Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra, yakın tarihimizin en fazla iz bırakan, sonsuzluğu O’nunla aynı mekânda paylaşan, en yakın silah ve siyaset arkadaşı, İstiklal Savaşı ve Lozan Kahramanı, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ydü (1884-1973).
İsmet İnönü’nün kişisel anlamda en büyük meraklarından biri çoksesli evrensel müzikti. Öyle ki, işi en sevdiği müzik âleti olan viyolonsel çalabilmek için ders almaya kadar götürmüştü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın “gönülden” hâmisi ve konserlerinin dinleyicisiydi. Bu nedenle CSO, her yıl Aralık ayındaki ölüm yıl dönümünde İnönü’yü anma konseri düzenler. Bazen rastgele bir programın üzerine anma ibaresini koyar, bazen de öz-biçim ilişkisini dikkate alarak o güne özel bir program yapar.
CSO’nun 20 Aralık 2024 akşamı verdiği İnönü’yü Anma Konseri’nin programının özellikle ilk yarısı bu konuda bir özen gösterildiği izlenimi veriyordu. Çünkü Paşa’nın genel anlamda önem verdiği “Türk bestecilerinin verimi”ne bir örnek olarak Nevit Kodallı’nın (1924-2009) “Adagio”su ile en sevdiği çalgı olan viyolonsel için yazılmış P. İ. Çaykovski’nin (1840-1893) “Rokoko Varyasyonları” konulmuştu. CSO’yu yetkin bir Türk orkestra şefi Rengim Gökmen’in (d.1955) yönetiyor olması da öz-biçim ilişkisinin bir parçası olarak değerlendirilebilirdi. Çünkü bakın İsmet İnönü 10 Kasım 1964’te Atatürk anısına düzenlenen konserin program kitapçığına yazdığı yazının bir bölümünde ne diyordu:
“ …batı tekniğindeki müziği tanımak, onun zevkini tattırmak ve bu teknik üzerindeki Türk Ulusunun ulusal çizgisini bilip yerleştirmek sanatçılarımızın ödevidir. Onların başarısına yardımcı olmak ise hepimizin borcudur.”
Konserin solisti kendi öz sitesinde de “Kanada doğumlu, Berlin’de yerleşik” olarak tanıtılan ama soyadı ve fiziğiyle “Ben Çinliyim” diye bağıran Bryan Cheng idi. Malum Çinliler yaşlarını pek göstermezler. Doğum tarihine uzun uğraş sonucu ulaşabildim, 1997 doğumluymuş. Özgeçmişi kazanılmış yarışma, alınmış burs ve kaydedilmiş albümlerle dolu. Doğrusu Ankara’da ilk kez sahneye çıkan 27 yaşındaki bu genç yeteneğin icrasının özgeçmişiyle uyumlu olup olmadığını merak ediyordum. Kullanımına tahsis edilen 1696 Cremano yapımı “Bonjour” kod adlı Antonio Stradivarius imzalı çellosundan bize nasıl tınılar ulaşacaktı?
3.5 milyon dolar değerinde bir Stradivarius tahsisini hak eden, gerçekten yetenekli, gelişkin yay tekniği ve ajilitesiyle dikkati çeken, mükemmel tınısıyla Çaykovski’nin Rokoko çeşitlemelerini olgunlukla seslendiren bir çellistle karşılaştık. Yoğun alkış karşısında yay dışında değişik teknikleri de içeren bir parçayla dinleyiciyi de ödüllendirdi Cheng.
BAHARIN GİZEMİ VE GÖRKEMLİ GÜCÜ
Başkemancı sandalyesinde, 2. Keman Grubu üyesi Nevzat Kalender’in oturduğu CSO, ikinci yarıda , seslendirilecek yapıtın gereği olarak büyüdü ve sahnede 102 kişiye ulaştı.
Igor Stravinsky’nin (1882-1971) Rus Balesi patronu Diagliev’in siparişi üzerine yazdığı ve Paris’te 1913’te sahnelenmesiyle büyük kavgalara, protesto ve tartışmalara yol açan Bahar Ayini bale müziği,bir süre sonra, orkestra müziği haline dönüşmüş, 20. Yüzyıl ilerledikçe senfonik orkestraların repertuvarlarında önemli yer almaya başlamıştı.
Temelde Rus kırsal halkının Hristiyanlık öncesi doğayla psikolojik ilişkisini konu alan bu programlı müzik, Yeryüzüne Tapınma ve Kurban başlıklı iki temel bölümde, çeşitli danslar ve davranışları anlatır. İkinci bölümü ise bir “kutsal bakire”nin ölünceye kadar çılgınca dans ettirilmesiyle sonuçlanır. Bestecinin yapıtı hakkında “Bahar Ayini Pagan Rusya’yı temsil ediyor, tek bir düşünceyle oluşturulmuştur, baharın gizemi ve görkemli gücü” dediğini biliyoruz.
