CSO ADA ANKARA'nın Ana ve Mavi olmak üzere iki salonuyla birlikte işletmeye açılmış olması Başkent'teki müzik yaşamını zenginleştirip çeşitlendirdi. 17 ve 18 Şubat 2022 akşamları, Ana Salon'da birer oda orkestrası konserine tanıklık ettik. İki konserde de, birer Türk bestecisinin yapıtlarının Ankara'da ilk seslendirilişi yapılırken, iyi solistler dinledik. İki konserde de 2000 koltuk kapasiteli salonun sadece dörtte bire yakını doluydu. Bilet fiyatlarında 2020'de açılıştaki yüksek düzeyden biraz indirim yapılmış olmasına karşın, genel hayat pahalılığının yaşattıkları nedeniyle, bilet fiyatları klasikmüzikseverleri zorluyor ve izlemek istedikleri konser sayısında azaltmaya gitmeleri kaçınılmaz oluyor.
YOL YORGUNU VE İOO
17 Şubat 2022 Çarşamba akşamı, ilk oluşumu Dr. Hamit Alacalıoğlu'na dayanan, 200'li yıllarda Cihat Aşkın ve Hakan Şensoy'un girişimiyle yeniden canlandırılan İstanbul Oda Orkestrası, “Yol Yorgunu” başlıklı besteyi seslendirerek konserine başladı. Şef Hakan Şensoy, önce bestesini anlattı ve böylece yol yorgunluğunun İstanbuldan yapılan seyahatten değil, zihinlerdeki “zaman yolculuğu”ndan kaynaklandığı anlaşıldı.
Şensoy, yapıtı korangle ve yaylılar için “Re-Fa” notalarını ana tema alarak 11 varyasyon biçiminde bestelemiş, kurgu bilimin ana konularından zaman makinasını simgeleyen bir giriş yapmıştı. Altı birinci kemanın her birinin ayrı birer partisi bir araya gelince ortaya hayli çağdaş bir müzik çıkmıştı. Sonraki bölümlerde ise yapıt birkaç varyasyonu tango ritminde olmak üzere korangle sololarla bezeli olarak devam ediyordu. Koranglede İzmirDSO'nun obuacısı Arın Nehir Öncan, geniş nefesi ve iyi tonuyla yapıtın rengini ortaya çıkardı. Korangle ile sürdinli çelloların karşılıklı konuştuğu bölüm ilgi çekiciydi.
İkinci olarak, virtüoz keman sanatçısı Cihat Aşkın, 2021 sonbaharında 100 yaşını tamamlayan bestecimiz İlhan Usmanbaş'a bir saygı sunumu olarak Keman Konçertosu'nu icra etti. Usmanbaş, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın son yılındayken yazarat 1947'de tamamladığı geleneksel yapıdaki bu konçertoya 1967'de atonal bir kadans eklemişti. İlk seslendirilişini Gönül Gökdoğan'ın İstanbul'da yapmış olduğu ve pek sık çalınmayan konçertoyu Aşkın, her zamanki iyi hazırlanmışlığıyla sundu ve bol alkış aldı.
Sırada İngiliz besteci Ralph Vaughan Williams'ın “Thomas Tallis’in Bir Teması Üzerine Fantazi”si vardı. Böylece dinleyiciye 500 yılı aşkın geçmişe sahip bir ilahinin temasından yola çıkılarak yazılmış müziğin neden günümüz repertuarında yer aldığını anlama fırsatı ortaya çıkıyordu. Orkestranın Başkemancısı Murat Erginol, 1. Çelloda Esin Taşkın, 2. Kemanda Berkay Cantürk ve viyolada Beste Tıknaz Modiri'nin seslendirdiği dörtlü de bu fantezi içinde iyi bir seslendirmeyle dikkati çekti. Modiri'nin viyola solosu da alkışa değerdi.
Son olarak Brezilyalı kemancı, şef ve besteci Arthur Barbosa'nın “Choreando” başlıklı, yerel müziğin popülerleşmiş temalarından toparlanmış bir potpüri olarak nitelendirilebilecek eseri seslendirildi. Hızlı tempolarıyla enerji dalgaları yayan eseri şef Şensoy, tekrarlardan arındırılmış haliyle bis olarak tekrarladı.
Şensoy'un eserler seslendirilmeden önce yaptığı açıklamalar tatminkârdı.
Değişik kentlerin kimi deneyimli, kimi genç müzisyenlerinden oluşturulmuş İstanbul oda Orkestrası'nı Ankara'da dinlemekten mutlu olduk.
MEINE KLEINE BACH MUSIC ve OAB
2003 yılında daimi bir orkestra olarak Başkent Üniversitesi yapısında kuruluşundan itibaren gelişim gösteren, üyelerini sınavla alarak diriliğini koruyan Orkestra Akademik Başkent, bu sezon konserlerini CSO ADA salonlarına taşımış durumda. Bazen Mavi, bazen Ana Salon'da ayda bir kez dinleyicileriyle buluşuyor. Şef Orhun Orhon'un genel müzik yönetmenliğinde, kendi üyelerine, yurtiçi ve yurtdışında gelişimlerini sürdüren gençlere verdiği solo olanaklarıyla dikkati çekiyor. Yani hizipçilik, hemşehricilik, takımcılık yapılmayan, kapıları herkese açık bir hava yarattığını anlıyoruz orkestrada.
