Giderek daha fazla adını duyduğumuz bestecilerimizden biri Oğuzhan Balcı (d.1977). Bizde Türk Müziği denilince, yılların tartışması nedeniyle alaturka-klasik müzik ya da teksesli-çoksesli ayrıştırması akla geliyor. Oysa bestecilerimiz tarafından evrensel anlamda geçerli teknikle çoksesli bestelenmiş, değişik topluluklar veya solo olarak icra edilen müziklerin tümü Türk Müziği… Bu anlamda en güzel örneklerden biri de Oğuzhan Balcı. İTÜ-Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’ndan mezun ve halen aynı okulun kompozisyon bölümünde Dr. Öğretim Üyesi unvanıyla öğreticilik yapan Balcı, hem tek sesli geleneksel müzikleri bilen, hem de çoksesli teknikleri iyi uygulayarak, günümüzün Türk Müziği’ni yapan bir besteci. Kemancı ve orkestra şefi aynı zamanda. Tıpkı, aynı öğrenim çizgisinden gelen Cihat Aşkın ve Hakan Şensoy gibi.
Daha çok senfoni orkestrası ve yaylı topluluk için besteler yapmış olan Balcı oda müziğine de yönelmeye başladı. Yaylı Dörtlüsü’ne Piyanolu Üçlü’yü de ekledi. Yapıtı, son dönemin en etkin iki üçlüsünden biri olan Bosphorus Trio için (Diğeri de Ulucan Trio) besteledi.
Bosphorus Trio’yu, Özgecan Günöz ( İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda başkemancı), Çağlayan Çetin (Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda viyolonsel grubu üyesi) , Özgür Ünaldı (Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda piyano öğretim üyesi ) 2016’da kurmuştu. Öncelikleri Türk bestecilerin yapıtlarını seslendirerek hem içerde, hem de uluslararası alanda müziksel tanıtıma katkıda bulunmaktı.
Bu konuda en önemli adımı yaygın ve ulaşılabilir firma Naxos’tan Türk Piyano Üçlüleri albümünü çıkararak attılar. Ferit Alnar, İlhan Baran, Ferit Tüzün ve Oğuzhan Balcı’nın bu albüm için özel olarak yazdığı piyanolu üçlülerden oluşan bu albüm, Bosphorus Trio’ya 2022-23 BESOM İcra Ödülü’nün verilmesinin gerekçeleri arasında yer aldı. Süreyya Operası'nın düzenlediği beste yarışması, piyanolu trio alanında olunca, final konserini de yaptılar ve kaydı Lila Müzik'ten yayımlandı.
Ulusal bestecilere bu denli önem veren bir topluluğun adı niye Türkçe değil de, İngilizce? Bunu kuruluş döneminde sorduğumda, yabancı dilde yumuşak ğ ve ç harflerinin bulunmaması nedeniyle çıkan telaffuz sorunlarına ve Boğaziçi’nin İngilizce adının yaygın bilinirliğine bağlamışlardı.
Bosphorus Trio’yu 16 Nisan 2024 akşamı, kurucusu olup beş yıl sanat yönetmenliğini yaptığım Erimtan Müze’de Müzik Salı Konserleri’nde dinleme olanağı buldum. Oğuzhan Balcı’nın yapıtı Piyanolu Trio, No:1 başlığını taşıyordu, bu başlık ikincisinin de gelebileceği yönünde iyi bir işaret.
Ankara’da ilk kez seslendirilen yapıtta Balcı her bölümü grubun farklı bir üyesi için yazmıştı. . İlk bölüm “Gün Kızılı” Özgecan için, ikinci bölüm “Duru Su” Çağlayan için, üçüncü bölüm “Kısrak” Özgür için yazılmıştı. Hızlı-Yavaş-Hızlı üç bölümlük yapıttaki besteci üç bölümde de çalgıları dengeli kullanmakla birlikte, tanımlamalarını müzisyenlerin kişiliklerini de dikkate alarak yapmış olmalıydı. Tonal, ezgisellik içeren, ikinci bölümde makamsal yaklaşımlara gönderme yapan Balcı’nın yapıtını sevdim. İnsana, iyi icra ile birlikte özgürlük duygusu veriyor.
Arasız dinletide Bosphorus Trio ikinci yapıt olarak Felix Mendhelssohn’un ( 1809-1847) Op. 49 1 No’lu Piyanolu Trio’sunu seçmişti. Akıllıca bir seçimdi çünkü dinleyicinin ilk kez tanıklık edeceği bir yapıttan sonra, oda müziğini pek dinlemeyenlerin bile ilgi duyacağı, geçmişte sıradışı müzisyenlerin birlikteliğiyle seslendirilmiş bir yapıtta, icra kapasitelerini çok daha iyi gösterebileceklerdi. Nitekim öyle de oldu. Dört bölümlü yapıtı, göz temaslarını iyi kurarak gayet uyumlu biçimde çaldılar. Bu ezgiselliği yüksek ve temaları akılda kalıcı yapıtın aldığı alkış karşısında, hazırladıkları “bis” parçasını da sundular. Camille Saint-Saens’in ( 1835-1921) Hayvanlar Karnavalı çıkışlı Kuğu parçasının trio için düzenlemesiyle alkışı bir kez daha topladılar.
Bosphorus üyeleriyle...
Alkış deyince, Erimtan dinleyicisi de biraz değişmiş sanırım. İlk yıllarda bölüm aralarında alkışlamama kuralını öğrenip son derece uyum sağlamış dinleyicinin bir kısmı devam etmekle birlikte, her arada alkışı basan yeni bir grup oluşmuş herhalde… Oysa tek yapraklık program kağıtçığında yapıt bölümlerine yer verilmişti. Bu ara alkışlar oda müziğinde ve küçük mekânlarda daha can sıkıcı oluyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
17 Nisan 2024, Ankara