Kavram kargaşası yaratarak işleri içinden çıkılmaz hale getirmekte Türkiye'nin üstüne başka ülke var mıdır, bilmiyorum! Son örnek inanılmaz! Bale, sanat mıdır, spor mudur?
Lafı uzatmanın gereği yok, elbette ki sanattır, tüm dünyada böyledir, teoride de, pratikte de... Türkiye'de de 1948'de Yeşilköy Bale Okulu'nun açılıp daha sonra bu sanat eğitiminin Ankara Devlet Konservatuvarı içine alınması, Devlet Opera ve Balesi'nin kurulması, bale eğitiminin Bakanlık onaylı özel okullarla da yaygınlaşması, özel bale topluluklarının da kurulması, uluslararası bale yarışmalarında dereceye giren Türk bale sanatçıları...
Ama gelin görün ki, eğitimi ve sürdürülmesi büyük emeklere bağlı bale sanatını, “danstır” ve “ dans da spordur” kestirmeciliğiyle küçülterek, 8-12 yıllık eğitimle elde edilebilen kazanımları görmezden gelip birkaç haftalık kursla “bale antrenörü” yetiştirmeye kalkışmanın amacı acaba nedir? Bu bir tür gözbağcılık mı, yoksa yeni tür bir kandırmaca ticaretin ayak sesleri mi?
Tartışma, Türkiye Dans Sporları Federasyonu'nun bir ilanı üzerine başladı. İlanın başlığı şöyleydi: 06-12 Mart 2021 İstanbul Bale 1. Kademe Yardımcı Antrenörlük Kursu (7 Gün)...(http://www.tdsf.gov.tr/haber/antrenorluk-kurslari-aciliyor)
Araştırdım, gerçekten de böyle bir federasyon varmış, başkanlığını da, bir dönem televizyonda kurduğu dans gruplarıyla eğlence programlarına çıkan Tolga Han (Çinkitaş) yapıyormuş. Web sitelerine baktım, şöyle deniliyor: “Dans Sporları 2001 yılında Jimnastik Federasyonunun çatısı altında branş olarak yerini aldı. 2006 yılında Jimnastik Federasyonu’ndan ayrılarak Genel Müdürlük çatısı altında Türkiye Dans Sporları Federasyonu olarak faaliyetlerine devam etti. 2007 yılında yapılan Genel Kurulda alınan kararlarla Dünya Dans Sporları Federasyonunun çatısı altında toplanan diğer toplum danslarının tamını kendi çatısına aldı. Bu kararlar doğrultusunda Federasyonun yeni ismi Türkiye Dans Sporları Federasyonu oldu ve bağımsız federasyon olarak varlığını devam etmektedir.” ( http://www.tdsf.gov.tr/tdsf-hakkinda.php)
Burada kastedilen salsa, tango gibi danslar... Bunların yarışmaları tüm dünyada yapılıyor ve birer “eğlence” olarak TV'lerden de yayımlanıyor.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü altında federasyon kurabilmek için “kulüp”lerden oluşmak gerekiyor ya... Tam 183 tane kulüp var dans ve spor kulübü adı altında... Özel Spor Salonları adı altında da 77 tane dans stüdyosu görünüyor federasyon sitesinde...
Peki acaba TDSF şimdi niye “bale”ye sarkıyor, bu bir kavrambilmezlik mi, yoksa ne yapılmak isteniyor? Bu soruya yanıt aramadan önce, bakın, Bale Sanatçıları Derneği'nce yapılan açıklamanın bir bölümünde ne deniliyor:
“Dans Sporları Federasyonu'nun açılması planlanan sportif bale antrenörlüğü sertifikası ile akademik ve kurs kapsamında uzun yıllar süren eğitimler sonunda sadece başarılı olan öğrencilerin almaya hak kazandıkları eğitmenlik belge ve diplomalarını hiçe sayarak bir hafta gibi bir sürede, bu konudaki hiçbir eğitim geçmişi, yetenek ve fiziki yeterlilikleri olmasına bakılmaksızın, hiç bir emek sarf etmeden, bale hakkında hiçbir fikri olmayan kişilere eğitmenlik, hakemlik, antrenörlük gibi yetkiler verilecektir. Bale sanatı ile ilgisi olmayan, aynı zamanda bu alanda hiçbir tecrübesi bulunmayan kişilerin bu belgeleri alabileceği gibi uygulama şansı da artacak ve mevcut kaçak uygulamalar yasallaştırılacaktır.
