Geçtiğimiz günlerde Ankara Yaşamkent’te Çankaya Belediyesi’nce yaptırılan Yaşar Kemal Parkı törenle açıldı. Önce önemli gazetelerin internet sitelerinden izledim bu açılışı, ertesi sabah da basılı sayfalarından kontrol ettim.
Hürriyet sitesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Yaşar Kemal’in dostlarından yazar Ömer Zülfü Livanelioğlu ve öteki zevatı gösteren bir fotoğraf vardı, arkada da bu parkı Yaşar Kemal’le var etmekte olan heykelin baş kısmı görünüyordu. Haberi sonuna kadar okudum. Kılıçdaroğlu’nun konuşması hayli uzun veriliyordu, heykelden ve heykeltraştan tek satır söz edilmiyordu. Cumhuriyet’in internet sitesindeki haber de bundan farklı değildi. Çankaya Belediyesi’nin vergi mükellefleri için pek yararlı sitesini de kontrol ettim, bir bilgi yoktu.
Fotoğrafı biraz büyütüp dikkatlice bakınca, heykeltraşın kim olduğunu üslubundan çıkardım ama kontrol etmek lazımdı. Aradım, ulaşamadım. Bir başka heykeltraş, Ahmed Arif’in oğlu Filinta Önal’ı aradım, o da tahmin ettiğim ismi teyid etti.
Ertesi gün kağıtta basılı gazeteleri kontrol ettim, durum farklı değildi. Park açılmıştı ama tam göbeğinde duran o güzelim heykelden ve hazırlayan sanatçıdan tek satır söz yoktu.
Duygu Asena’nın iz bırakmış kitabı “Kadının Adı Yok”tan esinli “Heykeltraşın Adı Yok” diye geçirdim içimden. Kendisi cep telefonu kullanmaz, evinde ve atölyede bulamayınca bu kez eşinin cep telefonunu aradım. Adım ekranda çıkınca, görüp kendisi açmış.
“- Neredeydin dün” dedim, “Göremedim seni park açılış fotoğraflarında!”
“Cenazedeydim” dedi, “Biliyorsun Gazi’den sevgili arkadaşımız İsmail Gümüş vefat etti, O’na son görev yapmak önemliydi.”
“Adından tek satır bahis yok” dedim.
“Alıştık artık, kimse heykelmiş, heykeltraşmış bakmıyor. Siyaset ve siyasiler hep ön planda” dedi...
Merak edeniniz varsa, söyleyeyim. Bu heykeltraş, Türkiye’de dikili binden fazla heykeli bulunan, ÇAĞSAV Onur Ödülü sahibi Metin Yurdanur.
Basının bu konudaki duyarsızlığına şaşırmıyorum ama gene de kızıyorum. İzleyen muhabir kim ise, orada açılan heykeli neden görmez, heykeltraşını neden merak etmez? Hadi o atladı, haberi okuyup kontrol eden editör neden çağırıp muhabiri sormaz? Neden tahkik edip öğrenmez?
Heykelde oturmuş kitap yazan Yaşar Kemal’i, kitaplarından seçilmiş kimi ögelerle tamamlayan bölümler var, at gibi, köpüren dalgalar gibi... Üzerinde Demirciler Çarşısı Cinayeti romanından alıntı “ O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler” yazıyor. Bu cümlenin gerisi de şöyle gelir: “ Geriye demirin tuncu, insanın puştu kaldı!”
Metin bu ikinci cümleyi koymamış, nasıl olsa anlayan anlar diye!
Dansözleri, mankenleri “sanatçı” diye topluma sunan basının, sanata, gerçek sanatçıya karşı merakı, saygısı yok! Yazılan veya ajanstan alınan haberler, masadan masaya, bilgisayardan bilgsayara özensizce gidip sayfaya giriveriyor. Yazık...