Bakır üflemeli çalgılardan oluşan beşlilerin yaptığı müzikten hoşlanır mısınız? Diye sorulduğunda cevabım “Çaldıklarına bağlı” oluyor. Doğrudan bakır beşli için yazılmış eser sayısı fazla olmadığı için, bu tür topluluklar repertuar zenginleştirmek için uyarlama-düzenleme yöntemine başvuruyorlar.
32.Uluslararası Ankara Müzik Festivali çerçevesinde “London Brass”ın 22 Nisan gecesi verdiği konserin programında doğrudan bakır beşli için yazılmış sadece üç eser bulunuyordu. Diğerleri uyarlama-düzenleme idi. Bu konserden sonra bakır beşli hakkındaki kişisel kanım iyice pekişti.
“London Brass”, birinci trompetçi Andrew Crowley'in verdiği bilgiye göre sekiz trompet, iki trombon, korno ve tubadan oluşan 12 kişilik bir topluluk. Sanırım içlerinden hangilerinin esas çaldıkları orkestralardaki programları müsaitse beşliyi onlar oluşturuyor. İlk bildirilen ve festival kitabında yer alan programla, konserde çalınanlardan sadece bir eserin aynı olması da, sanırım programın 12 kişilik havuzdan beşliyi oluşturacak kişilerin durumuna göre seçilmesinden kaynaklanıyor.
G. Farnaby, J.S. Bach, D. Scarlatti ve G. Gershwin'den yapılmış uyarlamaları bir kenara bırakıp doğrudan beşli için bestelenmiş eserlere göz atalım: Rus inşaat mühendisi, çellist ve besteci Victor Ewald'ın (1860-1935) 3 Numaralı bakır üflemeli beşlisi, Polonyalı besteci Witold Lutoslawski'nin (1913-1994) “Mini Uvertür”ü ve Sir Malcom Arnold'un (1921 – 2006) Op.73 bakır üflemeli beşlisini dinledik.
Ewald'ın bu alandaki açığı görerek dört tane bakır üflemeli beşli yazdığını söylemek mümkün.
Lutoslawski'nin “Mini Uvertür”ü, 20. yüzyıl özelliklerini taşıyan, çağdaş ama renkli bir eser. Üstelik anlamlı. Besteci bunu müthiş İngiliz trompetçi ve hoca Philip Jones'in eşi Ursula'nın 50. yaşgünü için armağan olarak yazmış. Üç dakikalık eseri dinledikten sonra, “Keşke hiç değilse beş dakikalık bir müzik yazsaymış” demekten kendimi alamadım. Tadı damağımızda kaldı.
Konserin baş eseri ise bence Sir Malcom Arnold'un beşlisiydi. Çok sayıda ödüllü film müziği yazmış, Kwai Köprüsü'nün müzikleri hâla belleklerden ıslıkla sokaklara dökülen, James Bond filmlerinin bir bölümüne de yaşam katmış olan Sir Arnold'un eseri, bakırların, özellikle de trompetlerle trombonun tüm tınısal güzelliklerini sergilemeye olanak tanıyan türden. Parlak girişiyle ilk bölümü çok canlı ve renkliydi. Eski açıkhava müziklerinin çağdaş yorumu gibiydi. İkinci bölüm eski saray danslarını andırıyordu. Son bölümde eser gene hızlanıp parıldıyordu. Kraliçe M. Arnold'a boşuna “Sir” unvanını vermemiş!
Trompetlerin sık sık sürdinli çaldığı eseri “London Brass” da iyi seslendirdi. Ama bahse varım ki, bizim Ankara'daki bakır üflemecilerden bir beşli oluşturup, biraz prova olanağı tanıyalım, “Ankara Brass”, bu dinlediğimiz Londra'yı sollayabilir.
Topluluğun önemini, Django Bates, Mike Gibbs, Mark Anthony Turnage, Michael Nyman ve Richard Rodney Bennett gibi bestecilerin London Brass için yeni eserler bestelemiş olmaları gösteriyor. Keşke Ankara programına bunlardan birkaç kısa örnek de alsalardı.