Yapıtın özellikleri, hemen hissedilebilen ritmik yapısı, günümüzdeki minimalist müziğin ön işaret fişeği sayılabilecek uzun tekrarlar, üflemeli ve vurmalı çalgıların yoğun ve simgesel kullanımları, hızlı tempoların ağır basması biçiminde özetlenebilir. Stravinsky, dönemin klasik müzik bestecilerinden ağır eleştiriler alırken, aslında senfonik müzikte ve oda müziğinde gideren artan programlı yeni müziğe giden yolun taşlarını döşemiştir. Yani bir “kırılma noktası” sayılabilir. Pek çok müzikolog tarafından yapıtın “20. yüzyılın en önemli müzik eseri” olarak nitelendirilmesinin nedeni de bu olsa gerektir.
Büyük senfonik yapıtları sevdiğini bildiğimiz şef Rengim Gökmen ve yönetimindeki CSO, yapıtı büyük bir dikkatle seslendirdi ve iyi bir sonuç alındı.
Bakır ve tahta üflemeli grupları, gerek volüm, gerekse tını bakımından olumlu sonuca önemli katkı sunarken, yaylılarla aralarındaki denge de iyi biçimde gözetildi.
Cam yansıtıcaların bir bölümünün ses yutucu malzemeyle kaplanması, salonun akustiğine sanırım olumlu katkı yapmış. Çünkü seslerin aşırı uzaması, bu nedenle birbirine karışması sorunu aza inmiş gibi görünüyordu.
Seslendirme tamamlandığında şef Gökmen, öncelikle giriş bölümündeki soloyu seslendiren fagotçu Tahsin Aslan’ı ve ardından korno grup şefi Utku Ünal’ı selama kaldırdı. Ardından gruplar halinde üflemeliler, vurmalılar ve yaylı grupları geldi.
Gökmen kendisine sunulan çiçeği de orkestranın derinliğine ilerleyip fagotçu Tansin Aslan'a verdi. Orkestracıların yüzünden de, böyle zorlu bir yapıtın altından başarıyla kalkabilmiş olmanın memnuniyeti okunuyordu.
BAZI NOTLAR
Salonun ilk iki sırasında başta İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, Başkan Vekili Gülsün Bilgehan, Yönetim Kurulu Üyesi Nurperi Özlen olmak üzere İnönü ailesi bireyleri ve vakıf dostları bulunuyordu. Geçen yılki konserde ilk sıraya oturmak zorunda kalarak “dersimi aldığım” için, yerimi özellikle 9. sırada rica etmiştim. Böylece müzikle orkestra hareketleri arasındaki bağlantıyı, solisti, şefi rahatça izleme ve değerlendirme, kaşla göz arasında fotoğraf çekme olanağına sahip oldum. Akustikteki düzelme konusundaki saptamam da 9. sıradaki duyumuma göredir.
***
Daha önce 11 Aralık’ta yayımladığım haberde (https://www.sanattanyansimalar.com/inonu-51-olum-yilinda-konserler-aniliyor/8084/) , sadece İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın bu yıl “İnönü’yü Anma” konseri düzenlemediğini belirtmiştim. Haber yayımlandıktan sonra, İzmir Senfoni’nin bu eksiğinden dönmek zorunda kaldığını ve ta 10 Ocak 2025’teki konserinin üzerine “İnönü’yü Anma Konseri” yazacağını öğrendim. Eh, hatanın, unutkanlığın neresinden dönülse kârdır.
***
CSO’nun program kitapçığında artık ne “Konser Programı” bölümünde, ne de besteci ve yapıtla ilgili bilgi verilen “Program Notları” bölümünde bestecilerin doğum-ölüm tarihlerine yer veriliyor. Bunu bilmek dinleyicinin hakkıdır, CSO yönetiminin bu eksikten dönmesini beklemeliyiz. En azından bu notları hazırlayanlar eğer birer “akademisyen” ise, bu bilgilerin yapıtın bestelendiği dönem hakkında da fikir verdiğini ve yaşamsal önemde olduğunu bilmeleri gerekir.
***
CSO Ada Ankara binasının ücretli kapalı garajındaki plaka okuma sistemi ile ödeme otomatlarının bir bölümü gene arızalı. Çalışan bir otomat bulup plakanızı yazdığınızda yanıt gelmiyorsa, eli telsizli bir görevli “Efendim makina sizin plakanızı yanlış okumuş” diyerek doğrudan çıkışa yönlendiriyor. Ada İşletme’nin bilgisine…
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
21 Aralık 2024, Ankara