Tanışma sırasında kendisini “sanatçı” olarak sunan olursa, ki oluyor, soruyorum:
- Ne sanatçısı efendim?
Son yılların giderek artan genellemeleri içinde, müzikle, sahne sanatlarıyla, resim-heykel gibi güzel sanatlarla profesyonel veya amatörce uğraşan herkes için “sanatçı” deyip geçmek moda oldu. Herhalde insanların gönülleri de okşanıyor!
Medyaya bakarsanız, mankenlere, mahallede kursa gidip çiziktirmeyi öğrenenlere bile sanatçı diyorlar!
Üstelik bu genellemeye medyaya bülten pazarlamacılığı yapan firma ve kişiler de ayak uydurmuş durumda. Ay içinde gelen bültenlerden birinde şöyle deniliyordu:
“Türkiye'nin önde gelen menajerlerinden .........., Hamburg'daki menajerlik ofisi aracılığıyla Mart-Nisan ayları gibi başlayacak büyük bir Avrupa Turnesi için hazırlıklara başladı. Sanatçılarıyla birlikte gerçekleştireceği bu etkileyici turne, .........'in uluslararası alandaki başarı hikayesine yeni bir sayfa ekleyecek.”
Bültenin tamamını okuyorum, sözü edilen “sanatçı”ların “neci” olduğu konusunda bir bilgi yok. Bunlar ressam mı, çalgıcı mı, şarkıcı mı, dansçı mı? Belli değil! Bülteni gönderen firmanın adresine bir iletiyle soruyorum, yanıt yok!
Değişik sanat dallarıyla uğraşanların bazıları, yaptıkları işi tanımlayan sözcükle nitelendirildiklerinde, kendilerini aşağılanmış mı hissediyorlar acaba? Mümkündür!
Nitekim, sanat dostları arasında da böyle düşünenler ve bunu yazıya dökenler de var. Geçenlerde bir günlük gazetede, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve üyelerini öven imzalı bir yazıda, müzisyenlerin küçümsendiği îma edilerek “Bu değerli sanatçılara “çalgıcı” diyen mi ararsın?” diye soruluyordu.
Doğrusu ben üzerime alındım, çünkü sanatçı yerine orkestra şefi, çalgıcı, opera şarkıcısı, kemancı, yönetmen, rejisör, sahne tasarımcısı gibi yaptıkları işi nitelendiren tanımları kullanmayı yeğliyorum. Batı'da da böyledir, okuyun klasik müzik dergilerini, internet sitelerini; çalgıcıya “artist” diyeni pek bulamazsınız. Eskiden bizde sinema oyuncularına artist derlerdi!
EN İYİSİ RESMİ GAZETE'YE BAKMAK
Üstelik bizde “çalgıcı”, “şarkıcı”, “opera şarkıcısı”, “koro şefi” gibi meslekler resmen standarta kavuşturulmuş durumda. Doğrusu benim de bu konudaki çalışmalardan haberim yoktu, rastlantısal olarak karşıma çıktı. Meğer 2014 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu kurulmuş, meslekler ve yetenekleri 1-7 arasında sınıflandırılmış, yüzlerce işe tanımlar getirilmiş. Konumuzla ilgili hazırlanan standartlar Resmî Gazete'de 8 Mayıs 2023 tarihinde mükerrer sayıda yayımlanıp yürürlüğe girmiş. Ama içinde sanatçı diye bir standart yok.
Başta çok sayıda konservatuvar olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşla işbirliği yapılarak hazırlanan standartlarda bakın “çalgı ve çalgıcı” nasıl tanımlanıyor:
ÇALGI: Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman, saz; müzik icrası için kullanılan aletlere verilen genel isim,
ÇALGICI: Müzik aletini, sazı, enstrümanı çalan kişi,
ÇALGI KADROSU: Müzik aletini, sazı, enstrümanı çalan kişilerin oluşturduğu orkestra,
ÇALGI PARTİSİ: Çalgıcının, eserde özen göstermesi gerektiği yerleri gösteren kendi için yazılmış bölüm..
Yapılan çalışmada iyice ayrıntıya inilerek, adım adım bir çalgıcının görevleri, yapacağı işler de sıralanmış. Bakın bir bölümünden yaptığım seçki şöyle:
“Fiziki sağlığı ve eseri çalma başarısı için beslenmesini ve uyku düzenini etkinlik tarihini gözeterek ayarlar.
Çalgısının akordunu yapar/yapılmasını sağlar. Çalgısını ve ekipmanlarını türüne göre uygun ortamda muhafaza eder.
Çaldığı müzik türü ile ilgili literatürü, ilgili sanat dallarındaki gelişmeleri, performansları ve diğer gelişmeleri takip eder.
Koro veya topluluk konserlerinde koro şefi veya genel sanat yönetmeni tarafından bildirilen yönlendirmeleri uygular.”
OPERA İÇİN TANIMLAR
Koro, “ Tek veya çok sesli olarak yazılmış bir müzik eserini seslendirmek için bir araya gelen topluluk” olarak nitelendiriliyor.
Şarkıcı için de şu tanım getirilmiş:
ŞARKI: Müzikte sözlü, uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi,
ŞARKICI: Müzikte sözlü, uyumlu, ezgili insan sesleri dizisini seslendiren kişi.
Opera alanındaki tanımlamaların bir bölümü, genel anlamda çoksesli müziğin türlerini de kapsıyor. Şöyle bir göz atalım:
“GENEL SANAT YÖNETMENİ: Sanat kurumunda müzikal etkinliğin genelinden sorumlu, eserde yer alan çalgıcıların müzikal anlamda esere uygunluğunu denetleyen, müzikal yorumlarını yönlendiren ve bu doğrultuda karar verme yetkisine sahip kişi
YÖNETMEN (REJİSÖR): Tiyatro, opera, müzikal, televizyon ve sinema yapımlarında kendi vizyonu doğrultusunda, opera şarkıcısının rollerini dağıtıp oyunu düzenleyen, metin, yorum, dekor, kostüm, müzik vb. öğeler arasında birlik sağlayan ve mevcut projeyi hayata geçiren kişi
YÖNETEN/ŞEF: Etkinlikte; kendi vizyonu doğrultusunda, şarkıcının ve çalgıcının görevlerini dağıtıp, akışı düzenleyen, metin, yorum, dekor, kostüm, müzik ve benzeri öğeler arasında birlik sağlayan ve mevcut projeyi hayata geçiren kişi
LİBRETTO: Opera, operet, oratoryo, müzikal gibi müziksel sahne eserlerinin yazılı metinler,
DRAMATURJİ: Librettonun ya da metnin tarih ve teorisinin incelenmesiyle başlayarak, yapım aşamasında ise stil, olay örgüsü, rol ve tema analizleriyle eserin anlatım olanaklarını çözümleme süreci,
KORREPETİSYON: Sahneye konulması kararlaştırılan eserlerde rol alan sanatçıların bir eşlikçi tarafından müzikal yönden çalıştırılmaları,
KORREPETİTÖR: Sahneye konulması kararlaştırılan eserlerde rol alan sanatçıların müzikal yönden çalıştırılmalarını sağlayan piyano sanatçıları,
MİZANSEN: Yönetmenin oyuncuları oyuna uygun bir uyum içine sokması için yaptığı hazırlık ve çalışma,
ROL: Opera şarkıcısının gösterim dâhilinde oynamakla görevlendirildiği kişi veya şey ile seslendirdiklerinin ve yaptıklarının bütünü.
ENSEMBLE: Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup,
AKSESUAR: Çevre düzeni ve/veya kostümde tamamlayıcı unsur olarak bulunan veya rol kişisi tarafından fiilen kullanılan; kullanım şekline göre dekor ya da kostüm tasarımının parçası kabul edilen nesne veya şey,
REPERTUAR: Bir topluluğun, kurumun ya da sanatçının oynamak için hazırlamış olduğu opera ya da müzikal eserlerin listesini ve opera şarkıcısının ezberlediği, oynadığı rollerin içeriği ve sıralaması.”
HERKES GÖREVİNİ BİLSİN
Bunlar sadece seçtiğim örnekler, yoksa metinler daha uzun ve çok maddeli.
İşin görevler boyutuna gelince;
“Besteci ve bestecinin diğer eserlerini, hikâyenin geçtiği dönemi ve rolü sosyolojik, psikolojik, ekonomik ile ses aralığı ve müzik stili yönlerinden inceleyerek müziği ve rolü daha iyi anlamaya yönelik araştırma yapar.
Eserin müzikal olarak notalarını deşifre eder. Eserin diline ilişkin telaffuz ve diksiyon özelliklerini inceleyerek, anlamsal çözümlemeler yapar. Dramaturgtan eserin hikayesi ve dönem özelliklerine ilişkin araştırma sonuçları ile yaklaşımını alır.Müzik yönetmeni ve rejisörün libretto ve müzikle ilgili yaklaşım ve fikirlerini alır. Performans öncesinde, şan teknikleri ile egzersizler yaparak sesini ısıtır. Kendi müzik performansı ile orkestra şefinin yönlendirdiği temponun uyumunu sağlar.”
Opera şarkıcısının, müzisyenin kişisel duruş ve özellikleri listesi de hayli uzun ama üç tanesi dikkate değer:
- Müzik yönetmeni ve rejisörün yönlendirmelerini anlamaya ve uygulamaya açık olmak
- Stresli durumlarla baş edebilmek
- Uyarı ve eleştirilere açık olmak .
Hakları olsun, olmasın övüldükleri zaman havalara uçan, ama en küçük eleştiride bile, eleştiri sahibiyle selamı-sabahı kesenlerin, “Ben konservatuvar mezunuyum, o ne anlar müzikten, operadan” diyenlerin üçüncü maddeyi belleklerine kazıyıp uygulamalarını öneriyorum.
Evet, sizlere Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş “standart”lardan bir küçük özet yapmaya çalıştım.
Hâla “Ben çalgıcı değil sanatçıyım” diyen varsa, bir avukat tutup iptal davasını hangi mahkemede açacağını araştırsın!
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Konser Arkası dijital dergisinin Şubat 2024 sayısında yayımlanmıştır.