Cumhuriyet 100, Ankara Devlet Konservatuvarı ise 87 yaşında. Cumhuriyetimizin bu ilk konservatuvarı, günümüzde Hacettepe Üniversitesi çatısı altında eğitim veriyor. Hacettepe Üniversitesi, konservatuvar sayesinde daimi bir orkestraya sahip bir üniversite konumunda. Bu orkestra, lisans öğrencilerinden alınan takviyelerle klasik müzik dağarının büyük sayılabilecek yapıtlarını da seslendiriyor.
Konservatuvar, bir süredir üniversitenin Beytepe Yerleşkesi'ndeki yeni binasında konuşlanmış durumda. Büyük konser salonu pek çok amaçla kullanılıyor, sınavların çoğu da burada yapılıyor.
Sahnenin üzerinde zincirlerle tavana asılı yansıtıcı üç panelin sahne üstüne düşmesi sonucu salon bir süre kapalı kaldı ve konserlere de ara verildi. Panellerin yenilenmesi işinin ihalesi yapıldı ama öğretim yılı kapanmadan, yıl sonu konserlerininin verilebilmesi için yenilenecek paneller takılmadan salon yeniden açıldı. 87. yıl nedeniyle düzenlenen pek çok etkinlik bu salonda yapılıyor.
Lisans öğrencileri arasından solistik özellikleri gelişmiş olanlar arasından yapılan seçme ile hazırlanan programı 8 Mayıs 2023 akşamı izledim. Şef Rengim Gökmen yönetimindeki orkestra, dördü enstrümantalist, ikisi şancı toplam altı soliste eşlik etti. Başkemancı sandalyesinde Burcu Zorlu oturuyordu.
ÖNCE ENSTRÜMANCILAR
Sahneye ilk olarak tromboncu Başar Gül (d.2002) geldi. Ahmet Yaldız'ın öğrencisi olarak başladığı bu bakır üflemeli çalgının eğitimine son sekiz yıldır Bedii Durham'la devam eden Gül, Danimarkalı besteci Launy Gröndahl'ın (1886-1960) üç bölümlü konçertosunu hazırlamıştı.
İlk kez solist olarak dinlediğim Gül'ü, enstrümanına hayli egemen buldum. Hem orkestrayla birlikte olduğu, hem de solo kadansları üflediği, yapıtın tümünde başarılıydı. Özgeçmişinde 2021'de önemli pedagog Prof. Ian Bousfield'in sınıfında Bern Sanat Üniversitesi'nde okuduğu, İsviçre'de çeşitli konserler verdiği yazan Başar Gül'ün bu çalışma temposuyla geleceğe umutla bakmaması için hiçbir neden yok.
İkinci sırada, keman dağarının önde gelen yapıtlarından P. İliç Çaykovski'nin (1840-1893) Re majör Op. 35 konçertosu vardı. Solist Buğrahan İlter (d.1998) yedi yaşında Bilkent'te Elena Rıhsî ile çalışmaya başlamış, gençlik orkestralarıyla turnelere katılmış, orkestracılıkta epey deneyim kazanmış bir keman öğrencisi. On yıllık Bilkent sonrası, şimdi ADK'da eğitimini Prof. Eylem Önder Başarır ile sürdürüyor.
Konçertonun ikinci ve üçüncü bölümlerinde, uzun ilk bölüme göre daha iyi etkinlik gösterdi. Yetenekli ama solistlik için daha istikrarlı bir çalışmaya gereksinimi var gibi görünüyor. Herhalde ADK'yı da bunun için seçti.
Aradan sonra sahneye kendisini daha önce de solist olarak dinlediğim, yetenekli kontrbasçı Atakan Altun (d. 2003) geldi. Daha çok eşlik ve caz çalgısı olarak tanınan kontrbas için solistik yapıt yazanların başında gelen Giovanni Bottesini'nin ( 1821-1889) Si minör 2 No'lu konçertosunu hazırlamıştı.
