Gel de Yaşar Kemal’in o tümcesini yeniden anımsama:
“ O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.”
Neden iyiler, yararlılar, daha yapacak çok işi olanlar böyle ansınızın gidiverirler?
İşte sevgili Namık Hoca’yı, Prof. Dr. Namık Kemal Pak’ı da bugün yolcu ettik sonsuzluğa...
TÜBİTAK’da birlikte çalıştık yıllarca... Onun Danışmanı, Tanıtım ve Yayınlar Daire Başkanıydım.
Neresi iyi idi, neden dürüsttü diye sorarsanız, anlatayım:
Devletin “kör kuruşu”na sahip çıkardı, bir işe değerinden bir kuruş fazla ödenecek diye ödü kopardı.
Torpil yapmaz, elinden geldiğince yaptırtmazdı. İsterdi ki, hakkı olan hak ettiği yere gelsin...
Çalışkandı, isterdi ki kimse kaytarmasın, herkes çalışkan olsun, aldığı maaşın hakkını versin.
Uluslararası alanda, bilim dünyasında Türkiye’yi bilimsel düzeyi ve dik duruşuyla iyi temsil etti.
Avrupa Birliği projelerinden Türk üniversitelerinin yararlanmasına açılan kapılarda en çok onun emeği vardır.
Kendini fiziğin dar kalıpları içine hapsetmemiş bir bilim adamıydı. Klasik müzikten ve plastik sanatlardan hoşlanır, izlemeye çalışırdı.
TÜBİTAK’ın ödül törenlerinde ilk kez onun döneminde klasik müzik dinletisi sunulmuştu.
ODTÜ Fizik Bölümü’nden yaş haddını doldurunca bir yıl kadar önce emekliye ayrılmıştı ama kağıt üzerinde! Derslerini ve özellikle doktora öğrencilerini bırakamamış, tam mesaiye devam etmişti.
Kitaplarıyla birlikte yaşamayı severdi. Yeni bir kitap aldığı zaman neredeyse küçük torununu sever gibi okşardı.
En büyük üzüntüsü ülkenin bilim alanında “kalitatif” anlamda gerilemesiydi.
Bu listeyi uzatmak mümkün. Yeniden aday gösterilmesine rağmen 2003’te dönemin başbakanı tarafından neden yeniden TÜBİTAK başkanlığına atanmadığını da zaten bu niteliklerinden dolayı anlamak mümkün!
Rastlantıya bakın ki, ilkelerine sımsıkı bağlı olduğu Atatürk’le aynı gün öldü.
Ankara’da “bomba”nın patlatıldığı 10 Ekim günü geçirdiği enfarktüs, ardından beş damar yanyol uygulaması, ameliyat sonrası atan üçüncü emboli sonucu 10 Kasım sabahı tamamlanan 68 yıllık bir yaşam süreci...
Ne kadar sevildiğini cenazede bir kez daha gördük. ODTÜ’den bilim insanları, TÜBİTAK döneminden bilikte çalıştığı ekip arkadaşlarının tümü, başta Atilla Candır olmak üzere eski Bilim Kurulu üyeleri, eski Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, eski Çevre Müsteşarı TÜBA ve TÜBİTAK danışmanlarından Refet Erim, Prof. Dr. Celal Şengör, Hacettepe Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, bilim yazarı Orhan Bursalı, viyola solisti Prof. Çetin Aydar, ressam Saadet Gözde, yaşadığı Angora Evleri’nin yönetim başkanı Mehmet Kemal Ünsal görebildiklerim arasındaydı.
Evet, o iyi insan, ardında onca hizmet, katkı, anı bırakarak çekti gitti. Unutmayacağız...