Çok sayıda bilimsel çalışmada da belirtildiği üzere balenin erken yaşta başlayarak tamamlanması gereken uzun bir süreç olduğu zaten bu alandaki tüm profesyoneller ve eğitmenler tarafından kabul görmüştür. Bu yaratılmaya çalışılan yeni durum tüm dünyada kabul görmüş akademik çalışmaları da hiçe saymaktadır.
Daha da önemlisi bu durum çocukların ve insanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları konusunda büyük bir tehlike yaratmaktadır. Bale programlarının bu konuda uzman eğitmenler tarafından uygulanmadığında fiziksel sakatlıklara ve pedagojik problemlere yol açtığının örnekleri mevcuttur. Dans Sporları Federasyonu başkanı tarafından çeşitli platformlarda bu eğitimleri akademik kariyeri olan kişilerin vermeyeceği, akademik kariyeri olan kişiler verdiği takdirde katılanların başarılı olamayacağı beyan edilmiştir. Bu durumda eğitim verecek kişilerin niteliği, teknik ve pedagojik yeterliliği de umursanmamaktadır. Nitelik, içerik, süre ve denetim açısından kesinlikle kabul edilemeyecek bu eğitim sonucunda ciddi sorunlar yaşanması kaçınılmazdır.”
Yılların bale eğitmeni Gülüm Pekcan da ekliyor:
“Bugün bale sanatını icra eden bale dansçıları, onları yetiştiren eğitmenler, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bale kursları 'sportif bale' tanımlamasını, “bale sporcusu” tanımlamasını içeren kavram karışıklığının yaratacağı sonuçlar karşısında büyük bir haksızlığa uğramaktadır. Dünyadaki bale yarışmalarına giren öğrencilerin ya da profesyonellerin dans federasyonuna bağlanma ya da lisans alma gibi zorunluluğu yoktur. Bu kişilerin hangi okullarda hangi eğitmenlerce eğitildiği yarışmaya kabul için sorulur ve buna göre değerlendirilir. Sonuç olarak bale, kültürel bir altyapısı olan gelişimini ve tamamlamasını uzun sürelerde çok çeşitli disiplinlerle , araştırmalarla , akademik çalışmalarla yürüten ve tüm güzel sanatları içinde toplayan biri sanat dalıdır. İcrası ise sahnede yapılır. Bale bir sanattır.”
Dönelim gene Bale Sanatçıları Derneği'nin açıklamasına:
“Bale, Rönesans döneminden günümüze tüm dünyada sanat olarak kabul edilmekte olup ülkemizde de TC Anayasası’nda yer aldığı üzere sanat faaliyeti olarak kabul edilmiştir. Bugün, Türkiye Dans Sporları Federasyonu elde etmeyi planladıkları bir takım ticari kazançlar uğruna bu durumu yok saymaktadır. Belirli kişi ve kurumlara rant sağlama amacı da güden bir yeni oluşumla baleyi bir spor branşıymış gibi göstererek bale antrenörü yetiştiren eğitimler vermeyi planlamaktadır. Önerdikleri programda yer alan sportif bale, bale antrenörü, bale hakemi gibi kavramların dünyanın hiçbir yerinde tarih boyunca ve günümüzde bir karşılığı ve geçerliliği bulunmamaktadır. Tamamen uydurulmuş olan bu yeni kavramlar baleye ait değildir.”
Buradaki “sanat”, “eğitim”, bale” “spor” kavramlarına baktığımızda, ülkemizde şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen sistemde Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde yer alan Kültür ve Turizm, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlıkları'yla YÖK konunun tarafları durumundadır.
Yabancı dil bilmeden “akademisyen olmak” isteyenlerin “Reis bu işi çözüversin” dediği bir ülkede yaşıyor olsak da, ilgili bakanlıkların, en başta da federasyonların bağlı olduğu Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bu kavram kargaşasına kısa sürede son vermesi gerekir.
Şefik KAHRAMANKAPTAN
23 Ocak 2021, Ankara