Prof. Burak Karağaç'ın öğrencisi olarak çok sayıda uluslararası yarışma kazanmış olan Atakan, üç bölümlü, hayli teknik güçlükleri olan yapıtı tertemiz bir ton tutturarak fevkalade başarıyla seslendirdi. Atakan kısa arşesini Alman tekniğiyle kullanıyor. Konser sonrası kendisini kutlarken, “Bach'ın çello süitlerinden birkaç tanesini hazırlasan” demekten kendimi alamadım. Bunu yapan kontrbasçılar genellikle çello arşesi seçip Fransız tekniğiyle çalıyorlar.
Sırada, gene daha önce dinlediğim ve çok umut verici bulduğum kemancı Ece Namlı ( 2002) vardı. Dağarın en virtüoz yapıtları arasında kabul edilen Camille Saint-Saens'in (1835-1921) La minör Op. 28 Introduction ve Rondo Capriccioso başlıklı eserini seçmişti. Sağlam tekniği, ajilitesi ve temiz tonuyla pırıl pırıl bir seslendirme çıkardı.
El kitapçığındaki özgeçmişine baktığımda, 2022 yılı içinde yurtdışında pek çok yarışmaya katıldığını, bunlarda ikincilik ve üçüncülük derecelerini elde ettiğini gördüm. Prof. Ebru Karağaç'la çalışan Ece Namlı'nın, yurtdışında değişik pedagogların ustalık sınıflarına aktif olarak katılımı mümkün olabilirse, gelişim hızının artacağını görebiliriz. Belli düeye ulaşmış öğrencilere, değişik hocalarla çalışmak genellikle iyi geliyor.
ŞANCILAR SAHNEDE
Seçilen iki şancı en sona bırakılmıştı. Önce bariton Efe Erol (d.1996), George Bizet'nin (1838-1875) en ünlü yapıtı Carmen operasından sevilen Toreador (Votre Toast) aryasını söyledi.
Arda Doğan'la başladığı Iva Ionova ile devam ettiği şan eğitiminde kısa süre önce Umut Kosman ile çalışmaya başlayan Efe Erol, umarım yeni hocasıyla daha hızlı ilerleyecek, bazı eksiklerini çabuk biçimde kapatacaktır.
Son solist soprano Dilan Kan'dı (d.1997). Eğitimine deneyimli pedagog Pekin Kırgız'ın sınıfında başlayarak sağlam bir temel edindiği belli olan Kan, halen çalışmalarını Doç. Nihan Turnagöl ile sürdürüyor.
Luigi Arditti'den (1822-1903) “Il bacio / Öpücük” aryasını seslendirirken âdeta “Opera sahnelerinde görev almaya hazırım” mesajı veriyordu. Geçen yıl Bellini'nin bir operasından hazırladığı arya ile dikkatimizi çeken Dilan Kan'ı önümüzdeki yıllarda koleratür soprano rollerinde opera sahnelerinde görmek pek şaşırtıcı olmayacak. Tabii, sınav açılır, kadro veya sözleşme verilirse...
Konserin sonunda eski köye yeni adet olduğu üzere, solistlere birer kağıt belge sunuldu. Üniversite rektör yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Serper ile konservatuvar müdürü Prof. Metin Munzur, bu belgeleri solistlere sahnede verdiler.
Gecenin yıldızları, tromboncu Başar Gül, kemancı Ece Namlı, Kontrabasçı Atakan Altun ve soprano Dilan Kan'dı. Atakan Altun, CSO'nun 19 Mayıs özel konserinde de solist olarak sahneye çıkacak.
Konservatuvarda, 11 Mayıs 2023 Perşembe akşamı da bu kez liseli solistler, şef Burak Tüzün yönetimindeki lise orkestrası eşliğinde saat 19.30'da aynı sahnede olacaklar.
Umarız Türkiye ile ile birlikte tüm genç müzisyenler, solist adayları da iyi günler görürler.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
9 Mayıs 2023, Ankara