Her müzikseverin bazı favori solistleri vardır, onların konserlerini kaçırmak istemezler. 2014'ten bu yana benim favorilerim arasına girmiş olan Koreli kemancı Soyoung Yoon (d.1984) uluslararası dolaşımda giderek daha fazla talep gören, ilk gelişinden bu yana da ülkemizi, orkestralarımızı sevmiş bir sanatçı. 8 Nisan 2022 akşamı, Norveçli şef Terje Mikkelsen'in (d.1957) yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın konuğuydu. Yoon, yeni binanın Ana Salon'unda ilk kez, CSO ile ise altıncı kez sahneye çıkıyordu.
Bu konserin programıyla ilgili bazı ilginç rastlantılar vardı. Eğer 8 değil de 6 Nisan'da olsa, tam da şef Mikkelsen'in 66. doğum gününe rastlamış olacaktı.
Programdaki keman konçertosunun da, senfoninin de tonaliteleri Mi minör, Opus numaraları 64 idi.
NORVEÇ ESİNTİLERİ
Açılış eseri, Norveçli romantik besteci Edvard Grieg'in (1843 – 1907) Op.46 Peer Gynt 1 No'lu Orkestra Süiti'ydi.
İskandinav masallarındaki dede görünümlü şef Mikkelsen'in ülkesinin medâr-ı iftihârı olan Grieg'in, Henrik Ibsen'in aynı adlı piyesi için bestelediği 32 parçalık sahne müziğinden derlediği iki orkestra süitinden ünlü olan birincisini seçmesinden daha doğal bir şey olamazdı.
Sabah (Allegro pastorale), Aase'nin Ölümü (Andante doloroso), Anitra'nın Dansı (Tempo di mazurka) ve Dağ Kralının Mağarasında (Alla marcia e molto marcato) bölümlerinden oluşan yapıt, CSO'nun kıdemlilerinin yabancısı değildi ama genç üyelerin bazıları daha önce denememiş olabilirlerdi.
Mikkelsen, Norveç Müzik Akademisi'ni bitirdikten sonra Finlandiya'daki Sibelius Akademisi'nde, dünyanın en iyi şef pedagoglarından biri olan Jorma Panula'nın öğrencisi olmuştu. Panula, hiç baget kullanmayan bir şefti, herşeyi elleri, minik gövde hareketleri ve mimikleriyle hallederdi. Ama öğrencisi Mikkelsen'i, bageti abartısız hareketlerle kullanan bir şef olarak gördük. Dört bölümünde lirik ve dramatik özellikleri yansıtan müziği, dinleyici bölüm aralarında alkışlamayı, yüksek akustikli salonda şişe ve teneke düşürmeyi ihmal etmedi!
GERÇEK BİR VİRTÜOZ
Elinde 1773'e tarihlenen J. B. Guadagnini yapımı kemanıyla sahneye çıktığında salondan büyük tezahurat yükselen Soyoung Yoon'a, günümüzün gözde kemancıları arasına girmesini sağlayan 2011'de kazandığı Henryk Wieniawski Keman Yarışması'ydı. Bu başarı sonrası önemli orkestraların kapıları kendisine açılmaya başladı.
Ben kendisini bir rastlantı sonucu, Tel Aviv'de İsrail Filarmoni Orkestrası eşliğinde dinlemiştim. CSO'ya ilk kez 2014'te geldi ve pandemi arası hariç her yıl aldığı daveti memnuniyetle kabul etti. O günden bu yana CSO ile çaldığı konçertolara sırasıyla bir göz atalım: Bartok, Brahms, Sibelius, Şostakoviç, Dvorak ve 2022'de Mendelshonn..
Çocukluk arkadaşı kemancı Ferdinand David için Felix Mendelshonn'un (1809-1847)6 yılda tamamladığı bu konçerto, uluslararası repertuarın “olmazsa olmaz”larından biridir. Bestecinin zarif ve ince ezgisel buluşlarıyla parıldayan yapıtın üç bölümü, Allegro molto appassionata / Andante / Allegretto non troppo-Allegro molto vivace tempolarındadır.
Şükür ki Mendelshonn, yapıtın birinci bölümünün sonunda bir duruksama yapmamış, fagotun uzun bir nefesiyle ikinci bölüme geçmiştir. Bu sayede, kimi dinleyicinin salona gelme amacı müzik dinlemek değil de alkışlamakmış gibi araya girmesinin önüne geçilmiştir.
Kimi şefler ikinci bölümden üçüncü bölüme geçişte kısa bir es uygular ama Mikkelsen, şükür ki bu geçişi duraksamadan akıcı biçimde yaparak, yapıtı bütüncül olarak dinlememizi sağladı.
