Bazı solistlerin gittikleri ülkenin dinleyicisine ve birlikte çalacağı orkestraya saygısı büyüktür ve bunu seçtikleri yapıtla gösterirler. Bazıları gibi üç-dört yıl sonra aynı orkestrayla daha önce seslendirdikleri konçerto yerine, o sahnede hiç seslendirmediklerini seçerlerler. Bu saygılı solist tipine en iyi örneklerden biri olarak Koreli kemancı Soyoung Yoon (d.1984) gösterilebilir. Yoon, 18 Kasım 2022 gecesi CSO'yla müzik yaşamında yedinci kez sahneye çıktı. CSO'ya ilk kez 2014'te geldi ve pandemi arası hariç, her sezon aldığı daveti de memnuniyetle kabul etti. O günden bu yana CSO ile çaldığı konçertolara sırasıyla bir göz atalım: Bartok, Brahms, Sibelius, Şostakoviç, Dvorak, Mendelshonn ve son olarak Çaykovski.
Kendisini bir rastlantı sonucu, Tel Aviv'de İsrail Filarmoni Orkestrası eşliğinde dinleyerek tanıdığım Soyoung Yoon, yeni binanın Ana Salon'unda ikinci kez sahneye çıktı. 2011'de Henryk Wieniawski Keman Yarışması'nı kazandıktan sonra uluslararası dolaşımda geniş talep görmeye başlayan kemancı, Türk orkestralarının ödeme tarifesindeki zafiyetini de anlayışla karşılayan dost bir sanatçı.
Elinde J. B. Guadagnini 1773 yapımı kemanı üzerinde sarı renkli sade giysisiyle sahneye çıktığında büyük tezahüratla karşılanan Soyoung Yoon, Rus besteci Piyotr İliç Çaykovski'nin (1840-1893) tek keman konçertosunu gayet rafine biçimde, enstrümanına yüklenmeden, tüm nüansları ayırdında ele alarak seslendirdi. Mükemmel yay tekniğine, müzikalitesini yumuşak biçimde sergiledi. Yoğun alkışlara karşılık, bu kez orkestranın ikinci keman grubu üyelerinden Elif Nayman'la hazırladığı iki keman “gösterisi” ile dinleyicinin kalbini bir kez daha kazandı. O dinleyici ki, konçertonun ilk bölümünün sonunda alkışı basan “yeni tür” dinleyici örneğiydi.
Şef koltuğunda efsane Fin şef, komple müzisyen Leif Segerstam (d.1944) oturuyordu. Burada “oturuyordu” dememin nedeni gerçeği ifade etmek içindir. 78 yaşındaki Segerstam, artık zor yürüyor ve elindeki bastondan destek alıyor. Buna karşın yardım talep etmeden büyük gayretle kürsüye çıktı ve indi, orkestrayı ise oturarak yönetti.
Başkemancı sandalyesinde Bilgehan Erten'in oturduğu orkestra, sezonun ilk “büyük ve uzun” yapıtını, Fransız besteci Hector Berlioz'un (1803-1869) “Bir Sanatçının Yaşamından Bir Bölüm” alt başlığını koyduğu ve kendi yaşamından bir kesit sunan “Fantastik Senfoni”yi seslendirdi. “Yeni tür” dinleyici, beş bölümlük senfoninin her bölüm arasında alkışlayarak yapıtın bütünlüğünü neşe içinde zedeledi.
Aralarda alkışlamayan bilinçli dinleyicileri tenzih ederim, ama CSO yönetimi kitapçıkla, konser öncesi anonsla bu işin çözülemeyeceğini anlamalı ve eğer çözmek istiyorsa her konserde bir kişi sahneye çıkıp dinleyicinin uğultusunu kestirip, eserlerin neresinde alkışlanması gerektiğini anlatmalı.. Bıkmadan, usanmadan...
Şef Segerstam, eser bittikten sonra güçlükle indiği kürsüden orkestranın ortasına kadar yürüyerek geldi, başarılı solocuları tek tek kaldırarak alkışlattı: Gülcesu Sönmez (İngiliz kornosu), Kaan Civelek (obua),Orçun Civelek (klarnet), Sibel Ayhan Bayer (flüt) başta olmak üzere üflemeli ve vurmalı grupları, ardından da tüm orkestrayı dinleyiciye tekrar alkışlattı.
2020 yılı aralık ayındaki açılış konserlerinde 2023 kişilik salonda, iki farklı yerde oturmuş ve “Öyle iki kez konser dinlemekle bir salonun akustiği için hemen karar vermemek gerek” kaydını düşerek akustiği beğenmiştim. Ama aradan geçen sürede, değişik yapıtları, salonun değişik yerlerinde dinleyerek, akustik hakkında ne yazık ki alkışlanacak bir durum olmadığını gördüm. Fantastik Senfoni'yi de B Blok'un 5. sırasında dinledim. Tahta üflemelerin soloları gayet net duyulmasına karşın, bazı grupların seslerinin hemen iki sıra arkamdaki koridorun üzerinde C Bloku ayıran ahşap duvara çarparak sol kulağımda yankılandığını farkettim.
Yani, orketranın tınısı bütüncül ulaşmıyor, bazı sesler haddinden fazla uzayarak birbirine karışıyor. Acaba sahne üstündeki çalgıcılar birbirlerini ve grupları nasıl duyuyorlar? Salonun işletmeye açılması sonrası gerekli akustik ses ölçümleri hala yapılmış değil. Bunu yaptırtacak olan da CSO yönetimi değil, binayı 30 yıl sonunda tamamlatan ve işletmesini üstlenen Bakanlık. Binanın dış görüntüsü ve salonlarında bolca etkinlik düzenlenmesi yanında, bu teknik eksiklikler de önemsenerek giderilmeli.
Salonun boşalması ise bir başka sorun. Kartla otomatik ödemeyle 20.TL karşılığı arabanızı koyduğunuz kapalı park yerinden çıkmanız en az 30 dakika kadar sürüyor. Bu arada bolca egzos gazı yutuyorsunuz, demek ki bu bölümde havalandırma tertibatı yok, varsa da çalıştırılmıyor. İnsan sağlığına aykırı bir durum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
19 Kasım 2022, Ankara