Prelude” albümüyle tekrarlayarak Amerika, Ingiltere, İtalya ve Turkiye'de iTunes klasik listelerinde ilk 10’a girdi. 2022 yılı Mayıs ayında akıllı telefon kullanıcılarının gözdesi Spotify dinleme listelerinde İdil Biret ve Fazıl Say'dan sonra en çok dinlenen Türk piyanist konumunda.
Besteleri ve düzenlemeleriyle geniş bir hayran kitlesi edinen AyşeDeniz, şimdi Los Angeles'te oturuyor ve yaşamını tüm bu etkinliklerden kazandıklarıyla sürdürmeyi başarıyor. Bugüne kadar neredeyse çıkmadığı ünlü sahne, katılmadığı festival kalmadı. Suudî Arabistan çöllerinde binlerce yıllık antik mezarların yanıbaşında düzenlenen bir festivalde, tepesinde drone kameralarıyla bile müziğini icra etti. Hem de pandemi tdevam ederken...
Besteleri genellikle minimalist ve yatıştırıcı tarzda. Film müziği olarak kullanılabilecek olanlar var. Kimileri programlı, kimileri ise tümüyle soyut.
AyşeDeniz projelerini kendi geliştiriyor, deyim yerindeyse “tek tabanca” olarak devam ediyor ama teknik anlamda yararlandığı değişik ülkelerde genç insanlar ve küçük firmalar bulunuyor. Müzisyenliğinin yanı sıra “genç kadın girişimci” tanımına uyuyor.
BORDERLESS PIANO ARTIK JAPONYA'DA
Pandemi dönemini beste, kayıt ve hazırladığı piyano eğitim metoduyla dolu dolu değerlendirdi AyşeDeniz. Pandemi döneminde uzun bir çalışma sunucu dijital alanda çok sayıda katılımcıya ulaşan bir piyano kursu hazırladı ve “Borderless Piano / Sınırsız Piyano” adını verdi. Çok değişik ülkelerden izleyicisi olduğu için bu adı özellikle seçmişti. Kurs önceden kaydedilmiş rehberli videolarından oluşan ana kurs, birlikte çalışılan çevrimiçi canlı ustalık sınıfları ve katılımcıların sorularını gönderebildiği ve ilerlemelerini gösterebileceği Sınırsız Piyano Topluluğu'ndan oluşuyordu.
Bu kursta hiç bilmeyenler bile piyano ile tanışıp işe temelden başlayabiliyor.
-Repertuar oluşturmak için nota okumayı,
-Bütün bu notaların arkasındaki teoriyi
-Gam ve akor oluşturmayı
-Kendi melodi ve armonilerini yapabilme becerisini
kazanabiliyordu katılımcılar.
AyşeDeniz, “ Sonunda; iki el ile kendi başınıza repertuvar içinden seçtiğiniz herhangi bir parçayı hatta Ode to Joy (Neşeye Çağrı) parçasını bile çalmayı öğreneceksiniz!” diyordu. Yeter ki katılımcılar, düzenli çalışsın ve sunulan kurs materyalleri üzerinden yeterince geçsinlerdi.
Kurs o denli verimli oluyordu ki, Japonya'daki çeşitli kurumların dikkatini çekti. AlşeDeniz'le iki yıllık bir anlaşma imzaladılar ve Borderless Piano metodu SLS Japan okullarında Tokyo’da öğretilmeye başlandı. AyşeDeniz 2023'te hem yarışma jürisi, hem ustalık sınıfı yapmak ve konserler vermek üzere Japonya’ya gidecek.
BRITANNICA'NIN “GELECEĞİN BİÇİMLENDİRİCİLERİ” LİSTESİNDE
Tüm bu çabalar karşılıksız kalmıyor. Ve AyşeDeniz, Britannica'nın merceği altında incelenerek çok önemli sayılabilecek bir seçkiye alındı. Britannica, “Geleceğin Biçimlendiricileri” olarak adlandırdığı 200 genç, 40 yaş altı insanı seçiyor ve onları tanıtıyor. Dünya çapında giderek daha fazla genç insanın geleceği biçimlendirmek , geliştirmek ve daha adil hale getirmek için uğraştığına dikkati çeken Britannica, bu seçkinin tanıtımını şöyle yaptı:
“Onlar, geleceğin düşüncesine yön verecek entelektüel soruları ve endişeleri çerçeveleyen fikir insanlarıdır. Bunlar akademisyenler, inşaatçılar, tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar, öğretmenler, yazarlar, müzisyenler ile sosyal ve politik liderlerdir. Bu seride vurgulayacağımız geleceğin 200 şekillendiricisi bugüne damgasını vurdu ve onlardan çok daha fazla buluş, yenilik, yaratma ve yorumlama görmeyi bekliyoruz.”
Britannica AyşeDeniz'i şöyle tanıttı:
AyşeDeniz Gökçin (34)
Ankara, Türkiye'de doğan Ayşedeniz Gökçin, müzikli bir evde büyüdü. Annesi kendisine hamileyken Ayşedeniz, Amadeus filminin gösterimi sırasında o kadar hareketliydi ki, Gökçin'in bir röportajcıya söylediği gibi annesi kızının klasik bir müzisyen olacağına karar verdi. Ailesinin evinde, hemen aldıkları bir kuyruklu piyano vardı. Lisans derecesini Rochester, New York'taki Eastman Müzik Okulu'ndan ve Londra'daki Kraliyet Müzik Akademisi'nden yüksek lisans derecesi aldı. Hem başarılı, hem akıcı çalışı hem de yaratıcı repertuarı ile eleştirmenlerin beğenisini kazanan AyşeDeniz Gökçin, izleyenleri şaşırtmayı da seviyor. Ve öyle de yapıyor: Kataloğunda öne çıkan bir EP, rock grubu Pink Floyd'un üç şarkısını 19. yüzyıl bestecisi Franz Liszt tarzında yorumladığı ve Amerikan rock grubu Nirvana'nın şarkılarını benzer şekilde elden geçirdiği bir EP. Daha geleneksel olarak, kayıtları arasında Ludwig van Beethoven ve Frédéric Chopin'in çalışmaları da yer alıyor. Bir türle sınırlı kalmaya direnmeye devam ediyor, genellikle konserde rock ve klasik melodileri karıştırıyor.”
Ata deyişimiz “Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” diyor ama artık internet sayesinde bu söz geçerliliğini yitiriyor. Merak edenler sadece AD Pianist yazarak aratsınlar, bakın neler bulacaklar, neler..
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Konser Arkası Dergisi'nin Haziran 2022 sayısında yayımlanmıştır.