OAB'in 18 Şubat 2022 Perşembe akşamı verdiği konserde, kendi viyola grubu üyesi Ali Başeğmezler, solist olarak sahnedeydi ve babası besteci Nejat Başeğmezler'in “Meine Klenie Bach Music” başlıklı süitinin Ankara'da ilk seslendirmesini yaptı. Adını Mozart'ın Küçük Bir Gece Müziği'ne gönderme biçiminde seçerek yazdığı bu süiti, N. Başeğmezler 2017 yılında İspanya’da yapılan “Bence Bach” başlıklı bir konserde çalınmak üzere tanınmış viyolacı Tatjana Masurenko'dan aldığı sipariş üzerine bestelemişti: “ Eserdeki çoğunlukla polifon yazının başlıca malzemesi Bach’ın Solo Keman için 3. cü partitasından örneklenmiş motifler, dans ritimleri ve tempolarıdır. Bach’ın dehasına duyduğum hayranlık ve saygının bir anlatımıdır. Bunu yaparken onun müziğinin hoşuma giden bazı özelliklerini vurgulamak ve taşıdığı nice estetik değerleri kendi görüşüm ile yansıtmak istedim.”
Dünya prömiyeri Tatjana Masurenko tarafından Leipzig Hochschule für Musik’de yapılan eser daha sonra aynı viyolacı tarafından Antalya, Pamplona ve Helsinki’de seslendirilmişti.
Dört bölümlü süitin daha prelüdündeki çağdaş yaklaşımı görünce “Acaba Bach günümüzde yaşıyor olsaydı nasıl yazardı?” diye düşündüm. İkinci bölüm ağırca bir Fransız halk dansından esinli Loure, üçüncü bölüm ise şarkı havasındaki Air'di. Üçüncü bölümde, özellikle girişteki ölçülerde sanki Salavat'tan esintiler vardı. Yapıt hızlı bir İngiliz halk dansı olan Gigue bölümüyle sonlandı. Ali Başeğmezler, yer yer teknik zorluklar da içeren yapıtın viyola sololarını ustalıkla çaldı.
Sahneye davet edilen besteci babası yüzünde maskesiyle gelerek hem oğlunu, şefi ve orkestrayı, hem de dinleyiciyi selamladı. Kanımca bu süit, oda müziği dağarına önemli bir katkı.
İkinci olarak İtalyan romantik dönem bestecisi Giovanni Bottesini'nin Keman ve Kontrbas için Gran Duo Concertante başlıklı yapıtı, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı akademik kadrosundan kemancı Ebru Karaağaç ile eşi kontrbasçı Burak Karağaç seslendirdiler. Alkışlara da, Burak Karağaç'ın oda orkestrası için düzenlemesini kendisinin yaptığını açıkladığı Arjantinli “Tango Nuevo”nun yaratacısı Astor Piazzola'nın Oblivion'u bis olarak seslendirerek karşılık verdiler.
Son eser için sahne 23 müzisyene göre yeniden düzenlendi. Beş çellist ile üç kontrbas dışındakiler ayakta çalacaklardı. Orhun Orhon, zor, büyük özen isteyen bir yapıt seçmişti. Richard Strauss'un Metamorfozlar'ı, bestecinin İsviçre'de kaplıcalarda tedavi olmaya çalışırken, kendi yaşamına bir bakış olarak yazdığı, savaş acılarını yansıtan karanlık, derinlikli, yer yer melankolik tek bölümlü bir eserdi.
Orkestra sahnenin gerisindeki platformlara yarım ay biçiminde konuşlandı. Şef Orhun Orhon, ön sıralardaki dinleyiciyi, müziği daha iyi algılamaları için arkalardaki boş yerlere geçmelerini önermişti. Seslendirmeye geçmeden önce de, bestecinin eseri hangi koşullar altında yazdığını ve ne yapmak istediğini anlaşılır bir dille anlattı.
Mükemmel bir seslendirme olduğunu söyleyebilirim. Şef Orhun Orhon, eseri bellekten yönetti ve orkestrayı ne denli iyi hazırlamış olduğunu gösterdi. Seslendirmenin sonunda defalarca sahneye davet edilerek, orkestrayla birlikte alkışlandı.
İki gece üstüste, her iki oda orkestrasının konserinde de dikkati çeken bir husus, dinleyicinin müzikle olan ilişki bakımından kalitesiydi. İki konserde de, hiçbir eser bölüm aralarında alkışlanmadı, seslendirmelerin bütünlüğü bozulmadı.
Demek ki oda müziği dinleyicisi bir başka...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
18 Şubat 2022, Ankara