Devlet orkestralarına solist olarak kendisi ve besteci olarak eserleri, “sözlü” talimatla programlarından çıkarttırıldıktan sonra, Fazıl Say, hem besteci, hem piyanist olarak 29 Aralık akşamı Bilkent'te Ankara dinleyicisinin karşısındaydı. Başlığa aldığım “Ankara Fazıl'ı nasıl bağrına bastı?” sorusunun yanıtını “ Muhabbetle, sevgiyle” diye verebiliriz. Yoğun ve ayakta alkışın, Fazıl'ın dört kez “bis” yapışının tanıklarından biri de, Türkiye'de özgürlüklere, sanata ve sanatçıya yönelik baskıları dikkatle izleyen dünyanın “Büyük Ağabey”i ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'dı.
Biletleri çıktığı anda tükenen konserde Fazıl'ın besteciliğini “Hayyam” başlıklı klarnet konçertosu temsil ediyordu. Eserin dünya prömiyeri 2011'de Almanya'da Schleswig Holstein Festivali'nde Işın Metin yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde, ünlü klarnetist Sabine Meyer tarafından yapılmıştı. Sabine Meyer, daha sonra BİFO eşliğinde eserin Türkiye ve İstanbul prömiyerini de yapmıştı. Ecesu Sertesen ise şef Naci Özgüç yönetiminde Eskişehir B.B. Senfoni Orkestrası eşliğinde eseri seslendiren ilk Türk klarnetist olmuştu. Ankara prömiyerinde ise solist, BSO'nun bu sezon program sorumluluğunu da yapan, klarnet grup şefi Nusret İspir'di. Fazıl'la daha önce de Avrupa'da çalışmış olan Alman şef Stefan Sanderling orkestrayı yönetiyordu.
Eseri, dünya prömiyerinde dinlemiştim, Ankara prömiyerinde ikinci dinleyişimde daha iyi özümsedim. Fazıl Say'ın, rubaileriyle ünlü, yaşadığı dönemin aykırı filozofu Ömer Hayyam'ın (1048-1131) yaşam ve felsefesinden hareketle bestelediği yapıt, klasik konçerto yapısının dışında, hızlıdan yavaşa doğru giden ve hep sönerek tamamlanan üç bölümden oluşuyor. Konçertoda Hayyam'ı klarnet ile viyolonsel değişimli olarak temsil ediyor. Fazıl Say'ın, çağdaş ile geleneksel-makamsal özellikleri ustalıkla örgülediği, Anadolu ve Asya renklerini yansıttığı “Hayyam”da, Nusret İspir özenli, yumuşak bir icra çıkardı. Özellikle birinci ve üçüncü bölümlerde klarnetle viyolonselin karşılıklı konuştuğu pasajlar, İspir ve viyolonsel solisti Hayrettin Hoca tarafında başarıyla seslendirildi. Fazıl'ın klarnet konçertosu ocak ayında da İsviçre'nin Luzerne kentinde seslendirilecek.
Fazıl Say, besteci olarak dinleyicinin alkışını aldıktan sonra, konserin ikinci yarısında bu kez solist olarak sahnedeydi. Geçtiğimiz aylarda Paris'te Kristjan Jarvi yönetimindeki Fransa Ulusal Orkestrası eşliğinde seslendirdiği, repertuarının yıldızlarından Maurice Ravel'in Sol Majör Piyano Konçertosu, özellikle birinci bölümdeki Gershwin göndermeleri ve caz esintileriyle Say için biçilmiş kaftan gibiydi. Birinci bölümde kendi kadansını çaldı, böylece esere kattığı yeniliği de görmüş olduk. Piyano için yazılmış en güzel müzikler arasında kendine yer bulan lirik ikinci bölüm ve yüksek nabızlı son bölüm hem solist, hem orkestra ve tabii dinleyici için mutluluk vericiydi.
Yoğun alkış karşısında Fazıl tam dört kez bis yaptı. Önce iki Chopin, ardından iki Say parçasının sonunda alkış dinmeyince başkemancı Toğrul Ganiyev'i elinden tutup kaldırarak orkestranın da sahneyi boşaltmasını sağladı.
Lafı uzatmanın anlamı yok. Dinleyici Fazıl'ı seviyor, destekliyor ve istiyor. Önünde fırtına gibi 2015 programı var. Ankara dinleyicisinin ise Fazıl'ı orkestra eşlikli olarak yeniden bağrına basmak için bakalım ne kadar süre geçecek?