Soyoung Yoon, yapıtı seslendirirken, günümüzün propaganda yöntemleriyle şişirilmiş “algısal bir yıldız” değil, “gerçek bir virtüoz kemancı” olduğunu bir kez daha kanıtladı. Mükemmel yay tekniği, müzikal yaklaşımı ve çalgısıyla bütünleşmesiyle olağanüstüydü.
Alkışlar, çığlıklar, bağırışlarla dinleyici “meşrebine göre” beğenisini ortaya koydu. Yoon, bu büyük tezahüratı gösteren dinleyiciyi Bach'ınsol minör 1. Sonatının ilk bölümü adagio'yu seslendirerek ödüllendirdi.
Koreli kemancı önümüzdeki hafta da İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Sibelius konçerto çalacak, İzmirli okurlarıma kaçırmamalarını öneririm.
YEDİ KONTRBAS, BEŞ KORNO
Klasik bir konser programının ikinci yarısında genellikle bir senfoni ya da eşdeğer büyüklük ve uzunlukta bir orkestra yapıtı yer alır. Pandemi dönemindeki kısıtlamalar nedeniyle, kadro ve yapıt seçiminde öne “küçük ve az” kavramları çıkınca, adında senfoni tanımı bulunan orkestralar âdeta birer oda orkestrasına dönüşmüştü.
Şimdi normale dikkatli geçişle birlikte orkestralar da dinleyicisine doyurucu programları sunmaya başladı. CSO'yu hayli uzun bir aradan sonra geniş kadrosuyla sahnede gördük. Yapıt gereği, yedi kontrbas ve beş korno orkestrayla sahnedeydi.
CSO'nun programının ikinci bölümünde Rus besteci Piyotr İliç Çaykovski'nin (1840-1893), kendi yaşamındaki olumsuzluklar nedeniyle kafasını taktığı “kader” temasını işlediği 5. Senfoni'sini dinledik. Karanlık ve aydınlık bölümleriyle yaşamın değişik yönlerini yansıtan, bestecinin en ezgisel eserlerinden biri olan bu senfoninin, klarnetlerle daha açılışta vurgulanan “kader” teması, yapıtın değişik tempolarla örülü dört bölümünde de farklı biçimlerde ortaya çıkar.
Konseri dinleyip de program kitapçığı olmadığı için göremeyen okurlarımız için bölümlere bir göz atalım:
Andante - allegro con anima
Andante cantabile - con alcuna licenza - moderato con anima - andante mosso - allegro non troppo - tempo i
Valse: Allegro moderato
Finale: Andante maestoso - allegro vivace - molto vivace - moderato assai e molto maestoso – presto
Besteci, genellikle şakacı bir “scherzo”nun uygulandığı üçüncü bölümde valsi tercih ederek, bu senfonisine bir başka özellik de kazandırmıştır.
50'yi aşkın kaydı arasında bu yapıtın da yer aldığı şef Mikkelsen, gayet rahattı.
Baltık ülkeleri ve Rus orkestralarıyla sayısız kez seslendirdiği yapıtı, CSO ile partitür kullanmadan yönetti.
Bir kısım dinleyici gene yapıtın aralarında, hâtta icra devam ederken alkışa yöneldi. Bir kişi şaklamayagörsün, covid virusu gibi hızla yayılıveriyor alkış!
Başkemancı sandalyesinde Menevşe Aydoğdu'nun oturduğu orkestra, herhalde uzun süredir böyle 47 dakika süreli bir yapıtı seslendirmemişti. Şef Mikkelsen, başarılı solocuları tek tek kaldırarak alkışlattı: Utku Ünal (korno), Fevzi Onur Ustabaş (klarnet), Songül Özdemir (flüt), Kaan Civelek (obua), Seyfi Can Dağlar (fagot), ardından tüm bakır ve tahta üflemeliler, sonunda tüm orkestra, dinleyicinin uzun alkışlarıyla salondan mutlu biçimde ayrıldı.
Ama bazı mutsuzlar da vardı. Onlar, CSO'nun “Bakanlık talimatıyla Nisan boyunca konserler 21.00'de başlayacak” notunu almış, ama sonrasında alınan izinle başlama saatinin tekrar 20.00'ye çekildiğine dair ellerine herhangi bir not ulaşmamış, ya da SANATTAN YANSIMALAR portalinde konsere üç saat kala yayımlanmış haberi görmemiş olanlardı. Bu konserde mükemmel kemancıyı dinleyemediler, dönüp gitmeyip fuayede bekleyenler sadece ikinci yarıda senfoniyi dinleyebildiler.
Önümüzdeki iki Nisan konseri için halen internette hem CSO web sitesinde, hem bilet satış sitesinde başlama saati 21.00 olarak görünüyor, ancak tam programlı konser sürelerinin uzunluğu nedeniyle başlama saatleri gene 20.00'ye alınabilir, benden söylemesi...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
9 Nisan 2022, Ankara