Bilkent'e Amerika eğitimli, bol ödüllü bir Koreli piyanistin öğretim görevlisi olarak geldiğinde yaptığım araştırmada Yoonie Han'ın (d.1985) hayli zengin bir özgeçmişe sahip olduğunu görmüş, dinlediğim kayıtlarını da beğenmiştim. Kendisini 24 Şubat gecesi Bilkent 30. Yıl Festivali kapsamında “pianissimo” başlıklı ve ölümünün 6. yılında üniversitesinin kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya “Hocabey'e Saygı” başlığıyla adanmış konserde dinleme olanağı buldum.
Konser öncesi “Hocabey'e Saygı” konuşmasını Türkçe ve İngilizce olarak MSSF'nin eski dekanı ve BSO'nun eski sanat yönetmeni, kompozisyon hocası ve şef Işın Metin yaptı. Şimdiki dekan Kağan Korad, kurucusu olduğu Trio Anka ile çok önceden kararlaştırılmış Miami Gitar Festivali'ne katılmak üzere Amerika'ya gitmişti.
Işın Metin 30. yılda, kendisinin de ilk öğrencilerden biri olduğunu anımsatarak Doğramacı'nın vizyonunu övdü, imkansızı kabul etmediğini anlattı. Buraya ben de bir ekleme yapmak isterim. Hocabey'in en büyük hayâli, kendi ağzından kaç kez dinlediğim, Bilkent'e bir de operaevi kazandırmaktı. Eğer ömrü vefa etseydi, Türkiye'nin giderek kötüleşen koşullarına karşın, bunu da gerçekleştirirdi.
BİLKENT'İN YENİ KORELİSİ
Ankara'daki Kore misyonu kalabalık biçimde konserdeydi. Mütevelli heyet başkanı Ali Doğramacı ve rektör Abdullah Atalar başta olmak üzere Doğramacı ailesi dinleyiciler arasındaydı. Yoonie Han'ı bu çoğu Amerika'da yaşanmış zengin özgeçmiş bilgileri nedeniyle, aralarında Bilkent ve sonrasında Çaykovski mezunu piyanistlerin de bulunduğu başvurucu adaylar arasından tercih eden rektör Abdullah Atalar da, konserin heyecanını seçiçi olmanın getirdiği sorumlulukla yaşıyor olmalıydı.
Yoonie Han, kostüm sponsoru Dolce§Gabana'nın hazırladığı mavi giysisi içinde halka açık olarak ilk kez çıktığı Bilkent sahnesi için dört eserden oluşan bir program hazırlamıştı.
Önce Friedman düzenlemesi olarak C. Gluck'un “Orfeo ve Euridice” operasının ezgisini, ardından Busoni düzenlemesi olarak özgün yazısı keman için olan J. S. Bach'ın Re minör Partitası'nı seslendirdi. Sonraki eser E. Granados'un “Goyescas” Piyano Süiti'nden “Aşk ve Ölüm” başlıklı bölüm ile G. Gershwin'in ünlü Mavi Rapsodi'siydi.
Esas adı Yoonjung Han olan ama sahne ve yaygın ad olarak Yoonie'yi kullanan piyanist, programın tümünde çok iyi bir teknik, yüksek bir müzikalite ve zarif bir tarza sahip olduğunu gösterdi. Alkışlar dinmeyince, bu kez bis olarak C. Debussy 'nin “Bergamasque” suitinden “Clair de Lun”la yumuşak ve işlek tuşesini bir kez daha sergiledi.
Bakalım Yoonie Han, solistik başarısını öğrenci yetiştirme konusunda da gösterebilecek mi?
KARDEŞ DEĞİLLER AMA...
Konserin ikinci yarısında ise Bilkent mezunu piyanistler Selin Şekeranber (d.1984) ile Yudum Çetiner'in (d.1984) oluşturup istikrarlı biçimde sürdürdüğü, Duo Blanc§Noir adını verdikleri piyano ikilisini dinledik. Önce Fazıl Say'ın “İstanbul'da Kış sabahı” başlıklı parçasını aynı piyanoda dört el olarak seslendirdiler, sonra iki piyano eserlerine geçtiler. D. Şostakoviç'ten Konçertino, S. Rahmaninov'dan Vokaliz, W. Lutoslawski'den Paganini'nin Bir teması Üzerine Çeşitlemeler'i, gene Fazıl Say'dan “Alla Turca Jazz” izledi.
Şekeranber'in dinleyiciye hitaben “Biz de bu okuldan yetiştik, kendimizi evimizde hissediyoruz. Hocebey'e şükran borçluyuz” mealindeki konuşması alkışlarla karşılandı. Bisi gene Fazıl Say'dan yaptılar, bestecinin Aşık Veysel'in teması üzerine bestelediği “Kara Toprak”ın iki piyano düzenlemesini çaldılar ve ayakta alkışlandılar.
Piyano ikililerini genellikle ikizler, yaşı birbirine yakın kardeşler ve karı-kocalar oluşturur. Şekeranber ile Çetiner ise öğrenciliklerinden itibaren kardeş gibi olmuş iki arkadaş. Şekeranber Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda öğretiyor. Çetiner ise Stutgart merkezli olarak kişisel çalışmalarını sürdürüyor.
İkilinin en büyük özelliği, iki piyano repertuarını genişletmek ve geleneksel müziğimizden de esinli yeni bestelerin ortaya çıkması için çaba göstermeleri. Fazıl Say'ın bu anlamda besteci olarak desteğini görüyorlar.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan