Fiziksel anlamda benim için pek kolay olduğu söylenemez ama elimden geldiğince çocuk ve gençleri, akademik anlamda belli bölümlerde ilerleyen veya bitirenleri izlemeye çalışıyorum. Bu amaçla, 23 Kasım 2016 akşamı, SCAMV'ndaki 4.5 saatlik yorucu bir toplantıdan çıktıktan sonra merkez yerleşkedeki M Salonu'na, Hacettepe Senfoni Orkestrası'nın konserine gittim. Rektör Prof. Dr. Haluk Özen'in deyimiyle “özel” bir konserdi. Çünkü Hacettepe Güzel Sanatlar Enstitüsü'nün Orkestra Şefliği Yüksek Lisans Programını tamamlayarak diploma aşamasına gelmiş dört şefin etkinlik notunu alacakları bir sınavdı. Aynı zamanda dört şan öğrencisi için de orkestra ile belki de ilk kez söyleyip deneyim kazanma fırsatıydı.
Şeflerin üçü TSK mızıka ve bando okulları kökenli, halen de TSK'nde bu alanda şef olarak görev yapanlardı: Çorlu'da görevli Murat Işıldak, İzmir'de görevli Cenk Caner (d.1983), Ankara'da görevli Mustafa Sabri Belce... Daha önce bando şefliği için hocalıklarını Doğan Çakar yapmış. Özgeçmişlerini incelediğimde, bir standarda uymadıklarını, Cenk Caner dışındaki iki şefin doğum tarihlerini gizlediğini veya unuttuğunu, ayrıca bando şefliğindeki lisans çalışmaları sırasındaki tüm hocalarını yazmalarına rağmen, orkestra şefliği yüksek lisans çalışmasını hangi hocanın gözetiminde tamamlamakta olduklarını yazmadıklarını gördüm! El programında bir hayli yerleştirme ve imlâ hatası vardı, bunlara dikkat etmek gerek.
Tek “sivil” öğrenci, aslında bu alanda yıllardır çalışan, zaten artık profesyonelleşmiş olduğunu sahne duruşu, kendine güveni ve net vuruşlarıyla sergileyen Murat Göktaş'tı. O da doğum tarihini yazmamıştı ama ben burada ifşa edeyim, kendisi 1979 doğumlu. Hacettepe ADK keman mezunu. Şeflik çalışmalarına Eskişehir 'de Burak Tüzün'le başlamıştı, sonra Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Enstitüsü'nden Gürer Aykal gözetiminde “Müzikte Yüksek Lisans” diploması aldı. Diploma serisini şimdi Hacettepe'de “Orkestra Şefliği”nde, ilk çalışlara başladığı Burak Tüzün'ün sınıfında tamamlamış oldu.
Burada diploma nitelendirmelerim nedeniyle kafanız karışmış olabilir, açıklamaya çalışayım. Ankara'daki iki önemli konservatuvar olan Hacettepe'de ve Bilkent'te lisans bölümlerinde kendi başına Orkestra Şefliği bölümü yok. Hacettepe'de Bando Şefliği var. Her iki üniversitede, bu dalda çalışma lisans bölümünü herhangi bir dalda tamamlamış olup, giriş sınavını kazananlar arasından kabul edilerek iki yıllık enstitülerde yapılabiliyor.
Örneğin Bilkent'ten yüksek lisans diploması alan bir şefin diplomasında orkestra şefliği yazmıyor.
Bilkent ancak bu yıl üniversite senatosu ve ardından YÖK tarafından kabul edilmesiyle, Yorumculuk, Kompozisyon ve Şeflik dalında “tezli yüksek lisans” programını açtı. Orkestra şefiliği için alınan iki öğrenci bir yıl hazırlık ardından iki yıl da, Işın Metin'le çalışıp Gürer Aykal'ın birkaç dersteki düzeltmeleriyle orkestra şefliği yüksek lisans diplomasını alacaklar. Tabii başarılı olurlarsa.
Hacettepe'de de bazı ayrıntı farklarıyla durum pek farklı değil. Ancak burada yıllardır Orkestra Şefliği Yüksek Lisans programı “resmi” olarak bulunmakta.
Şimdi merakım, bakalım hangisi lisansta orkestra şefliği bölümü başlatıp, liseden yorumcu adı altında icracı olarak bir enstrüman dalından mezun olanlar arasından kabul edeceği öğrencileri orkestra şefi olarak yetiştirmek üzere alma başarısını gösterecek?
Tekrar konsere dönelim, benim izlenimim üç asker şefin şan eşlikten ziyade çaldırdıkları orkestra eserlerinde kendilerini gösterme gayreti içinde olduklarıydı. Ufak tefek hataları orkestra başarıyla tolore etti. Bu tür hatalar anlı-şanlı şeflerimizin yönettiği eserlerde bile görülebiliyor. Tempoları biraz ağırdı, rahmetli Hikmet Şimşek'in ruhu şâd olsun...
Sivil şefimiz Murat Göksu'ya gelince, eşlikte başlangıç ve bitişlerde tam birliktelik olamadı, tabii kaç prova yaptıklarını bilemiyorum. Orkestra eserinde ise, deneyimiyle rahat bir seslendirme çıkarttı.
Şancılara gelince değişik sınıflarda yer alan üç soprano Melis Yegül (d.1994), Ecem Topçu (d.1994) ve Melis Sağlam (d.1995), Maia Mai Çikradze'nin, mezzosoprano Elif Canbazoğlu (d. 1992) ise Şebnem Algın'ın öğrencisiymiş. Sopranolar eğitimli sesleriyle hocalarının seçtiği birer parçayı seslendirdiler. Melis Sağlam, Ecem Topçu ve Elif Canbazoğlu parçalarını daha doğal söylediler. Canbazoğlu, genellikle sıkıntısı çekilen mezzo sesiyle, gelecek vaad ediyor. Melis Yegül ise “büyük” sesiyle dikkati çekti.
HSO, özel durumlar dışında ayda iki kez Çarşambaları konser yapıyor. Hacettepe Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen, program kitapçığındaki yazısında “Sizleri HSO'nun tüm konserlerine konuğum olmaya davet ediyorum” diyor. Konserlere giriş, sadece öğrenci ve hocalar için değil, tüm müzikseverler için ücretsiz. Orkestranın yıllık programına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.sanattanyansimalar.com/hso-yeni-sezonunda-cok-sayida-promiyer-var/2394/